Spor merkezine rahat bir şekilde girdi. Nedense bugün fazla mutlu ve rahat hissediyordu. Teyzesinin durumu ameliyatın ardından iyiye gitmeye başlamıştı. Kısa sürede yoğun bakımdan da çıkacağına emindi. Çocuklar mutluydu. Sabahın erken saatlerinde onları okullarına bırakmışlardı. Üniversiteye gitmiş ve arkadaşlarının özlemlerini gidermişti. Savcılık Bürosuna kısa bir ziyaret yapmıştı ve şimdi de spor merkezine gelmişti. Hem kendisi için antreman olacaktı hem de eve giderken birkaç kuruşu cebe indirebilecekti. Jin Ho ile arası bir soğuk bir sıcaktı ama... İyilerdi. Halen birbirlerini iğnelemeye devam etseler de. Sadece aklına takılan nokta Jin Ho'ya olan borçtu ve her ne kadar diretse de -telefondan bile mesaj atmıştı- hesap numarasını vermiyordu. Böyle bir borcun altında kalmak istemiyordu. Ama bunları da sonraya bırakacaktı. Şimdi. Judo zamanıydı. "Nana-sshi? Buraya geleceğinden haberim yoktu. Birkaç gündür buraya gelmediğin gözümden kaçmadı. Neşeli görünüyorsun? Teyzen Lee Soo Hea-sshi nasıl?" Tebessüm ederek karşısında ki kıza baktı. Pyo Min. Kızın omzunu sıvazladı. "Teyzem oldukça iyi. Toparlanacak. En kısa zamanda. Ve.. Burayı özledim. Biraz toz attırmak lazım. Rakip olmaya ne dersin?" Göz kırptı. Genç kıkırdadı ve omzundan geriye dönerek çenesi ile spor salonunu gösterdi. "Aslına bakarsan seni inatçılık konusunda zorlayacak bir öğrenci var içeride. Daha bugün kaydını yaptırdı ama... Özel bir eğitmen olarak sana ihtiyacı olduğunu zırvalayıp duruyor. Çok isterdim ama bankaya gitmem gerek ve muhtemelen Woo Jae-sshi seni ona postalayacak." Yeni öğrenci mi? Kayıtların Ağustos'ta bittiğini sanıyordum. "Yeni mi? Kayıtlar Ağustos'ta bitmedi mi?" Üstelik kim beni özel eğitmen olarak istiyor ki? Pyo Min bilmiş bir şekilde başını salladı ve ellerini kavuşturdu. "Anlaşılan fazla parası olan bir züppe... Sonra görüşürüz Nana-sshi. Arayı fazla açma." Pyo Min elini gelişi güzel sallayarak uzaklaştı ve Nana sadece ardından bakmakla yetindi. Spor merkezlerinin soyunma odalarına doğru ilerledi. 04 Numaralı dolabına ilerledi ve kilit kombinasyonunu kolayca açarak dolabın içinden beyaz judogisini ve siyah kuşağını çıkardı. Kabinlerden birinde hızlıca üzerini değiştirdi, açık kahverengi saçlarını sıkıca bir şekilde ensesinde topladı. Kuşağını sıkmaya devam ederken bir taraftan da spor salonuna doğru ilerliyordu. Geniş mat camlı kapıyı açtı ve soğuk tahta zemini hızla geçerek, judo eğitimi için yere yerleştirilmiş yumuşak alana doğru yürüdü. "Annyeonghaseyo!" Mavili - beyazlı judogileri içerisinde ki tanıdık simaya sahip eğitmenleri selamladı. Birkaç tane de Nana'nın çıraklar olarak adlandırdığı grup vardı. Hepsi topluca çalışıyordu. Biri hariç. Geride Nana'ya arkası dönük halde yere oturuyordu. Ama dikketi hızla yanına gelen Pil Tae ile dağıldı. "Nana-sshi! Nana-sshi! Annyeonghaseyo! Sonunda geldin! O arkası dönük uzun boylu adamı görünüyorsun değil mi? Oturuyor. Neredeyse yarım saattir sana ihtiyacı olduğunu söylüyor. Bizde aramızdan biri ile de çalışabilirsin diyorduk ama... Kabul etmiyor. Bu ayda parası (!) ile kayıt yaptırdı. Ama hiç bir şey yapmıyor. Acemilerde yan gelip yatmasından şikayetçi. Burada ki herkesi iğneleyici sözleri ile bezdirdi. Hong Kin-sshi neredeyse onu kırıp dökecekti." Kaşlarını çattı ve oturan adama bir kez daha baktı. Parası ile kayıt yaptırıp, müdürün para gözlülüğünü doyurması ve müdürün kendilerine karışmasını engelleyecek olmasından dolayı minnettardı ama... Önüne gelene saygısızlık ve çocuk gibi inatlaşmak. Hayır. "Ben ilgilenirim." Pil Tae mutlulukla gülümsedi ve omzuna birkaç kez hafifçe vurduktan sonra kendi alanına doğru koşar adımlar ile ilerledi. Elleri kuşağında adama doğru ilerledi ve gerisinde durdu. "Sen yeni kabalıkta üstüne olmayan acemi misin?" Kaşlarını çatarak omzundan tuttuğu gibi geriye doğru çevirdi ve gördüğü yüz- "JIN HO-SSHI?"
