NOBLE BEAST

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

+4
Lee Young Hwa
Geun Eun Jung
Choi Jun Su
Choi Sung Yeol
8 posters

    take me somewhere nice.

    Choi Sung Yeol
    Choi Sung Yeol
    Model
    Model


    Mesaj Sayısı : 4
    Kayıt tarihi : 14/04/13

    take me somewhere nice. Empty take me somewhere nice.

    Mesaj tarafından Choi Sung Yeol Paz Nis. 14, 2013 11:05 am

    mekan ; blue deer bar
    kişiler; choi sung yeol, lee young hwa, geun eun jung, choi jun su, xi zhang xun, lee sae min, wu xian yue, kim min hyuk


    Daha beş dakika önce herkesi aramış ve haber vermişti. Blue Deer onların genel toplanma alanlarından birisiydi. Kendilerine ait bir masaları ve kendilerine ait bir garsonları bile vardı. Her gittiklerinde aynı kişi tarafından servisleri yapılır ve aynı masada otururlardı. Yeol bu oturmuş düzenini seviyordu. Grubunda gay olmayan biri yok gibiydi üstelik. Bu bar da onları kovuyor sayılmazdı. Hatta bu barda onlara bakan birisi de yoktu. Ucube muamelesi görmüyordu bile. Junsu'suyla rahatsız edilmeden yiyişme imkanı yakalıyordu. Yeol için daha mükemmel bir bar olabilir miydi ki? İlk gelen Junsu ve Yeol' du elbette. Aynı evde kalıyorlardı bir kere. Onun elinden sıkıca tutmuş ve diğer eliyle de koluna tutunmuştu. Oldukça sevgili modundaydılar yine. Ona bakarken bile içi eriyordu. Üstelik normal zamanlarından biriydi, özel bir olay bile olmamıştı. Yeol için Junsu... Kutup yıldızıydı, paketteki son sigarasıydı, içkisinin son kalan yudumuydu. Tamam, bir gay olduğu için herkese yavşama potansiyeli vardı. Ancak konu Junsu olunca akan sular duruyordu. O an ona bakarken içinde bir şeylerin koptuğunu hissediyordu. Ona bakarken bile istemsizce gülümsüyordu. Hug me. O, deri koltuğa oturduğunda onun yanına oturdu ve ona yaklaştı. U şeklindeki koltuğun tam sağ köşesindeydiler. Başını onun omzuna yasladı. Junsu' nun Yeol' un neyi sipariş vereceğini iyi bildiğini biliyordu. Bu yüzden her zamanki gibi sipariş işini yine ona bırakmıştı.
    Choi Jun Su
    Choi Jun Su
    Model
    Model


    Mesaj Sayısı : 3
    Kayıt tarihi : 14/04/13

    take me somewhere nice. Empty Geri: take me somewhere nice.

