NOBLE BEAST

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

2 posters

    [seul fen lisesi] like a... me?

    Shin Yuu Suzu
    Shin Yuu Suzu
    Seul Fen | III.Sınıf
    Seul Fen | III.Sınıf


    Mesaj Sayısı : 4
    Kayıt tarihi : 02/03/13

    [seul fen lisesi] like a... me? Empty [seul fen lisesi] like a... me?

    Mesaj tarafından Shin Yuu Suzu Ptsi Nis. 15, 2013 12:46 pm

      Oyuncular: Ryu Min Hwa, Shin Yuu Suzu
      Yer: Etüt odaları, Seul Fen Lisesi.
      Saat: Okul sonrası, etüt vakitleri.


    Attığı her adım, boş koridorda yankılanıyordu. Okul bitmişti. Her zaman olduğu gibi sınıftan geç çıkmıştı. Soğuk bakışları, boş sınıfları süzüyordu her adımında. Çalışkanlık derecelerine göre dizilmiş sınıflarda en sonlara geldiğinde gözlerini tiksinircesine ayırıp koridora çevirdi. Gariptir ki, zayıf öğrencilerini etüt odalarına yakın yere koymuşlardı. Saçma. İyi öğrencileri koymalılardı ki kendilerini daha iyi geliştirebilsinler. Nefesini bıraktı umursamaz gibi. Gerçi... Kendisi gibi iyi öğrenciler daha ne kadar gelişebilirdi ki? Elindeki iki kalın kitap nedeniyle damarları çıkmaya başlamıştı. Test çözmeye gidiyordu. Boş evine gidip ne yapacaktı ki? En azından... Okulda vakit öldürüyordu. Başı ağrıyordu aslında. Akşam güneşi, en nefret ettiği şeydi, her gün baş ağrılarına neden oluyordu. Gözlerinin üstünden geishalara yapılan işkencelerdeki gibi iğne sokuyorlardı sanki. Uzun süre kapattı gözlerini yürürken. Koridorların bu kadar boş olmasına anlam verememişti. Çıkış zili çalalı otuz dakika bile olmamıştı halbuki. Bana ne. Kahverengi kapıya yaklaşınca duraksadı. Hemen yanındaki duyuru panosuna kaymıştı gözü. Yeni bir şeyler vardı. Sınav. Yine mi? Okulun neden boş olduğu anlaşıldı. Merhaba etüt odasına sıkışan Seul Fen Lisesi öğrencileri. Demir tokmağı kavrarken içinden alaycı bir şekilde konuşmuştu. Kapının açılmasıyla birlikte birkaç kişi kendisine dönüp bakmıştı. Bingo! Tam tahmin ettiği gibiydi. Küçük sınıflar, orta sınıflar... Hepsi doluşmuştu içeriye. Her yerden kağıt sesleri, kalem sesleri geliyordu. Basık bir hava hakimdi odaya. Üstelik lanet olası akşam güneşi tüm masaları aydınlatıyordu. Oturacak yer yok. Kendisine selam veren etüt görevlisine başını eğdi. Yapmacık bir gülümseme. Tamamdır. Mission complete. Gözleri teker teker masalarda kayıyordu. Hadi ama, tek istediği boş bir yerdi ve fanlarının yer vermesi gerektiğini biliyordu. Gerçi embesil fanlarının oturduğu yerlere oturmazdı ama... Nezaketen en azından. İki kişinin oturduğu kare masaya yöneldi. Birisi... Küçük sınıflardan olacaktı -galiba. Diğeri ise... Son sınıf mıydı? Tanımıyordu, hatırlamıyordu. Ama göz aşinalığı vardı kıza. Adımlarını o tarafa yönlendirirken sırtı güneşe dönük olacak şekilde oturdu masaya. Elindeki iki kitabı bırakırken kitap kapağına takılmış olan kalemini aldı. Pilot kalem. Diğerleri gibi kurşun kullanmıyordu. Hatayı affedemezdi. Hata yapması imkansızdı. Hadi ama... IQ'su 132 olan birisinden bahsediyoruz. 'Dahi' kategorisine giren birisinden. Kitabın kapağını açarken gözlerini kendisine kaydıran kızı fark etmesiyle birlikte soğuk bakışlarını çevirdi ona. Kitabın içine gömülmüştü ve Suzu'ya bakıyordu. Ufak bir bakışma. Ardından ise gözlerini devirerek kitabına döndü. Kalemin kapağını açıp ilk soruya baktı. Kimya. İğrenç. İşlem yapmadı, yalnızca şıkkı işaretledi. Ardından ikincisi: Yine aynı hareket. Üç, dört, beş... Dakikada on - on bir soru çözebilme kabiliyetine sahipti. Arada bir kızın kitabına kayıyordu gözü. Kimya. Aynı dersi mi çalışıyorlardı? Tsch...
    Ryu Min Hwa
    Ryu Min Hwa
    Seul Fen | III.Sınıf
    Seul Fen | III.Sınıf


