3 posters
Fight For Bag.
Lee Jin Ho- Law | II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 146
Kayıt tarihi : 24/02/13
- Post n°2
Geri: Fight For Bag.
Nana'ın ev arkadaşıydı artık. Babasının acil talimatıyla -Amerika'dan geldiğinden beri ilk kez- Kore'deki şuanda okumakta olduğu Ulusal Seul Üniversitesine derse girdi. Tabi o da derse girmek denirse yanında oturan kızın kendisine kur yapmasını izledi. Sırf babasının dırdırını dinlememek için bugünkü derslere girmişti. Derslerde ya uyumuş, ya yanındaki kızlarla oynaşmış -yani dokunsal olarak- ya da telefonundaki oyunu oynamıştı. Ha bir kere de Nana ile mesajlaşmıştı. Sonunda okul işkencesi sona erdiğinde kimseyi dinlemeden ve peşine takmadan arabasına atladı ve camları sonuna kadar açtı. Başını geriye yaslayıp elleriyle gözlerini ovdu. "Bu okullar işkence etmekten hala bıkmamış anlaşılan. Aigoo! Beyniiim! İçine bir sürü gereksiz bilgi girdi. Acilen kafa dağıtmam lazım." Ellerini direksiyona yasladı ve dikiz aynasına bakarken arabanın arkasında kendisine el sallayarak yaklaşan -derste oynaştığı- kızı gördüğü gibi hızlıca arabayı çalıştırdı ve gaza bastı. Kızın şaşırmış ve çökmüş halini dikiz aynasından gördüğünde kahkahasını bastı. Seviyordu kızların kendisi yüzünden hayal kırıklığına uğramalarını. Kafasını dağıtmak istiyordu, kızlarla değil alışverişle. Çoğu erkeğin aksine alışverişi seven biriydi, tabi kendisine bir şey alıyorsa. Başka türlü orada bulunmazdı bile. Üzerindeki kıyafeti dün de giymişti ve bu Jino için çok büyük bir değişiklikti, asla aynı şeyleri giymeyen biriydi çünkü. Nana! Bütün değişen huylarımı nereye saklıyor bilmiyorum. Bana nasılda yeni huylar veriyor?! Arabayı genelde alışveriş yaptığı alışveriş merkezinin otoparkına çekti. Camlarda en güzel -ve pahalı- kıyafetlerin sergilendiği koridorlardan ilerledi. Beğendiği mazağa sondaydı. Göz ucuyla kadınların mağazalarına da bakıyordu. Bi camda kozmetik ürünleri gördüğünde ve cama yaklaştı. Yüzüne şirin bir sırıtma dolanmıştı, Nana'dan aldığı o sepeti hala odasında saklıyordu. İşaret parmağıyla alnına vurdu ve alışveriiiiş, kafa dağıtmak fikirlerini tekrarlayarak camın önünden uzaklaştı ve ilerlemeye devam etti. Nana'a hediye alabilirsin. Dudağını büktü ve aklındaki düşünceye karşı "Neden ona hediye alacakmışım ki?!" diye söylenmesine karşın ayakları onu çanta-ayakkabı mağazasına sokmuştu bile. Kadın reyonuna doğru ıslık çalarak ve dikkatle her ürüne bakarak geçti. Pembe, minik bir çanta gördüğünde smirk şekilde gülümsedi ve "Tatlı. Tam Nana'a göre." dedi. Hızla çantaya doğru ilerledi. Peşinde dolaşan görevli bayana "Bu pembe çantayı istiyorum. Yani ben değil! S- Sevgilime." dedi. Gözleri çantaya odaklıydı, ondan başka bir şey görmüyordu ve Nana'da nasıl duracağını hayal ederek gülümsüyordu. Tam çantaya uzandığında bir elin daha onu tutmak için uzanmış bir el ile karşılaştı. Çanta hava iki karşı elin arasında kalmıştı.