    Mesaj tarafından Choi Jun Su Paz Nis. 14, 2013 11:47 am

    İçeriye girdiğinde kulağında patlayan müzik onu rahatsız etmemiş olacaktı ki yüzündeki alaycı ifade silinmemişti. Karanlığı delip geçen renkli lazer ışıkları, dans pistinin tepesinde asılı duran büyük top, insanların etrafındakileri umursamadan sergiledikleri hal ve hareketleri... Şüphesiz, Kore'de en sevdiği mekanlardan birisiydi burası. Kimse kimseyi umursamıyordu. Her şeyi yapmakta özgürdünüz. Gün batımından gün doğumuna kadar sizi eğlendirmeye yemin etmiş bir barda kendinizi kaybediyordunuz ve bu eğlence ortamı eşittir Junsu demektir. Neredeyse her gününü içmekle geçirdiği için bu hareketlilik onu yormuyordu artık. Üstelik... Yorulsa bile onu her zaman dinç tutacak kişiyle çıkıyordu dışarıya: Yeol. Eskiden biricik dostu, şimdi ise tam anlamıyla hayatının baş köşesine oturmuş sevgilisiydi o kişi. Ne kadar belli etmese de bakmaya doyamadığı, onsuz yapamayacağını bildiği tek insandı Yeol. Bunları düşündükçe bile midesini böcekler basıyordu. Parmak uçlarından başlayan uyuşmalar beynine kadar çıkıyor, bunun heyecanıyla başlayan kalp atışları istemsizce Yeol'a dönüp bakmasına neden oluyordu. Onun ince parmaklarını kendi parmakları arasında, elini ise kolunda hissetmesi beyninde tamamen arzu ve sex ilişkisini uyandırsa da kendi kendini durdurmaya çalışıyordu. Yeol'un dokunduğu yer yanıyor, kendinden geçmesine neden oluyordu. Sırf bu duyguyu bastırabilmek için boşta olan elini onun saçlarına, oradan yanağına ve ardından çenesine indirerek ufak bir öpücük bırakmıştı locaya otururken. Kimsenin gelmemiş oluşunun rahatlığını yaşıyordu biraz. Her zaman olduğu gibi siparişlerini almaya gelen kıza baktı. Neydi adı? Unutmuştu. Önemli de değildi. Ne içeceğini düşünürken omzunda Yeol'un sıcaklığını hissetmesiyle onunla ilgilenmesi gerektiğini düşündüğünden sırf sipariş çabucak vermek için "Şişe tekila, iki shot bardağı." diye bir şeyler gevelemişti ağzında. Garson uzaklaşırken başını yana çevirip Yeol'un gözlerine baktı. "Erken mi geldik yoksa diğerleri mi gecikti?" Onun başının omzunda oluşundan dolayı dudakları konuşurken onun dudaklarına sürtmüştü ki bu tüm vücudunun alev almasına yetmişti bile. "Gerçi... Umurumda... Değil..." Müzik gürültüsünde yok olan sesinin yerini Yeol'un dudakları almıştı. Onun alt dudağı kendi dudakları arasındayken dilinin yavaşça içeriye girişinin ve ardından istemsizce elinin onun boynuna gidişinin Yeol'u delirtmeye yettiğini biliyordu. Henüz yiyişmek için saatin erken olduğunun da farkındaydı ama... Yanınızda seks tanrısı -ya da tanrıçası- gibi birisi dururken nasıl olur da rahat oturabilirdiniz ki?
    Geun Eun Jung
    Geun Eun Jung
    BlueDeer | Garson
    BlueDeer | Garson


    Mesaj Sayısı : 5
    Kayıt tarihi : 02/03/13

    take me somewhere nice. Empty Geri: take me somewhere nice.

    Mesaj tarafından Geun Eun Jung Paz Nis. 14, 2013 12:02 pm

    Eğer gece insanlarından biriyseniz kesinlikle bir cinsel yaşamınız ve bir de aşk yaşamınız bulunurdu. Eun Jung, nam-ı diğer EJ bu ortamın kızlarından biriydi. Yirmibir yaşında, genelde zengin tiplerle çıkıp onların paralarını sömüren bir tipti. Aşık olduğu çocukluk ve ev arkadaşı Younghwa ya da diğer bir deyişle Hwa'yla aynı yerde çalışıyorlardı. Blue Deer' ın garsonuydu ve Hwa tarafından kolayca görülebiliyordu. Hwa ise DJ'ydi. Localara içkilerini götürürken arada ona bakıyor ve öpücük yolluyordu. Tamam, noonasıydı, bunu biliyordu. Ancak arada bu durumun komik olduğu ve Hwa' yı güldürmediği söylenemezdi. Etli ama ince olan bacakları kesinlikle kızın ilgi çeken yönüydü. Şortunun cebine koyduğu kalemini eline alarak yeni gelenlerin olduğu masaya yürüdü. Onları tanımamak mümkün müydü? Aldığı tüm dergilerde görebildiği Junsu ve Sungyeol'dan başkası olabilir miydi? Onlara karşı elbette her kız gibi bir zaafı vardı. Muhteşem fizikleri, özenle yaratılmış yüzleri ve tanrısal karizmaları... Tapıyordu. Yine de şansının olmadığını bildiği için işini yapıyordu. Şişe tekila ve iki shot bardağı. Got it. " Hemen getiriyorum efendim~! " Hızla bara doğru koşarak tekila ve shot bardaklarını kaptı ve masaya doğru götürmeye başladı. Etraftakilere çarpmamaya da dikkat ediyordu. Masaya geldiğinde eğilerek masaya koydu ve şortunun arkasındaki kağıdı çıkararak tekilayı hesaba yazarak kağıdı da ekledi. Dönüşte bardan bir şişe bira kaptı ve Hwa' nın yanına çıktı. Elindeki birayı ona uzattı. " Pahalı bir şeyler alamadım. İşini görür. " Herşey hariç, iyi bir arkadaş oldukları gerçeği hala değişmemişti.
    Lee Young Hwa
    Lee Young Hwa
    BlueDeer | DJ
    BlueDeer | DJ


    Mesaj Sayısı : 1
    Kayıt tarihi : 02/03/13

    take me somewhere nice. Empty Geri: take me somewhere nice.