2 posters
Give Me Your Account Number
Kim Na Na- Visual Arts | I. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 158
Kayıt tarihi : 02/03/13
- Post n°1
Give Me Your Account Number
Spor merkezine rahat bir şekilde girdi. Nedense bugün fazla mutlu ve rahat hissediyordu. Teyzesinin durumu ameliyatın ardından iyiye gitmeye başlamıştı. Kısa sürede yoğun bakımdan da çıkacağına emindi. Çocuklar mutluydu. Sabahın erken saatlerinde onları okullarına bırakmışlardı. Üniversiteye gitmiş ve arkadaşlarının özlemlerini gidermişti. Savcılık Bürosuna kısa bir ziyaret yapmıştı ve şimdi de spor merkezine gelmişti. Hem kendisi için antreman olacaktı hem de eve giderken birkaç kuruşu cebe indirebilecekti. Jin Ho ile arası bir soğuk bir sıcaktı ama... İyilerdi. Halen birbirlerini iğnelemeye devam etseler de. Sadece aklına takılan nokta Jin Ho'ya olan borçtu ve her ne kadar diretse de -telefondan bile mesaj atmıştı- hesap numarasını vermiyordu. Böyle bir borcun altında kalmak istemiyordu. Ama bunları da sonraya bırakacaktı. Şimdi. Judo zamanıydı. "Nana-sshi? Buraya geleceğinden haberim yoktu. Birkaç gündür buraya gelmediğin gözümden kaçmadı. Neşeli görünüyorsun? Teyzen Lee Soo Hea-sshi nasıl?" Tebessüm ederek karşısında ki kıza baktı. Pyo Min. Kızın omzunu sıvazladı. "Teyzem oldukça iyi. Toparlanacak. En kısa zamanda. Ve.. Burayı özledim. Biraz toz attırmak lazım. Rakip olmaya ne dersin?" Göz kırptı. Genç kıkırdadı ve omzundan geriye dönerek çenesi ile spor salonunu gösterdi. "Aslına bakarsan seni inatçılık konusunda zorlayacak bir öğrenci var içeride. Daha bugün kaydını yaptırdı ama... Özel bir eğitmen olarak sana ihtiyacı olduğunu zırvalayıp duruyor. Çok isterdim ama bankaya gitmem gerek ve muhtemelen Woo Jae-sshi seni ona postalayacak." Yeni öğrenci mi? Kayıtların Ağustos'ta bittiğini sanıyordum. "Yeni mi? Kayıtlar Ağustos'ta bitmedi mi?" Üstelik kim beni özel eğitmen olarak istiyor ki? Pyo Min bilmiş bir şekilde başını salladı ve ellerini kavuşturdu. "Anlaşılan fazla parası olan bir züppe... Sonra görüşürüz Nana-sshi. Arayı fazla açma." Pyo Min elini gelişi güzel sallayarak uzaklaştı ve Nana sadece ardından bakmakla yetindi. Spor merkezlerinin soyunma odalarına doğru ilerledi. 04 Numaralı dolabına ilerledi ve kilit kombinasyonunu kolayca açarak dolabın içinden beyaz judogisini ve siyah kuşağını çıkardı. Kabinlerden birinde hızlıca üzerini değiştirdi, açık kahverengi saçlarını sıkıca bir şekilde ensesinde topladı. Kuşağını sıkmaya devam ederken bir taraftan da spor salonuna doğru ilerliyordu. Geniş mat camlı kapıyı açtı ve soğuk tahta zemini hızla geçerek, judo eğitimi için yere yerleştirilmiş yumuşak alana doğru yürüdü. "Annyeonghaseyo!" Mavili - beyazlı judogileri içerisinde ki tanıdık simaya sahip eğitmenleri selamladı. Birkaç tane de Nana'nın çıraklar olarak adlandırdığı grup vardı. Hepsi topluca çalışıyordu. Biri hariç. Geride Nana'ya arkası dönük halde yere oturuyordu. Ama dikketi hızla yanına gelen Pil Tae ile dağıldı. "Nana-sshi! Nana-sshi! Annyeonghaseyo! Sonunda geldin! O arkası dönük uzun boylu adamı görünüyorsun değil mi? Oturuyor. Neredeyse yarım saattir sana ihtiyacı olduğunu söylüyor. Bizde aramızdan biri ile de çalışabilirsin diyorduk ama... Kabul etmiyor. Bu ayda parası (!) ile kayıt yaptırdı. Ama hiç bir şey yapmıyor. Acemilerde yan gelip yatmasından şikayetçi. Burada ki herkesi iğneleyici sözleri ile bezdirdi. Hong Kin-sshi neredeyse onu kırıp dökecekti." Kaşlarını çattı ve oturan adama bir kez daha baktı. Parası ile kayıt yaptırıp, müdürün para gözlülüğünü doyurması ve müdürün kendilerine karışmasını engelleyecek olmasından dolayı minnettardı ama... Önüne gelene saygısızlık ve çocuk gibi inatlaşmak. Hayır. "Ben ilgilenirim." Pil Tae mutlulukla gülümsedi ve omzuna birkaç kez hafifçe vurduktan sonra kendi alanına doğru koşar adımlar ile ilerledi. Elleri kuşağında adama doğru ilerledi ve gerisinde durdu. "Sen yeni kabalıkta üstüne olmayan acemi misin?" Kaşlarını çatarak omzundan tuttuğu gibi geriye doğru çevirdi ve gördüğü yüz- "JIN HO-SSHI?"