Jino bakışlarını kaldırdığında savcıyı gördüğüne acayip sinirlendi ama yavşaklığa vurmak için yarım gülümsedi. "Kendine çanta bakıyorsun anlaşılan ama bu renk seni açmaz." dedi pişkince. Savcının göz devirmesini ve derin bi nefes çekmesini zevkle izledi, ona böyle laf sokmaya bayılıyordu. "Seni açacağını mı düşünüyorsun?" demesi ve gülümsemesi üzerine kendi gülümsemesini daha büyüttü. Çünkü kendi elinde daha büyük bir koz vardı. Kocaman güldü, hatta kahkaha attı. Sonunda başını iki yana salladıktan sonra heceleyerek "Ev arkadaşım olan. Kim Na Na için." dedi ve savcının yüz hatlarını bütün nefretiyle izledi. İntikam, Nana'a senden daha hızlı yaklaşan Jino'dur, loser.
Jino bakışlarını kaldırdığında savcıyı gördüğüne acayip sinirlendi ama yavşaklığa vurmak için yarım gülümsedi. "Kendine çanta bakıyorsun anlaşılan ama bu renk seni açmaz." dedi pişkince. Savcının göz devirmesini ve derin bi nefes çekmesini zevkle izledi, ona böyle laf sokmaya bayılıyordu. "Seni açacağını mı düşünüyorsun?" demesi ve gülümsemesi üzerine kendi gülümsemesini daha büyüttü. Çünkü kendi elinde daha büyük bir koz vardı. Kocaman güldü, hatta kahkaha attı. Sonunda başını iki yana salladıktan sonra heceleyerek "Ev arkadaşım olan. Kim Na Na için." dedi ve savcının yüz hatlarını bütün nefretiyle izledi. İntikam, Nana'a senden daha hızlı yaklaşan Jino'dur, loser.
Kim Young Joo- Seul Savcılık B. | Savcı
- Mesaj Sayısı : 18
Kayıt tarihi : 12/03/13
- Post n°3
Geri: Fight For Bag.
- Young Joo'nun yaklaşık bir haftadır yapmayı planladığı bir çok şey vardı. Bunlardan birisi ve en önemlisi Nana ile tekrar buluşup ona bir şeyler hediye etmekti. Savcılık ofisinde masasının üzerindeki laptobunda araştırdığı bir kaç alışveriş sitesinden birinde gezerken aklına Nana'nın nasıl bir şeyi beğeneceği düşüncesi takılmıştı. Bayanların zevklerinden pek anlamazdı nedeni ise çok açık bir şekilde onlarla ilişki kuramamasıydı. Elinde ki mauseun tuşlarını endişeyle tıklarken bir çok sayfayı açtığını fark etmemişti bile. Açtığı sayfaların hepsi de ya bakım ürünü -ki Nana'nın bunlardan birine ihtiyacı olduğu sanmıyordu bu yüzden hemen kapatmıştı yada kılık kıyafet üzerineydi. Nana'nın bedenini bilmediği için bu sayfaları da elemiş ve internetten bir şeyler almaktan vazgeçmişti. Kendini tırnaklarını yemeye dalmışken aklına küçük bir parlak fikir geldi. Sekreter Geun'u -kendisi Nana'nın teyzesinden sonra geçici bir süreliğine gelmişti odasına çağırdı. Tanıdığı kadarıyla yirmili yaşlarının başında oldukça hoş giyinen biriydi. Hatta Nana'yla benzer tarzda giyiniyorlardı. Sekreter Geun'un meraklı bakışlarında fazla uzatmadan hemen konuya girmeye çalıştı. "Sekreter Geun sizden küçük bir yardım isteyeceğim. Çok yakın bir kız arkadaşımın yani kendisi çocukluk arkadaşım oluyor. Onun doğum günü nedeniyle hediye alacağım ama ne alsam bilemedim. Siz olsanınz nasıl bir şey isterdiniz?" dedi ve merakla cevabını beklemeye koyundu. Sekrete Geun'sa utangaç bir şekilde sorusunu kibarca cevapladı. Önceden