    Mesaj tarafından Lee Young Hwa Paz Nis. 14, 2013 12:31 pm

    Müziği seviyordu, geceyi de seviyordu. Ama bu her gece club şarkılarını sevecek anlamına gelmiyordu. Tek kulağı açıkta kalacak şekilde başına taktığı kulaklığını düzeltti. Sol kulağındaki çınlamanın haddi hesabı yoktu ve bu da deli gibi baş ağrısı yaratmaya başlamıştı bile. Neredeyse tüm parmakları iş görür haldeydi şu an. Kürek kemiklerinden beline doğru giren ağrı... Susamıştı üstelik. Bir şeyler içmesi hatta kökten çözüm olarak kafayı bulması gerekiyordu. Erken saatte DJliğe geçmiş olması, erken ayrılacağı anlamına da gelmiyordu. Gözlerini dans pistinin ötesindeki bara çevirdi. EJ'i arıyordu gözleri fakat bulması... İmkansız gibiydi. Nefesini bırakarak tekrar müziğe odaklanmaya çalıştı. Delicesine dans eden insanlardan birisi olmayı tercih ederdi şu an. Kuruyan dudağını ıslattığı sırada duyduğu sesle birlikte irkildi. "EJ?" Arkasına döndüğünde burnuna kadar sokulan biraya baktı. "Hadi ama... Sadece bira mı? Daha ağır bir şeyler alamaz mısın noona? Beynim patlıyor sanırım..." Hem söyleniyor hem de kızın elindeki birayı alıyordu. Yapabileceği bir şey yoktu. Yukarıya çıktığı an tamamen EJ'e bağımlı konuma geliyordu ve bundan kurtulması imkansızdı. Arada bir tuvalet ihtiyacı dışında ayrılmıyordu buradan. Omuzlarını kütletip biradan koca bir yudum aldı. "En azından serin." Gözünü localarda gezdirdi. "Seninkiler gelmiş? Bugün yoğun olacaksın desene. Yani... Hayatımda onlar kadar içen başka bir grup görmedim." Tamam ne kadar bu kıza aşık da olsa, sonuçta ablası gibiydi ve... O an yiyişme modunda değildi. Cidden, tek istediği eve gitmek falandı hatta. EJ'i görmüyordu bile gözü ki birazdan onu bir erkeğin kucağında göreceğinden de emindi.
    Jeon Ye Woon
    Jeon Ye Woon
    Vocal Arts | I. Sınıf
    Vocal Arts | I. Sınıf


    Mesaj Sayısı : 3
    Kayıt tarihi : 02/03/13

    take me somewhere nice. Empty Geri: take me somewhere nice.