Lee Jin Ho- Law | II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 146
Kayıt tarihi : 24/02/13
- Post n°2
Geri: Give Me Your Account Number
Sabah şirkete -yine babasının isteği üzerine- gittiğinde onun odasına girdi. Babası Jin Ho'ın odaya girdiğini gördüğünde gözlüğünü çıkardı ve arkasına yaslanıp "Geçen gün... Benimle konuşmak istemişsin." dedi kesik kesik konuşarak. Jin Ho babasının masasının hemen önündeki tekli koltuklardan birine attı kendini. Normalde babasına ne kadar olgun biri olduğunu gösterecekti ama iki gün önce Nana ile olanlardan sonra vazgeçmişti. Amerika'ya geri dönmek istediğiyle alakalı konuşacaktı ama artık Nana ile eğlenmenin yolunu bulmuştu, kızın kendisine borcu vardı ve Jin Ho bu borcu başka şekillerde alarak eğlence yaratmıştı kendine. Bacak bacak üzerine attı ve bir kolunu da babasının cilalı tahta masası üzerine koydu. Gayet soğuk bir tavırla "Gerek kalmadı." demekle yetindi sadece. Babası yine artık Kore'de yaşayacağı ve bu şirkete alışsa iyi edeceği gibi Jin Ho'ın ilgilenmediği konularda konuşmaya başlayınca Jin Ho'da çaktırmadan babasının masasındaki -parmaklarının ucundaki- dosyaları karıştırmaya başladı. İsimleri okuyordu, bu babasını dinlemekten daha iyiydi şimdilik. Lee Hye Ryu... Salakça bir isim. Heo We- Bu ne be? Kız ismi mi erkek mi anlamadım. Kim Na Na! Haa?! Kağıdı çabucak çekti ve önüne getirdi. Kaşlarını çatıp kağıda iyice baktı. Kenarda Nana'ın sadece portesinin çekildiği bir resim ve CV'i vardı. Babasına kısa bir bakış atıp "Bu CVler ne?" dediğinde babası "Yaklaşık bir hafta oldu, şirket arabalarını kullanmak için özel şoförler işe alınmıştı onların CV'i."dedi. AAAA! Ben kızı kovduğumu bildirmeyi unuttum." Ayağa kalkarken "Baba ben bu CV'deki kızı özel şoförüm yapmıştım ama kovdum. O yüzden artık bu CV'e gerek kalmadı. Şimdi ben bunu çöpe atayım da masanda boşuna yer kaplamasın." dedi ve babasına bir söz bırakmadan hemen odadan çıktı. CV'i avucu arasına sıkıca tutup kendi yeni odasına geçti. Masaya yerleşip CV'i açtı ve bütün bilgileri okudu. Beni kolayca yere sermesinin nedeni Judo haa?! Bir bakalım nasıl bir şeymiş bu?! kağıttaki adresi aldı ve hemen arabasına atlayıp oraya doğru sürdü. İçeri girdiğinde Nana'ı sordu ama işe bir kaç gündür gelmediği bildirdiler. Jin Ho'da etrafı ayapa kaldırıp sadece onunla çalışabileceğini, hemen onu buraya çağırmalarını, parası neyse vereceğini söyledi ve kaydını yaptırdı. Eğleniyordu işte, Nana geldiğinde ve onun şaşkın yüzünü gördüğünde daha da eğlenecekti. Madem Amerika'ya gitme işimi erteledim bu eğlenceyi tam yaşamalıyım, kızla tam eğlenmeliyim. Bir yere oturup Nana'ı beklemeye başladı, arkasında öğrenciler -ki aynı onlar gibi giyinmiş olmaktan dolayı utanıyordu kendinden- ne kadar onu çağırsa da inatlığından ödün vermiyor ve Nana'ı beklemeye devam ediyordu. Ta ki arkasında kızın sesini duyuna kadar. Kocaman sırıtmayla kıza döndü ve onun o şaşkın yüzüne bakarken sırıtması en büyük hale geldi. "Kabalık demeyelim de bir arkadaşı görmek istemekteki arzu diyelim." dedi ve ayağa kalktı.