aklına gelmeyen büyük bir şeydi. Aslında biraz daha düşünse kesinlikle aklına gelirdi ama dalgınlığı yüzünden fazla odaklanamamış olmalıydı. Sekreter Geun kibar bir çanta almasının bir bayanın hoşuna gideceğini söylemişti. Her ortama uyabilicek bir çanta. Bu fikri hemen kapmış ve alışveriş için yola çıkmıştı. Seul'un en büyük alışveriş merkezlerinden birinde V.I.P müşteri olduğu için hemen oraya yöneldi ve bayan aksesuar satan bir mağazaya daldı. Hem kibar hemde her ortama uyacağı için biraz dikkatli olması gerekiyordu. Elini çantaların üzerinde gezdirirken bir tanesine gözü takılıp kalmıştı. Pembe ve hoş bir parçaydı. Çanta doğru yaklaşıp tam tutmuştu ki eli çantaya uzanan başka birinin eliyle çarpıştı. Tam o anda dönüp özür dilemeye yeltenmişti ki karşısındakinin kim olduğunu görünce sinirleri bir anda tavan yapmıştı. Gergin bir şekilde pozisyonunu bozmadan çantayı tutmayı devam etti. Kendini beğenmiş bir şekilde bir şeyler mırıldanıyordu. Kafasına takacağından değilde bir an cevap verme isteği duyup karşılık vermişti. Şimdi ortam ilk karşılaştıklarından daha da soğuktu. Eli hala sıkıca tuttuğu çantanın üzerinde duruyordu. Geri çekmeye niyeti yoktu bundan kesinlikle emindi. Bu çantayı ilk Young Joo beğenmişti ve Nana'ya alacaktı. Bir de aklına takmak istemediği bir şeyde biraz önce ki cümlelerinin arasından anladığı "Ev arkadaşım Nana" kısmına anlam verememişti. Nana bu serseri ile bir ilişkisi olmadığını söylerken ısrarla Nana ile olduklarını vurgulaması sinir kat sayısını daha da arttırıyordu. Boşta olan elini yumruk yapıp sert bir dille konuşmaya başladı. "Nana senin gibi serseri biriyle takılmayacak kadar akıllı bir kız. Onun adını hala nasıl kendi isminle ana biliyorsun şaşıyorum doğrusu" dedi tutmakta olduğu çantayı daha da sıkıca kavrayarak.
Lee Jin Ho- Law | II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 146
Kayıt tarihi : 24/02/13
- Post n°4
Geri: Fight For Bag.
Daha çok şaşıracaksın!Gözlerini devirdi ve kahkaha attı Jin Ho. Gözlerini çantaya tekrar çevirdiğinde yüzü somutlaştı ve hala ikisi elleri arasında sessizce oturan çantayı çekiştirdi. "Ama o akıllı kıs, benim gibi bir serseri ile takılıyor. İstersen arayalım. Ha?" Elinde koz varken böyle iddialı konuşmayı o kadar seviyordu, içinde böyle kızgın bir volkan yavaşça bütün vücudunda akışkan şekilde dolaşıyordu. Karşısındaki adamın şişen damarı, kızgın bakan gözleri. Hepsi Jin Ho'ı tahrik ediyordu. Çantayı hala çekiştirirken şimşek çakan gözlerini karşısındaki savcının suratında alayla gezdirdi. "Nana ancak benim gibi birisiyle birlikte yaşayabilir. Senin gibi ezik ve statüsü düşük insanlar ona ancak vakit kaybettirir. O kız çok iyi yerlere gelecek ve bunu ben sağlayacağım."smirk gülüşünü savcıya sundu. Nana'ı senden nasıl koparacağım gör bak! O sırada cep telefonuna mesaj geldi ve ikisi arasındaki ölüm sessizliğini bozdu. Smirk gülüşünü daha da genişletti ve "Nana'dan mesaj geldi. Aigoo bu kız, çok sabırsız." diyerek onu daha da kışkırttı.