    Mesaj tarafından Jeon Ye Woon Paz Nis. 14, 2013 1:11 pm

    Koca gözlerini yusyuvarlak olacak şekilde açmıştı. Cüzdanındaki kağıt parçasını bulamıyordu ve delirmek üzereydi. "Merhaba barın adını yazdığım kağıt~ Merhaba küçük şeytan~ Elma dersem çık, armut dersem çıkma, tamam mı? Ve elma diyorum. Şimdi çıkmalısın buradan bir yerden~" Parmakları kağıt ve fatura yığınlarının arasında tek tek gezinirken pes etmiş gibi nefesini verdi. "NİYE HEP BEN?! NİYE HEP BEN BİR ŞEYLER KAYBEDİYORUM?! GİTMİYORUM İŞTE! BARA FALAN GİTMİYORUM!" Kendi kendine oturduğu otobüs durağında trip atıyordu. Barın adını yazdığı kağıdı kaybeden kendisiydi, barın ismini unutan kendisiydi, üstüne bir de trip atan kişi YİNE KENDİSİYDİ. Etrafındaki insanların garip bakışlarına maruz kalıyordu ama henüz onları fark etmemişti. Başını kaldırdığında insan sürüsünün kendisine baktığını anlayınca -henüz çıkmamış olan- otuz iki dişini de gösterek gülümsemitşi onlara. "Affederiniz... Hihii~" Başı tekrar önüne dönerken alt dudağını ısırıp kendi kendine sanki FBI'a bilgi veriyormuş gibi fısıldadı. "Sanırım Sung Hyun'u aramalıyım. EVET!" Telefonunu tek elinde tutarken işaret parmağı ekranında geziniyordu. "Yeobo... Yeobo... Yeob- Hah~ Buldum!" Altın bulmuş gibi sevindikten sonra ekrandaki ara tuşuna basıp telefonu kulağına götürdü. Onun çalıştığını unutmuştu bir an için ve eğer telefonu açarsa... Büyük şans demekti diye düşünürken açılan telefon ve kulağının içini dolduran müziğe rağmen konuşmaya çalıştı. "Sung yeobonniee~ Benim Ye Woonnie~ Hmm~ Ya bir şey sormak istiyorum şimdi ben. Ben o barın adını kağıda yazdım ama kaybettim sanırım onu. Hani yanında konuşmuştum. Hmm~ Neydi adı? Sen hatırlıyorsundur ehe~ Söylesene bana~ Yaklaşık kırk dakikadır durakta saf saf bekliyorum çünkü." Arka arkaya sıraladığı cümlelerin arkasından cevap olarak gelen tek şey 'Blue Deer' olmuştu. "Blu- Ne? Blue- Blue Deer?! Ha~ Tamam~ Teşekkür ederiiim~ Hadi sen işine dön ayrılma işinin başından. Çalış~ Fighting!" Ona emir vermişti aklı sıra ama... Telefonu kapattığında Sung Hyun tarafından ufak bir aşağılama kelimesinin söylenecekti kesinlikle ama Yewon bu durumun farkında bile değildi elbette. Barın adını telefonuna kaydettiğinde ilk gelen otobüse binmişti. Muhtemelen bilmediği bir yerde inip sora sora barı bulacaktı. Çünkü, barın ismini etrafındaki gençlere veya şoföre soramayacak kadar salağın önde gideniydi.

    Yaklaşık olarak kırk dakika da barı bulması sürmüştü. İçeriye girdiğinde yüzündeki saf ifade insanların dikkatini çekmiş olacaktı ki bir kaç kişiyle göz göze gelmişti. Ki buna rağmen o surat ifadesi değişmemişti. Daha önce bir iki kez gelmiş olsa da nerede oturduklarını biliyordu. "Kesin herkes geldi bir ben geciktim. Ühühühü~" Söylene söylene locaya ilerlerken oturan sadece iki kişiyi görünce etrafına bakındı. "Cidden? Junsu ve Yeol mu? Sadece ikisi mi? OHA ERKEN Mİ GELDİM YANİ? Thehehehee~" Sırıta sırıta onların yanına gidip like a boss modunda kendini locadaki koltuğa bıraktı. "Theheh~ Annyeong~" Hani... Gören mafya babası falan sanacaktı. Tavırları... Elit bir çevreden bile değildi, hatta Busan'ın bağrından kopup gelmiş bir insandı ama... O tavırları. Her zaman olduğu gibi Junsu'nun kahkahasını işitmişti. Yewon ne kadar onun neye güldüğünü anlamasa da, Junsu dibine kadar Yewon'a gülüyordu, orası kesindi.
    Choi Sung Yeol
    Choi Sung Yeol
    Model
    Model


    Mesaj Sayısı : 4
    Kayıt tarihi : 14/04/13

    take me somewhere nice. Empty Geri: take me somewhere nice.