Kim Na Na- Visual Arts | I. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 158
Kayıt tarihi : 02/03/13
- Post n°3
Geri: Give Me Your Account Number
Kaşlarını çattı ve Jin Ho'nun sırıtan yüzüne bakmaya devam etti. Ama düşüncelerinin etkisi ile yüzünü hafif bir pempeliğe dönmeye başladı. Arzu mu? Beni görmeyi mi arzuladı? NANA-SSHI! SAÇMA SAÇMA DÜŞÜNME! Ellerini kavuşturdu ve otoriter bir tavır ile konuşmaya devam etti. "Burada gerçekten ne işin var? Herkesi çileden çıkarmışsın. Buradan kovulmamı mı istiyorsun? Zaten eğitmenlikten zor zar para kazanıyorum." İçerlemişti. Zaten 'dolgun maaş' diyerek bir günü hayaller ile geçirdiği ve çalışmaya başlaması ile kovulması bir olmuştu. Jin Ho'u kıyafetlerinden çekiştirmeye başladı. "Hadi ayağa kalk! Kalk!" Jin Ho ayaklanıp giydiği mavi judogi ile gülmemek için dudaklarını bastırdı. Jin Ho ve Judo. Tüm gün yerleri silmesi demek olur. Ama... Kendisi istedi. Demek beni görmeyi arzu-... Görmek istedin Jin Ho-sshi. Üstelik Judo'da. Bunu sana işkence olarak kullanacağım. ÖZELLİKLE DE BANKA HESABINI ÖĞRENMEK KONUSUNDA! İçten içten güçlü bir cadı kahkahası atarken yüzünde sinsi bir tebessüm oluşmuştu. Ellerini beline yerleştirdi ve yüzünde ki tebessümü silerek katı bir şekilde Jin Ho'ya baktı. "Gerçekten Judo mu öğrenmek istiyorsun?" Ama Jin Ho'nun cevabını beklemeden onu kolundan çekiştirerek boş olan alana doğru sürükledi. Tam karşısında durdu. "Seni... Barda nasıl yere attığımı öğrenmek istiyorsun ha!" Onu gaza getirip gerçekten Judoyu istemesine sebep olacaktı ve bu sayede onu yerde sür-ün-dü-re-cek-ti. HAHAHAHAHAHAHAHAHAHA. "Bende öyle tahmin etmiştim. O zaman. Judo güç demektir. Benim gibi minyon bir kız senin gibi bir... Azılı devi yere serebiliyorsa düşünmeni öneririm. Senden güçlüyüm... Şimdi. Başlayalım Lee Jin Ho-sshi."
Lee Jin Ho- Law | II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 146
Kayıt tarihi : 24/02/13
- Post n°4
Geri: Give Me Your Account Number
Kızın kendisine söylediği şeylerin siniri bozması gerekiyordu ve hırslandırması ama sadece onu güldürmüştü. Kızın mimikleri, konuşurken büyüyen gözleri ve kolunu tutuşu... Hala kendisine yediremiyordu şirin ve fakir kızın kendisine çekici gelmesini. Ama alışmıştı ve umursamamaya çalışıyordu. Boş boş takılacağıma burada sanat öğreni- Ay pardon spor öğreniyorum işte. Evet. Nana ile sadece eğleniyorum yani başka bir neden yok! Kızın kolunu tutup sırtını kendisine doğru yaslamasına izin verdi. Nana hareketleri gösteriyor ve anlatıyordu ama Jin Ho'ın azgın hormonları onu güldürüyordu. Kızı kollarıyla arkadan sarmıştı, çift gib- Ne diyon olom sen?! Kendine güldü. Gülümsemeyi bir türlü silemiyordu yüzünden. Daha önce çoğu kızla böyle bir pozisyonu gerçekleştirmişti ama BU ŞEKİLDE bir konu için değil. Gerçekten komik ve... T. Tatlı. Heh evet. Nana ile göz göze geldiklerinde ilk başta yüzünü ciddileştirdi ama dayanamadı ve yine gülerek gözlerini çekti. Kolunda bir çekilme hissetti ve yine bardaki görüntü. Yüzü yere fazla yakındı. İnsanların ayaklarına çok yakınım şuan. Ayyyy! Yüzüm yere değmemeli. hızlı bir şekilde oturdu ve elleriyle yüzünü sildi. Bu cücenin gücü beni her geçen gün daha da sinirlendiriyor. İşaret parmağını Nana'a kaldırıp "Ya! Yeni bir öğrenciye böyle kötü davranırsan onun nasıl sporu sevmesini beklersin?! Seni buranın müdürüne şikayet ettiririm. Kim Na Na!" dedi ve önüne gelen saçını üfleyerek çekti.Bu kız hep beni küçük duruma düşüyor! Lee Jin Ho'ı!