Kim Young Joo- Seul Savcılık B. | Savcı
- Mesaj Sayısı : 18
Kayıt tarihi : 12/03/13
- Post n°5
Geri: Fight For Bag.
- Belki bunu beklemiyordu ama Nana'dan gelen mesaj afallamasına neden olmuştu. Biraz bozulmuştu çünkü Nana'nın böyle insanlarla dolaşmasını beklemiyordu. Belki değişmişti ama bunu da sanmıyordu. Daha geçende karşılaştıklarında onun kişiliğinin hiç değişmediğini görmüştü. Elinde ki çantaya bir de kasşısında ki serseriye baktı. Nana'ya hangi amaçla bir hediye aldığı anlamaya çalıştı. Nana reddettiğine göre ilişkilerini bu serseri ona takıntılı biri olmalıydı ve bu düşünce Young Joo'yu daha da huzursuz hale getirmişti. Çantayı tuttuğu elini biraz kendine doğru çekiştirdi ve karşısında ki serseriye sinir bozucu bir bakış attı. "Eminim Nana'nın senin gibi birine mesaj atmak için iyi bir nedeni vardır. Seninle bir ilişkisi olmadığını açık açık dile getirmişti." dedi ve elinin altında ki pembe parlak çantayı biraz daha çekiştirdi. "Ayrıca ne iş yaptığını bile bilmiyorum. Gelmiş benim yeterince iyi olan statümle dalga geçmen küçüklük kompleksin olduğunun belirtisidir."
Lee Jin Ho- Law | II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 146
Kayıt tarihi : 24/02/13
- Post n°6
Geri: Fight For Bag.
Alaylı ifadelerle karşısındaki savcının konuşmasını dinliyordu. "Senin statün YETERİNCE iyi, ama benimkisi mükemmel olduğu için dalga geçebiliyorum. Ayrıca sen benim ne iş yaptığımı ve en önemlisi kim olduğumu bilmeden küçüklük kompleksi gibi bir şeyim olduğunu söylüyorsun. Savcı görevini iyi yap ve olay yerini araştırdıktan sonra konuş." bunları ciddi bir yüz ifadesiyle söylemişti. Dersi dinlememişti ama aklına girmişti işte bir şeyler. Zaten öğrencilik hayatı boyunca ortalama notlar almıştı, dersi dinlemiyordu ama duyduğu şeyler bir şekilde beynine giriyor ve yazılısı iyi geçiyordu. Bu Tanrının ona verdiği mükemmel yüzün yanında silah olarak verdiği keskin zekasıydı. Çantayı son gücüyle çekti ve savcının eli arasından kayışını izledi. Yanlarında hala dikilen cılız ve hafif korkmuş kızın sesi ikisini durdurdu. "Efendim, bu çantadan son bir tane daha kaldı, siz de onu alabilirsiniz." Kızın son sözüyle yavaşça savcıya baktı ve "Sana söylüyor atarlı bebe." dedi ve tek ayağı üzerinde arkasını döndü. Kasaya doğru ilerlerken elindeki pembe çantaya bakıp sırıtıyordu. Nana'ın bunu taktığında ne düşüneceksin acaba? Gülümseyen alt dudağını yaladı ve kasaya geçti. Pembe çantayı satın alırken elini cebine soktu ve telefona baktı. Mixer; İşten çıktım ama fazla vaktim yok. Acil bir buluşma hazırladım senin için. Kahve Dünya'sına gel hemen! İstem dışı kıkırdadı, kredi kartını kasiyere uzatırken bu kız bana emir vermeye iyi alıştı aigoo, diye düşündü. Şuanda savcıyı unutmuştu bile, takmıyordu onu.