    Mesaj tarafından Choi Sung Yeol Paz Nis. 14, 2013 1:39 pm

    Onun kendini beğenmiş ve fazlasıyla özgüven barındıran davranışları bile tahrik olmasına yetiyordu. Rahat bir hayat yaşıyor oluşundan dolayı her an her yerde her şeyi yapabilecek konumdaydı. Barın ortasında bile onunla sevişebilirdi. Yer ve zaman kavramı onun için hiç önemli değil. Onun dudakları, bildiği tek şeydi. Kasılıyordu aldığı zevkle. Daha içmek için bir şey almamıştı bile üstelik. Yolda içtiği ot sayesinde zaten kafası oldukça dumanlı bir şekilde gelmişti. Sarışın kızın bıraktığı tekilayı almak için Junsu' nun dudaklarından ayrıldı. Deri koltuktan kalktı ve masaya oturdu. Tekilanın kapağını açarak shot bardağının ağzına kadar doldurdu. " İçmek ister misin? Öyleyse bunu daha ilginç yapalım. " Bardağı dudaklarına doğru götürerek tekilayı ağzına aldı. Ona yaklaşarak dudaklarını birleştirdi. Ahh, alkolden daha fazla sevdiği bir şey varsa bu da Junsu' nun dudaklarıydı. İkisi bir arada ise... Paha biçilemez. Onunla öpüşürken masadan inerek onun kasıklarına oturdu. Onu hissedebiliyordu, her parçasını. Ve Yewon' u da. " Zamanlaman süper. " Tüm modu kaçmış bir şekilde Junsu' nun kucağından kalktı ve yanına oturdu. Yewon' u gördüğünde bile kaçıyordu tüm havası. Gülesi geliyordu bir kere. Ayrıca insanların içinde yiyişmeyi sevdiği söylenemezdi. Özellikle de onun yanında.
    Choi Jun Su
    Choi Jun Su
    Model
    Model


    Mesaj Sayısı : 3
    Kayıt tarihi : 14/04/13

    take me somewhere nice. Empty Geri: take me somewhere nice.

    Mesaj tarafından Choi Jun Su Paz Nis. 14, 2013 2:14 pm

    Masaya konulan bardaklara baktı. Ardından ise ayaklanan Yeol'a. Yine ne yapacaktı? Masanın üstüne çıkıp oturuşunu izledi. Bardağa dolan tekila... Yutkundu. Canı istemişti. Bardak Yeol'un dudaklarıyla buluşurken bir an için ne yapacağını bekledi. Tahmin ettiği şey miydi? Yoksa başka herhangi bir şey mi? Bacaklarını açıp dirseklerini bacaklarının üstüne yerleştirip ona doğru yaklaştı iyice. Hamlesini bekliyordu. Onun gözlerine bakarken ister istemez alt dudağını ısırıp bakışlarıyla onu istediğini belli etmişti. Bu çocuk beni delirtiyor... Kötü anlamda düşünmemişti elbette. Tamamen turned on moduna sokan tek kişiydi. Onun dudaklarına yaklaşmasını izledi. Bütün her şey slow motionmuş gibi gelse de aslında öyle değildi. İçtiği esrar ve bir kaç biranın etkisiydi bunlar. Dudakları onunkilerle buluştuğunda ağzına akan tekila tüm vücuduna ateş basmasına neden olmuştu. Bu çocuğu şimdi, hemen, şuracıkta becerebilirdi. Fakat ortamın bütün bu büyüsü kulağına ulaşan tiz sesle birlikte yok olmuştu. Tekilayı zor yutarken donuk bakışlarını gelen çocuğa yani Yewon'a kaydırdı. "Bu çocuk embesil. Gerçekten." Yeol'un yanına oturmasıyla birlikte nefesini bıraktı. "Gidip dışarıda oyalansana Yewon? Ayrıca doğru düzgün otur." Sesindeki sinir hali fark edilmeyecek gibi değildi. Yeol'a dönüp tek kaşını kaldırdı. "Bu piçi de mi çağırdın? Ka-ching! Tebrikler, Junsu'nun nefretini kazandınız."
    Wu Xian Yue
    Wu Xian Yue
    E.R Media | Model
    E.R Media | Model


    Mesaj Sayısı : 7
    Kayıt tarihi : 14/04/13

    take me somewhere nice. Empty Geri: take me somewhere nice.