Kim Na Na- Visual Arts | I. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 158
Kayıt tarihi : 02/03/13
- Post n°5
Geri: Give Me Your Account Number
"Senin gibi birini dahi yere düşürmek kolay." Jin Ho'nun kolunu kavradı ve sırtını Jin Ho'nun göğsüne doğru yasladı ardından diğer eli ile de yakasından kavradı. "Bu şekilde ileriye iterek yere doğru düşmeni...Sağlıyorum." Geri çekildi ve hareketi tekrar yapmak için yeniden Jin Ho'nun kolunu tuttu, yaslandı, yakasını çekti ve omzunun üzerinden eğilmesini sağladı. Dinleyip dinlemediğinden emin olmak için Jin Ho'nun yüzüne baktı. Jin Ho gülmemek için kendisini zor tutuyordu ve kendisinden başka her yere bakıyordu. AH TANRIM! AKLINDA NEDEN HEP BÖYLE FİKİRLER CİRİT ATIYOR! Kolaylıkla anlamıştı Jin Ho'nun düşündüğünü. Sonuçta tüm vücudu Jin Ho'ya yaslıydı. Garip bir sıcak akım vücudunda cereyan etse de Jin Ho'u yakasından tuttuğu gibi yere attı. Ellerini birbirlerine vurdu ve kavuşturdu. "Judo korkakların işi değildir Jin Ho-sshi. Acı çekmeyi öğrenmen gerek." Kolundan çekiştirdi ve ayağa kalkmasını sağladı. "Şimdi.. Yeniden!" Çevik bir hareket ile Jin Ho'nun kolunu yeniden kavradı ve sinsi bir tebessüm ile onu bu kez daha hızlı bir şekilde yere postaladı. Dizlerinin üzerine çöküp kollarını kıstırdı. Üzerine doğru yaslandı ve yerdeki Jin Ho'ya baktı. "Jin Ho-sshi. Bana hesap numaranı ver bu şekilde sana borcumu ödeyebilirim."
Lee Jin Ho- Law | II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 146
Kayıt tarihi : 24/02/13
- Post n°6
Geri: Give Me Your Account Number
İkinci kez! Bu kız ölmeyi mi istiyor?! Tam tekrardan yerden kalkacaktı ki Nana'ın üzerine abanması üzerine yattığı şekilde kaldı. Hareket etmedi ve kızın yüzüne bu kadar yakından ilk defa bakmanın keyfini sürmeye başladı. Daha öncede -Jin Ho Nana'ın evinde telefonu ararken- bu kadar yakın olmuşlardı ama o zaman boy farkı vardı şimdi tamamen yüz yüzeydiler. Kızın hesap numarasını sormasıyla bütün büyü bozuldu ve Jin Ho alt dudağını yaladıktan sonra ısırarak kıza baktı. Gerçekten inatçı! Kesinlikle söylemeyecekti hesap numarasını, o zaman eğlencesi kaçardı. Nana borcu ödemek için daha çok çalışır ve Jin Ho'a vakit ayıramazdı. No money. More Nana. Yüzüne smirk gülüşü yayıldı ve Nana'ın gözlerinin derinliklerine bakarken "Şuan üzerimdesin ve kalp atışımı bile hissediyor olmalısın ve sen hala para derdindesin. Şükretmiyorsun Nana~shi. Senin şu anki yerinde olabilmek için kendini kesen bir sürü kız var." dedi ve gözlerini daha da keskinleştirip kızın siyah gözlerine dikti. Onunla bu şekilde dalga geçip, utandırmak hoşuna gidiyordu.
Kim Na Na- Visual Arts | I. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 158
Kayıt tarihi : 02/03/13
- Post n°7
Geri: Give Me Your Account Number
"Konuyu dağıtma Jin Ho-sshi. Bunun sadece parayla alakası yok. Hayatımda değer verdiğim ve yanımda kalan tek kişiyi kurtardın. Annemi ve babamı da aynı şekilde kaybettim. Onu kurtardın Jin Ho-sshi. Bu yüzden sana minnettarım ama... Üzerime bu borcun ağırlığı yükleniyor. O yüzden hesap numaranı ver." Gözlerini dikip Jin Ho'ya bakmaya devam etti. Kalbinin adeta kulaklarında atmaya başlamasını ve ani bir sıcaklık değişiminin farkındaydı ama bunu Jin Ho hissettirmeyecekti. İlk kez yüzüne bu kadar yakından bakabiliyordu. Ama yüzünü her detayına kadar inceleyecek değildi bu halde. Sadece gözlerini gözlerine dikmekle yetindi ama düşünceleri elbet takır takır işliyordu. Yüzü o eski binbir güçlükle oyulmuş Yunan heykellerini çağdıştırıyor. Neden yüzüne bu kadar aşık olduğu anlaşıldı. Aşık olunmayacak gibi değil. Barda yaşanan küçük çaplı öpüşme sahnesi zihnine doldu. Yutkundu ve gözlerini hızla birkaç kez kırpıp yeniden odaklanmaya çalıştı. Ama fazlasıyla zorlanıyordu. Aralarında fazla uzaklık yoktu. Vücudundan yayılan baş döndürücü koku, gözlerinin oynayışı, dudaklarının kıvrılışı... Nana-sshi... Kafanı... Toplaman gerek. Ve Jin Ho'nun da dediği gibi kalp atışlarını hissedebiliyordu. Sanki kendi kalbiyle ritmik bir şekilde atıyordu. Bir gibi. Nana-sshi. Jin Ho haklı. Muhtemelen bir dolu kız onun üzerine abanmak istiyordur. APTAL BİR DOLU KIZ! NANA! TOPLA KENDİNİ! KARŞISINDA AZILI BİR PLAYBOY VAR! JUDO! JUDO! JUDO! Jin Ho'nun kollarını bıraktı ve üzerinden kalktı. Bitkisel hayattan çıkmış bir hasta gibi hissediyordu.