    Mesaj Sayısı : 5
    Kayıt tarihi : 06/03/13

    [seul fen lisesi] like a... me? Empty Geri: [seul fen lisesi] like a... me?

    Mesaj tarafından Ryu Min Hwa Salı Nis. 16, 2013 7:34 am


      Son iki saatini koca kütüphanede kaybolarak geçirmekle meşgul etmişti ve aradığı şeyin yakınına bile yaklaşabilmiş değildi. Art arda gelen üçlü hapşırığından sonra kütüphane görevlisi onu kaşları çatık vaziyette dışarı atmıştı. Bu yüzden başka çaresi kalmayarak kendisini erkenden etüt odalarının yolunu tutarken bulmuştu. Etüt görevlisi bile daha gelmemişti. Kare masalardan birine geçip elinde tuttuğu kimya kitabını, dosyalarını yerleştirdi ve rahat bir şekilde sandalyeye kuruldu. Kitaplarının dışını gazeteyle kaplıyordu, bu sayede çevreden oluşan hasarı minimuma indiriyordu. Fiziksel olarak tek kusurları kitaplarında altını renkli kalemleri ile çizdiği yerlerde oluyordu. Ama bunu bir kusur olarak görmüyordu. Ders çıkışı gerçekleşmeden koridoru koşar adımlar ile geçmiş ve kahve makinesinin önünde bir süre bekleyip, sıcak bir kahve almıştı. Koridorlara yayılan zilin ardından etüt odasına döndüğünde içeri de üç - beş kişi çoktan masalara kurulmuştu, çalışmaya başlamıştı. Yerine geçti. Kahvesini hemen yanına koydu ve dışını gazete ile kapladığı kimya kitabını açtı. Renkli kalemlerini kitabının arasına sıkıştırmıştı hepsini tek seferde alarak masada fazla yer tutmayacak şekilde kitabının önünde düz bir şekilde dizdi. Yaklaşık 15 dakika sonra etüt görevlisi içeriye girdiğinde kahvesini çoktan bitirmiş, kimya kitabının sayfalarını aşındırıyordu. Küçük etüt odası üzerinde klosrofobik bir etki yaratıyordu. Kimya sorularına dönerken düşünüyordu. Sorular zihnin en sevdiği oyunlardı aslında. En delirtici olanı, en çözümsüz olanı ve en gereklisi.-- Etüt odasının kapısı açıldı. Dikkatini dağıtmamak adına başını kitabından kaldırmadı. Kaldırma gerekliliği hissetmiyordu. Yanına oturduğunu bir şeyler geveleyen alt sınıflardan çocuk bile dikkatini dağıtamamıştı. Ama şimdi masaya kurulan o herhangi kişi bunu başarmıştı. Bakışlarını yukarıya çevirdi. Okulun gereksiz kişiliklerinden biri olduğunu ısrarla savunduğu ama okulun, öğretmenlerin zekasından dolayı övgülerini sıraladığı, örnek gösterdiği, öğrencilerin hayranlığını kazanan ismi adeta yanan korlarından arasında ki bir demirle zihnine kazınmış olan kişi. Shin Yuu Suzu. Onu tanımıyordu. Teknik olarak. Üç yıl boyunca hiç konuşmamışlardı. Üç yıl öncesinde Seul Fen'e birincilikte giren çocuktu. Sadece birkaç puan. Sadece. Bakışları buluştuğunda yüzünü buruşturmamak için kendisini zorlamıştı. Gözlerini devirdi. Tanımadığı birinden neden böyle hoşlanmadığı sorulacak olursa?.. Gözüne fazla batıyordu. Koridoru geçerken ki o havadar yürüyüşü ve alt sınıflarda ki kızların hayranlıkla gözlerini ondan ayırmamaları. Bu sadece kızlar için bile geçerli değildi. Okulun bir numaralı yıldızıydı... Tsch. Gözlerini devirdi ve yeniden kimya kitabına odaklandı. Konu eksiklerinin üzerinde durmaya çalışıyordu zaten fazla zorlanmayacağı aşikardı. En sevdiği ders kimyadı.

