kişiler; choi sung yeol, lee young hwa, geun eun jung, choi jun su, xi zhang xun, lee sae min, wu xian yue, kim min hyuk
Daha beş dakika önce herkesi aramış ve haber vermişti. Blue Deer onların genel toplanma alanlarından birisiydi. Kendilerine ait bir masaları ve kendilerine ait bir garsonları bile vardı. Her gittiklerinde aynı kişi tarafından servisleri yapılır ve aynı masada otururlardı. Yeol bu oturmuş düzenini seviyordu. Grubunda gay olmayan biri yok gibiydi üstelik. Bu bar da onları kovuyor sayılmazdı. Hatta bu barda onlara bakan birisi de yoktu. Ucube muamelesi görmüyordu bile. Junsu'suyla rahatsız edilmeden yiyişme imkanı yakalıyordu. Yeol için daha mükemmel bir bar olabilir miydi ki? İlk gelen Junsu ve Yeol' du elbette. Aynı evde kalıyorlardı bir kere. Onun elinden sıkıca tutmuş ve diğer eliyle de koluna tutunmuştu. Oldukça sevgili modundaydılar yine. Ona bakarken bile içi eriyordu. Üstelik normal zamanlarından biriydi, özel bir olay bile olmamıştı. Yeol için Junsu... Kutup yıldızıydı, paketteki son sigarasıydı, içkisinin son kalan yudumuydu. Tamam, bir gay olduğu için herkese yavşama potansiyeli vardı. Ancak konu Junsu olunca akan sular duruyordu. O an ona bakarken içinde bir şeylerin koptuğunu hissediyordu. Ona bakarken bile istemsizce gülümsüyordu. Hug me. O, deri koltuğa oturduğunda onun yanına oturdu ve ona yaklaştı. U şeklindeki koltuğun tam sağ köşesindeydiler. Başını onun omzuna yasladı. Junsu' nun Yeol' un neyi sipariş vereceğini iyi bildiğini biliyordu. Bu yüzden her zamanki gibi sipariş işini yine ona bırakmıştı.