Lee Jin Ho- Law | II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 146
Kayıt tarihi : 24/02/13
- Post n°8
Geri: Give Me Your Account Number
Nana üzerinden kalkınca eliyle yerden destek oturdu. Başını salladı ve saçlarını alnında oynattı. Ayağa kalkmış kıza doğru bakışını kaldırdı ve "Nana~shi. Evindeki pembe kağıtları hatırla. Bana borcunu ödemek istiyorsun ama bankayı unutuyorsun. İlk önce bankayı öde. Ben kahve ve yaptığın yemeklerle gayet iyiyim." dedi ve elini Nana'a uzattı. Gıcıklık yapmış ve şimdide kızın kendisini kaldırmasını istiyordu. Smirk gülüşü yerleşti yüzüne. Zaten ne geldiyse -az öncede olduğu gibi- smirk gülüşü yüzünden gelmişti, o yüzden hemen onu sildi ve Nana'ın evdeyken takındığı kedimsi gülümsemeyi taktı dudaklarına. Sevimli görünmeliydi. Niye bilmiyordu ama öyle görünmeliydi işte. İç ses fazla düşünce dile getiriyorsun! Nana'ın boş bakışlarına doğru elini ona doğru biraz daha uzattı ve gözleriyle elini işaret etti. Şuan da kesinlikle gözleriyle kavga eden bir çift gibiydiler.
Kim Na Na- Visual Arts | I. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 158
Kayıt tarihi : 02/03/13
- Post n°9
Geri: Give Me Your Account Number
Gözlerini devirdi ama doğrulup, Jin Ho'u elinden kavradığı gibi kaldırdı. Tabi bunun etkisi ile Jin Ho'nun iri cüssesine çarpmıştı. Yüzünü yukarıya doğru kaldırdı ve Jin Ho ile göz göze geldi. Üstelik halen Jin Ho'nun elini tutuyordu. İkinci kez gene derin bir şekilde yutkundu ve geri çekilip sıkıca topladığı saçlarının üzerinden parmaklarını gezdirdi. Üstelik anlık şekilde kendisine sevimli görünmesi onu sarıp sarmalama isteği bile doğurmuştu. Ne de olsa üst üste iki kez yere atmıştı onu. Acaba kolu çok acıdı mı? Acımıştır mutlaka. Judo... Acının sporudur. Öğrenene kadar onu yerden yere atıcam. Tabi vazgeçmezse. Ellerini kavuşturdu ve umursamazca konuşmaya başladı. "O iş seni ilgilendirmez. Banka... Bir kaç ay daha dayanabilir." Ama kendi sözünün dahi gerçek dışı olduğunun farkındaydı. Evden atılacaktı. Mahkemeden gelen bildirim mektupları gün geçtikçe artıyordu. Tüm eşyaları haciz ile gidecekti ve muhtemelen bu işten sonra ev sahibi de onu bir güzel evden atacaktı. Ama... Düşüncelerinden sıyrılma pahasına başını salladı ve derin bir nefes alarak ellerini beline yerleştirdi. Eve gitmek. Uyumak ve bir daha uyanmamak istiyordu. Çocukların okuldan dönmesine de az kalmıştı. Hastaneye uğrayabilirlerdi. En azından kendisini daha umutlu hissederdi. Stres.. Stres.
Lee Jin Ho- Law | II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 146
Kayıt tarihi : 24/02/13
- Post n°10
Geri: Give Me Your Account Number
Nana elini kavradığında birden sıcak hava kütlesi Jin Ho'ı sardı ve ayağa kalktığında geçmesini bekledi ama Nana'a daha çok yakınlaşınca üstüne bir de kalp çarpıntısı eklendi. Kahve, Judo, Nana'ın yemekleri. Bunlar vücuduma iyi gelmiyor. Dengemi.. Alt üst yetiyor. Nana dengemi değiştiriyor. Yutkundu ve ellerini oynatmaya başladı. Nana'ın söylediği sözlerin saçmalığının farkına ilk kelimede vardığı için gerisini dinlemedi. İki kere yere düşmenin acısını kesinlikle çıkartmalıydı kızdan. Bakışlarını etrafta gezdirmeye başladı, bir hareket kapmalıydı. Bir şekilde Nana'ı yere düşürmeliydi. Yapmalıydı bunu! Garip ve hızlı hareketler görüyordu ama hiçbirini ilk denemede yapamazdı. Daha bu yaşıma kadar bir kavgaya bile karışmamışım yüzüme zarar gelmesin diye. Şimdi Nana tarafından dayak yiyorum. Dudaklarını yaladı ve aklına gelen ilk hareketi yapmak için Nana'a yaklaştı. Kızın iki kolundan tuttuğu gibi -ve bir yandan çelme de takmıştı- yere doğru fırlatacaktı ki hızlı Nana'ın kollarını kendi kollarında hissedince ve heyecandan Nana'ı bırakamadı ve ikisi de üst üste yere düştüler.