Kim Young Joo- Seul Savcılık B. | Savcı
- Mesaj Sayısı : 18
Kayıt tarihi : 12/03/13
- Post n°7
Geri: Fight For Bag.
- Yanında ki serserinin son lafına kulak asmadan kasaya gitti ve depodan getirilecek çantayı beklemeye başladı. Bu sırada telefonunu cebinden çıkarıp Nana'yı aradı. Bakalım ilk kim çantayı Nana'ya verecek bay serseri? diye düşündü. Telefon çalarken Nana'nın sesiyle kendine geldi. "Nana'sshi müsaitsen seninle buluşmam gerekiyor. Şu an neredesin? Starbucks, evet oraya yakınım on dakikaya geliyorum. Bu arada parkın orada beni bekleyebilir misin?" dedi ve Nana'nın onaylayan cevabından sonra önüne paketlenip koyulmuş çantayı aldı ve mağazadan hızla çıktı. Arabasını park yerinden alıp son hızla Starbucks'un yanında ki parka sürdü. Park alanına varması düşündüğünden daha hızlı olmuştu. Otoparka arabasını park etti ve Nana'nın beklemekte olduğu banka doğru yürümeye başladı. Hediyesi küçük bir torbanın içindeydi. Nana ileriden geldiğini görmüştü ve ayağa kalkmıştı. Onu görünce ister istemez mutlu olmuştu yine ve hızla atan kalbini hissetmeye başlamıştı. Kızın yanına geldiğinde ona sarıldı "Nana'sshi önce ki doğum günlerinde yanında değildim bunu bir af hediyesi olarak düşün." dedi ve elinde tutmakta olduğu hediyeyi kıza uzattı.
Kim Na Na- Visual Arts | I. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 158
Kayıt tarihi : 02/03/13
- Post n°8
Geri: Fight For Bag.
Telefonundan baktı. Dakikalar geçiyordu. Şayet Jin Ho, Kahve Dünyasına gelmişse ve kendisini orada bulamamışsa yaygara koparırdı evde. Koparmasa da vır vır konuşurdu. Saate bir kez daha baktı. Banka gergin bir şekilde oturuyordu. Sonunda parkın ilerisinde Young Joo'nun geldiğini fark etti ve hızla ayaklandı. Yanında geldiğinde içten bir şekilde gülümsedi ve sarıldı. Jin Ho ile birlikte yaşamaya başladığından beri Young Joo görme fırsatını doğru düzgün bulalamıştı. Hem bir erkekle yaşıyor olmanın şüphesi içerisindeydi sonuçta. Ama Young Joo'nun görüşme istediğinden mutluluk duymuştu. Hem aklında birkaç gündür düşündüğünü gerçekleştirme fırsatı hem de Young Joo'nun kendisini görme isteğini yerine getirecekti. Young Joo'nun kendisine doğru uzattığı hediye paketine baktı. Böyle bir şeyi hiç beklemiyordu. Uzun süredir birinden hediye almıyordu açıkçası. Dudağının kenarını ısırarak hediye paketini açtı ve içinden parlak, pembe çantayı çıkardı. MÜKEMMEL! RENGİ! OLDUKÇA PAHALI OLMALI! Çantayı evirip çevirdi ve sonunda göğsüne bastırdı. "Oldukça pahalı olmalı.. Böyle bir hediye. Kabul etmem.. Zor." Young Joo'nun bakışlarından dolayı yumuşadı ve kıkırdadı. "Teşekkür ederim Young Joo-sshi." Çantanın rengi gözlerini alıyordu. Sanki elinde ilahi bir şey tutuyormuş gibi hissetti. Hiç böyle bir çantası olmamıştı. Çantanın etkisinden kurtularak bakışlarını yeniden Young Joo'ya çevirdi. "Young Joo-sshi aslında seninle görüşmek istediğim bir konu vardı. Aslında bunu söylemek biraz utanç verici. Teyzem Soo Hea halen hastanede. Uyandı