    RpOut:
    Shin Yuu Suzu
    Shin Yuu Suzu
    Seul Fen | III.Sınıf
    Seul Fen | III.Sınıf


    Mesaj Sayısı : 4
    Kayıt tarihi : 02/03/13

    [seul fen lisesi] like a... me? Empty Geri: [seul fen lisesi] like a... me?

    Mesaj tarafından Shin Yuu Suzu Perş. Nis. 18, 2013 12:12 pm

    Elli soruluk test bitmişti bile. Tek tek cevaplara bakıyordu. Kitabın üstündeki bölüme elliye kadar sayıları yazmıştı. Ardından ise altlarına hangi şık çıktıysa onları. A şıkkı olanları saymıştı. On. Altına not düştü. Beş sorudan yalnızca biri A şıkkı. Ardından ise B'lere baktı. Yirmi. Hissettiği heyecan. Bundan bile zevk alıyordu. Kitap benimle dalga mı geçiyor? On, yirmi. Sıradaki ne? On eksiğinin beş fazlası falan mı? Durdu. Kalemin ucunu kitabın sayfasına bastırıyordu. "On beş olamaz..." Nefes alırken fısıltı halinde söylemişti. Önceki testlerin başlıklarına dönmeye başlamıştı. Yirmi iki yazdı. Ardından ise altına üç tane çizgi çıkardı. C-8, D-13, E-9. Önceki sayfayı temsil amacıyla ters ok yaptı. Bu sefer altına sırasıyla C-9, D-8, E-13 yazmıştı. Hepinizin sorularda şifre kullandığını biliyorum. Bir önceki testteki A şıkkı sayısı on beş, B şıkkı ise buna bağlı olarak on beşti. Bir önceki ise A-20, B-5'ti. Gülmüştü kendi kendine. Kitabı çözmesine gerek kalmamıştı. Sırasıyla uygularsa, zaten doğru cevaplar çıkıyordu. Yüzüne belli belirsiz bir gülümseme yayılmıştı. Fazla sinsi bir gülümseme. Kalemin kapağını kapatıp kitabın arasına koydu. O sıra kendisi ile diğer son sınıf olan kızın arasına yaklaşan birinci sınıfa baktı. Gözleri kitabına kaymıştı bu sefer. Soruyu kendisine soracağını düşünürken şu diğer kıza sormasıyla dikkat kesildi. Normalde insanların sorularına karışmayan birisiydi ama, birinci sınıf öğrencisinin üçüncü sınıf kitabıyla matematik çözüyor oluşu garibine gitmişti. Türev. Gözlerini devirdi. İntegrali yapabiliyor mu? Gözleri kızı izliyordu. Şimdi ise son sınıfa kaymıştı. Adı neydi bunun? Hatırlayacak gibi oluyordu, sonra unutuyordu tekrar. Soruyu anlatış şekli. Rezil. Lafı fazla dolandırıyordu. Farkında olmadan kitabının arasındaki kalemi alıp çevirmeye başlamıştı. Eğlenceli olmaya başlıyordu. "Çözüm yolunu uzatıyorsun." Gözleri hala kitaptayken soruyu çözen yaşıtına laf sallamayı ihmal etmemişti.
    Ryu Min Hwa
    Ryu Min Hwa
    Seul Fen | III.Sınıf
    Seul Fen | III.Sınıf