Kızın acı içindeki yüzünü görünce gülümsedi ve altındaki Nana'a "Nana~shi. Bak her zaman Judoda sen üstte olacaksın diye bir durum yok." yüzüne smirk gülüşü yayıldı ve "Şimdi altımdasın." dedi şehvetli bir sesle. Amacı kızı utandırmaktı ama kendisi de kulaklarından itibaren yanmaya başladığını hissediyordu. Hem zafer kazanmanın duyguları hemde garip bir duygu midesinde hareket halindeydi. Her yakınlaşmada bir level daha artarak çekici geliyor bu kız bana! Korkuyorum. Benliğimi kaybediyorum.
Kızın acı içindeki yüzünü görünce gülümsedi ve altındaki Nana'a "Nana~shi. Bak her zaman Judoda sen üstte olacaksın diye bir durum yok." yüzüne smirk gülüşü yayıldı ve "Şimdi altımdasın." dedi şehvetli bir sesle. Amacı kızı utandırmaktı ama kendisi de kulaklarından itibaren yanmaya başladığını hissediyordu. Hem zafer kazanmanın duyguları hemde garip bir duygu midesinde hareket halindeydi. Her yakınlaşmada bir level daha artarak çekici geliyor bu kız bana! Korkuyorum. Benliğimi kaybediyorum.
Kim Na Na- Visual Arts | I. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 158
Kayıt tarihi : 02/03/13
- Post n°11
Geri: Give Me Your Account Number
Ne olduğunu anlamadan yere düşmüştü. Sırtına küçük çaplı bir acı yayıldığında yüzünü buruşturdu. Üstüne üstlük Jin Ho üzerindeydi ve ona çarpık gülümsemesi ile bakıyordu. Elleri Jin Ho'nun yakasındaydı. Kulakları uğuldamaya başladı. Jin Ho'nun bir şeyler söylediğini gördü ama duymuyordu. Resmen aklı başından gitmişti. Kalbi gümbür gümbürdü. Göğsünden dışarıya çıkacağından emindi. Nefes alıp verişi de düzensizleşmişti ve göğsü inip kalkıyordu aldığı hızlı nefeslerin etkisi ile. Gözlerini bile kırpmadan Jin Ho'ya bakıyordu. Benliği yok olmuş gibiydi. Gene vücudu donuklaşıyordu. Aynı barda Jin Ho onu öptüğünde yaşadığı gibi donuk, soğuk-sıcak etkisinde kalmış garip bir haldeydi. Jin Ho'ya bu kadar... Bu kadar yakın olmak başının dönmesine neden oluyordu. O an Jin Ho'nun dudaklarını yeniden dudaklarının üzerinde hissetmeyi arzuladı. "NANA-SSHI!" Pil Tae'nin spor salonunda yankılanan sesi ve yanlarına koşması. Jin Ho'a bakmaya devam ederken üzerinden kalkışı ve uzaklaşması. Pil Tae tarafından doğrulması. "Nana-sshi?" Pil Tae pörtlek bakışları ile yüzünü yüzüne yaklaştırmıştı. "İyi misin?" Yutkundu ve derin bir nefes aldıktan sonra umursamazca elini salladı. "Elbette iyiyim Pil Tae-sshi. Acemi dikkatimi dağıttı sadece. Böyle... Küçük. Bir düşüşten etkilenecek değilim." Pil Tae'nin zırvalamalarını dinlemek yerine bakışları yeniden ayakta öylece duran Jin Ho'ya kaydı. Ayağa kalktı ve üzerinde kileri çekiştirip kuşağı ile oynadı. Pil Tae yanlarından uzaklaştığında kaşlarını çatarak Jin Ho'ya baktı. "Jin Ho-sshi..." Ama devam etmedi. Dudaklarını birbirlerine bastırdı. Biraz önce seni öpmesini istedin Nana. Ve... Halen istiyorsun. AĞĞĞĞĞHHHHHH! "Bugünlük bu kadar yeter." Gerisin geriye dönüp, spor salonundan dışarıya kendisini attı ve soyunma odalarına doğru hızla ilerledi. Birkaç dakika yüzüne soğuk su çarptı. Ardından kıyafetlerini değiştirdi ve gerindi ama sırtına gene küçük bir acı yayıldı. Mükemmel. Bezgin bir tavırla yüzünü buruşturdu ve eli belinde soyunma odasından çıktı.