    Mesaj tarafından Wu Xian Yue Paz Nis. 14, 2013 3:22 pm

    Yorgundu. Bitkindi ve hatta bitmişti. Sabah saat dokuzdan beri çekimdeydi ve saat şu an gece yarısına yaklaşıyordu. Gözleri kızarmış, vücudu çökmüş, yürüyecek hali bile kalmamıştı fakat buna rağmen Yeol'a hayır diyemeyip bara gitme fikrini kabul etmişti. Üstelik... Tek yorgunluğu bugün çekimden gelen yorgunluk değildi. Aklını devamlı olarak kurcalayan soru vardı: O neredeydi? Neden bir ay kadar önce elini ayağını çekmişti Yue'dan? Bir anda bırakmıştı onu? Evet, ondan nefret ediyordu ama boşluğunu hissediyordu. Her akşam telefonunu kontrol ediyor hatta onun aramasını istiyordu ama bütün her şey boştu. Yaklaşık bir aydır ne aramış ne de mesaj atmıştı. Dediği gibi çekilmişti hayatından. Dudağı bükük bir şekilde girdi bardan içeriye. Açtı. Midesinden gelen gurultu sesi, barın bu gürültüsüne rağmen duyulabilecek seviyedeydi. Kasığındaki kemiklerde duran deri pantolonunu hafifçe yukarı çekti. Son zamanlarda haddinden fazla kilo vermesi yüzünden tüm dolabını baştan aşağıya yenilemek zorunda kalmıştı ve buna rağmen bazı pantolonları bol geliyordu. Ayrıca üşüyordu da. İçerinin basık havası henüz onu ısıtmaya yardımcı olmamıştı. Üstündeki haki rengindeki ceketin kol kısımlarını kavradı parmakları. Vücuduna sürtmüştü ısınabilmek için. Bugünü ölmeden atlatmak istiyorum. Çekiminde yapılan ağır siyah makyajının izleri duruyordu hala gözlerinde. Bu onu iyice karamsar gösterse de özünde öyle birisi olmadığını biliyordu tabii ki. Locaya doğru yaklaşınca yanyana oturan Junsu ve Yeol'u, ardından ise Yewon'u görünce gözlerini devirdi. "Kimse gelmemiş..." İşin aslı, sadece O'nu aramıştı o an. "Burada olsa fena olmazdı." Gerçi, burada olsa da onunla konuşmazdı. Yewon ve Junsu'nun arasına bıraktı vücudunu. Başını arkaya yaslayıp derince nefes almıştı. "Yeolie~" Junsu'nun önünden elini Yeol'a doğru uzattı. "Yanıma gel."
    Choi Sung Yeol
    Choi Sung Yeol
    Model
    Model


    Mesaj Sayısı : 4
    Kayıt tarihi : 14/04/13

    take me somewhere nice. Empty Geri: take me somewhere nice.

    Mesaj tarafından Choi Sung Yeol Paz Nis. 14, 2013 7:13 pm

    Yewon vakasından sonra uzaktan gördüğü Yue ile neşesi yerine gelmişti bile. O geldiyse sıkıntı yoktu. Yewon' a bile katlanabilirdi. Junsu' nun gözlerine baktı kısa bir süreliğine. Yue' yu sevmediğini adı gibi biliyordu. Yine de Yeol Yue' yu seviyordu, öyleyse onunla olacaktı. Onun kendisine seslenmesiyle memnun bir şekilde kıvrıldı dudakları. Onun elini tutarak takip etti ve yanına oturdu. Daha otururken sarılma pozisyonunu almıştı bile. Başını onun omzuna yaslayarak yavaşça boynunu öptü. " Yuennie... Geceyi eğlenceli kılarız di mi? Çünkü daha kimse gelmedi ve çok sıkıldım. " Normalde bu kadar aegyo dolu bir çocuk sayılmazdı elbette. Daha çok yüz ifadesi hiç değişmeyen, o halde Junsu'yla sevişebilen bir tipti. Yue'ya gelince aegyo akıyordu paçalarından. Yue' nun ufak bir etkisiydi üstündeki. Junsu kızmasın diye onun elini tutuyordu. İkisinin arasında kalmak en nefret ettiği şeydi işte. Buna rağmen yine olmuştu. Yue' nun tatlı parfüm kokusunu alabiliyordu. Ancak üstüne sinmiş olan Junsu' nun parfümü daha ağır basıyordu. Masada dolu duran tekila bardağını alarak tekrar içti. Kafayı bulmak istiyordu. Biraz daha fazla. Daha da fazla. Junsu'yla sokak arasında sevişebilecek kadar sarhoş olmak istiyordu. Gerçi... Yapmadıkları şey de değildi.
    Wu Xian Yue
    Wu Xian Yue
    E.R Media | Model
    E.R Media | Model


    Mesaj Sayısı : 7
    Kayıt tarihi : 14/04/13

    take me somewhere nice. Empty Geri: take me somewhere nice.