    Mesaj Sayısı : 5
    Kayıt tarihi : 06/03/13

    [seul fen lisesi] like a... me? Empty Geri: [seul fen lisesi] like a... me?

    Mesaj tarafından Ryu Min Hwa Cuma Nis. 19, 2013 8:01 am


      " Min Hwa-sshi! " Kimya kitabına odaklanmış beyni küçük bir şaşkınlıkla etrafına bakınması emrini verdi. " Hı- kim? " Ona doğru gelen birinci sınıflardan kızı görünce rahatlayarak gülümsedi. Bu da başka bir sorundu, ani tepkilere ve birinin peşinden gelmesine duymaya başladığı hassaslık. İyice ürkek hale gelmeden etüt saatinin bitmesini diledi. Kız elinde üçüncü sınıf matematik kitabı ile duruyor ve gülümsüyordu. " Unni dalgınsın? " " Kimya sorularına takıldım, önemli değil boşver. Bir şey mi oldu? " Kız onaylarcasına başını salladı ve ellerinin arasında göğsüne sıkıca bastırdığı kitabı önüne gelecek şekilde masaya yerleştirdi ve bir süre sayfaları çevirip, tahta kalemi ile ayırdığı sayfayı açtı. " Dakilardır çözüm yolları deniyorum ama pek başarılı olamadım. " Parmaklarının arasına kalemini aldı ve gözlerini soruya çevirdi. Odaklanma zamanı. Bir şeyleri anlatmak konusunda yeteneksiz olmuştu her zaman. Fazla detaycı ve uzun uzadıya anlatırdı. Özellikle matematik problemlerinde. Kız yanında ki sandalyeye geçip pür dikkat kendisini dinlemeye başladı. Umarım anlatabiliyorumdur. " Çözüm yolunu uzatıyorsun. " Bu ses?! Durdu. Gözlerini kıstı ve başını yavaşça kaldırarak karşısında bakışları kitabın üzerinde dolaşan Suzu'ya baktı. Yanında ki kızda ona bakıyordu ve gözlerinden hayranlığı okunabiliyordu. Ve sonra fark etti. Kızın gerçekten bu soru için değil Suzu için yanına geldiğini. Birinci sınıflarla arasını iyi tutmaya çalışır onlara ablalık ederdi. Ve bu kız. Bunu kullanarak. Yanına gelmiş. SUZU'YU İZLİYORDU! Boğazını temizledi. Anlatımının uzun uzadıya olduğunun farkındaydı ama alta kalmayacaktı. KALAMAZDI! ASLA! ASLA! " Çözümü uzun yoldan anlaması daha iyi olacaktır. Şayet anladığında kolaylıkla çözebilecek. Çözüm yolunu kendisi kısaltabilecek. " Parmaklarının arasında tuttuğu kalemi kitabın arasına yerleştirdi. Kızın halen Suzu'ya yönelik bakışlarından dolayı gözlerini devirdi. Elini kızın yüzüne doğru uzatarak, parmaklarını şıklattı. Kız sandalyede zıpladı ve mahcup bakışlarını aşağı indirerek, kitabında ki soruya odaklanıyormuş gibi göründü. Bakışları bir süre daha Suzu'nun üzerinde oyalandı ardından kıza dönerek, soruyu çözüm şeklini anlatmaya devam etti. Boşa anlatıyorum.


      Forum Saati Çarş. Kas. 27, 2024 1:40 am