Lee Jin Ho- Law | II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 146
Kayıt tarihi : 24/02/13
- Post n°12
Geri: Give Me Your Account Number
Nana'ın bu tavırlarını çok iyi tanırdı çünkü daha önce bir kaç kızda daha görmüştü. Arzulu bakışlar Jin Ho'ın alanıydı ve o bu alanda uzmandı. Salonda yankılanan ölmek üzere olan bir hayvanın sesine benzeyen ses sayesinde toparlandı ve hafifçe doğruldu o hayvansı sesin sahibi Nana'ı yaralı bir kuş gibi kaldırdı ve iyi olup olmadığına bakarken Jin Ho eli kulağında suçu olmayan bir çocuk gibi onlara bakıyordu. Nana'ın kendisine acemi demesine güldü ve kollarını birbirine bağladı. Nana'ın dersi bitirmesini ve uzaklaşmasını sessizce izledi. Benden etkilendi. Bende et- Hayır. Tipin değil senin o kız. Evet tipim değil. Fakir, şirin, buradaki şirin iltifat olarak değil, tipim değil demek olarak kullanıyorum. Hem doğal güzel olması bir şeyi değiştirmiyor, kız akıllı. Benimse en nefret ettiğim, akıllı kızlardır. Üzerini hızlıca değiştirdi ve Nana'ı dışarıda arabanın orada beklemeye başladı. Onu bırakmayacaktı çünkü eğlenceleri yarım kalmıştı. Arabanın önüne yaslandı ve elini saatine vururken "Bir de bana uyuşuk derlerdi. Nerede kaldı bu kız?"dedi ve daha cümlesini yeni bitirmişti ki dükkanın kapısından çıkan Nana'ı gördü.
Kim Na Na- Visual Arts | I. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 158
Kayıt tarihi : 02/03/13
- Post n°13
Geri: Give Me Your Account Number
Paytak adımlar ile durağa doğru ilerlerken arabasının yanında bekleyen Jin Ho'u fark etti. Durakladı. İki seçenek karşısında çıkmıştı. Onu es geçip durağa gitmek ve otobüsü beklemek. Ya da onun yanına gitmek. Muhtemel bir şekilde evine bırakılması ve bu eve bırakma olayının ücreti olarak kimchi veya kahve isteyecekti. Dudağının kenarını ısırdı. Vücudu resmen Jin Ho'ya çekiliyordu. Kalbi de göğsünden çıkıp Jin Ho'ya koşacak gibiydi. Ama mantığı onu orada bırakmak, durağa gitmek istiyordu. Belki de bir daha suratına bakmamak. Yok. Bunu yapamam. Özellikle yüzünü bugün bu kadar yakından gördükten sonra... Nana-sshi... Sende onun yüzüne hayran olan o aptal kızlardan birine dönüşüyorsun. Seni güzel alaya alır Eğlenir. Ayakları Jin Ho'ya doğru yöneldi ve başı öne eğik biçimde ona doğru ilerlemeye başladı. Omzunda asılı olan çantasının koluna parmaklarını geçirdi. Ama her zaman ki sakin yüzü -her zaman sakin görünmeye çalışırdı- ile Jin Ho'ya baktı. Yüzünü kaldırıp Jin Ho'ya baktı. Güneş mi yoksa Jin Ho'mu gözümü kamaştırıyor. Hadi durağa git Nana-sshi. "Jin Ho-sshi. Hadi ne bekliyorsun? Eğitmenini eve bırak. Belki evde... Güzel bir kimchi seni bekliyordur." Tek gözünü kırpıp Jin Ho'ya baktı ve ardından arabanın önünden dolaşarak kendisini yolcu koltuğuna attı. Biraz önce göz mü kırptın? Nana-sshi. İstersen onun gibi çarpık bir gülümsemeyi de taklit et. Gergin bir şekilde koltuğa gömüldü. Her neyse. Birkaç dakika önce onu öpmek istediğimi düşünmeyeceğim.
Lee Jin Ho- Law | II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 146
Kayıt tarihi : 24/02/13
- Post n°14
Geri: Give Me Your Account Number
Kızın ani değişen tavırları onu şaşırıtıyordu ama hoşuna da gidiyordu. Ancak kenisi o kadar hızlı değildi, tamam onu sinirlendirmek için türlü şebeklikler yapıyordu ama son günlerde çekici gelmeye başladığından beri kendini tutmaya çalışıyordu. Nana'ın araba koltuğuna geçip oturması onu gülümsetti. Gittikçe alışıyor ve... BAĞLANIYORDU. Günü Nana'sız geçince sıkılıyordu artık bunu kabul etmişti ama hala kendisine çekici geldiğini kabullenmiyordu ve kabullenmeyi düşünmüyordu. Derin bir nefes çekti ve arabaya bindi. Kıza bakıp "Emniyet kemerini takmayı sana öğretmediler mi? Ölürsen senden ben sorumlu değilim. Bu arabayla kaza yapacağım anlamına gelmiyor, ben hata yapmam ama seni düşün-" ani bir şekilde sustu ve anahtarı çevirip arabayı çalıştırdı. "Araba sürerken beni konuşturma." böylece az önce yaptığı şeyle kızın dalga geçmesini engellemeye çalıştı. Arabayı çalıştırdı ve o varoş sokağın ezberlediği yoluna doğru sürmeye başladı.
RP SON.
RP SON.