ama işe gelecek kadar iyi de sayılmaz. Ve... O asistandı. Yani eğer yardımım dokunacaksa büroda çalışmak isterim." Young Joo bir süre düşündü. Kendisi de ona sadece umutlu bakmala yetindi. "Elbette Nana-sshi. Tam olarak bir iş olmayacak. Büro atamaları, asistan alımları devlet tarafından belirleniyor ama... Teyzenin yokluğu hissediliyor büroda. Bunu diğer çalışanlar üzerinde görebiliyorum. Gelmenden mutluluk duyarım." Olduğu yerde zıpladı ve Young Joo'ya sarıldı. Ardından Jin Ho aklına geldi ve telaşla el sallayarak koşar adımlar ile uzaklaşmaya başladı. "BENİM GİTMEM GEREKİYOR! TEŞEKKÜRLER OPPA!" Hızla Kahve Dünyasına yöneldi ve koşar adım içeriye daldı. Jin Ho cam kenarında ki bir masada oturuyordu. "Özür dilerim. Ancak... Kurtulabildim." Sandalyeye oturdu ve rahatça gerindi. Boynuna astığı kahverengi çantasını masaya yerleştirdi. Ardından Young Joo'nun pembe çantasını baktı. Açtı, içine baktı. Mükemmel. "Jin Ho-sshi bak. Young Joo Oppa hediye etti... Onunla... Karşılaştım... Biraz önce. Buraya gelmeden önce."
Lee Jin Ho- Law | II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 146
Kayıt tarihi : 24/02/13
- Post n°9
Geri: Fight For Bag.
Kahve Dünyasına geçti ve -her zamanki gibi- cam kenarındaki bir masaya yerleşti. Hediye çantasını yere yanına koydu ve cebinden telefonu çıkarıp saate baktı. Yüzünü buruşturdu ve başını geriye attı. Benden önce burada olması gerekiyordu. Başımı düzeltti ve elindeki telefona bir kez daha baktı. Mesaj atmayacaktı, ısrar eden taraf kendisi olmayacaktı. Bacak bacak üzerine attı ve uzattığı dudaklarıyla beklemeye başladı. One two three. Not only you and me. Got one eighty degrees. Ahh Sonunda görüş alanına Nana girdiğinde sinirle kıza baktı. Ama onun sevimli halleri sayesinde siniri uçup gitti. Nana'ın bunu nasıl başardığını bilemiyordu, bütün duygularını eritiyordu Jin Ho'ın. Tam ağzını açıp konuşacaktı ki, Nana'ın pembe çantayı göstermesi ve savcı ile ilgili konuşması yüzünden başından aşağı buz kütlelerinin düştüğünü hissetti. Canı acımış ve kalbi sıkışmıştı. İlk defa kendini gerçekten bu kadar kötü hissediyordu, sanki annesi yeniden ölmüştü. Dudaklarını bastırdı ve ayağıyla hemen dibindeki çanta poşetine bastı. İçinde sinir lavları patlamak için üst üste biniyordu. Benden hızlı davranmış. Adi piç! Yutkundu ve beyazlayan yüzüyle hala sevgiyle çantaya bakan Nana'dan çekti bakışlarını. Ayağa kalktı ve işaret parmağıyla sağı solu işaret ederek cılız sesiyle "Benim acil bir işim çıktı Nana~shi. Git... Gitmem gereki. gerekiyor." konuşmaya düzgün başlamıştı ama sonuna doğru boğazına oturan yumru yüzünden kesik kesik konuşmaya başlamıştı. Derince bir nefes çıktı ve kendisine şaşkınca bakan Nana'a arkasını döndü. "Evde görüşürüz." dedi ve yerde ezilmiş pembe çanta hediyesini ve kucağında savcının önce verdiği pembe çanta hediyesiyle yalnız kalmış Nana'ı arkasında bırakarak dükkandan çıktı. Hayal kırıklığı bu kadar acıtmamalı.
RP SON.
RP SON.