    Mesaj tarafından Wu Xian Yue Ptsi Nis. 15, 2013 1:30 am

    Onun elini kendi soğuk ellerinde hissedince irkildi. Yeol ile uzun zamandır konuşmuyordu. En azından bir ayı geçmişti. Gözlerine baktı onun. Aklımın hala Junsu'da olduğunu biliyordu elbette. Nefesini bıraktı. "Kimler gelecekti ki?" sesinden kendisi bile rahatsız olmuştu. Kuruyan dudaklarını dili yardımıyla ıslattıktan sonra hafifçe doğruldu koltukta. Sırtı ağrıyordu. Müzik rahatsız etmişti. Fazlasıyla huysuzdu şu an ve haplarını almamış oluşu da bu huysuzluğunu tetikliyordu. Yeol'un elini sıktı hafifçe, sırf kendisine dönmesi için. "Kimler gelecek başka? Çok kalabalık olacaksa... İzin ver gidiyim. Yorgunum zaten." Yorgunum kelimesini o kadar kısık söylemişti ki ortamı kaplayan müzik sesinde yok olmuştu yorgun tını. Gözlerini kapattı bir süre. Yanıyordu. Parmaklarını kütletti. Gözleri hala etrafını süzüyordu. "Xun..." Nefesini vererek söylemişti ve Yeol'un duyup duymadığını kontrol etmek için ona döndü. "Yeolie. İçki." Parmağıyla bardağı göstermişti. "Koyar mısın? Mideme bir şeyler girse iyi olur." Bu son söylediği sözle birlikte Yeol tarafından azar işiteceğini biliyordu ama yapabileceği bir şey yoktu. Yemek yeme fırsatı bile bulamamıştı. Elini yavaşça Yeol'un saçlarının arasında gezdirdi. "Ayrıca, senin için yapmayacağım şey yok, biliyorsun. Sıkıldıysan, eğlendiririm. Üzgünsen, seni mutlu ederim. Unutma Yeol. Seni seviyorum ve sana ondan bile daha iyi bakarım." Özellikle 'ondan' derken gözleriyle Junsu'yu göstermişti. Ciddi anlamda, şu çocuktan azıcık haz bile almıyordu.
    Kim Min Hyuk
    Kim Min Hyuk
    Model
    Model


    Mesaj Sayısı : 2
    Kayıt tarihi : 14/04/13

    take me somewhere nice. Empty Geri: take me somewhere nice.

    Mesaj tarafından Kim Min Hyuk Ptsi Nis. 15, 2013 2:14 am

    Sırtını gerdi iyice. Yorgun değildi ama üstünde o gereksiz ergen havası vardı. On dokuz yaşında ergen çocuğu oynuyordu son üç saattir. Mızırdanıyordu ona buna. Hatta Yeol onu aradığında bile mırıldanmıştı ona. Gitmek istemiyordu ama uzun zamandır dışarı da çıkmamıştı. Pantolon, beyaz tişört ve lacivert ceket. Tamamdı. Fazla özenemezdi. Eski sevgilisi ve onun yeni kız arkadaşı aklına geldikçe iyice çocuklaşsa da artık şu saçma ruh halinden kurtulması gerektiğini biliyordu. Zaten sırf bu düşüncesinden dolayı bara gitmeyi kabul etmişti ya. Saçlarını düzeltti bardan içeriye girerken. Başka birilerinin de geleceğini duymuştu ama... Ne kadarı doğru tartışılır bir konuydu. Ayrıca Yeol sırf onun gelmesi için böyle bahaneler uydurmuş olabilirdi. Ya da... Ciddi anlamda Hyuk'a sevgili ayarlamaya çalışıyordu. Başını iki yana sallayıp yürümeye devam etti. Gözleri onları arıyordu. "Hah! Junsu!" Gözleri Minki'yi aramıştı ancak göremeyince pes etmiş gibi omuzlarını indirdi. "Gecikmedim umarım?"
    Xi Zhang Xun
    Xi Zhang Xun
    Manken
    Manken


    Mesaj Sayısı : 3
    Kayıt tarihi : 14/04/13

    take me somewhere nice. Empty Geri: take me somewhere nice.

    Mesaj tarafından Xi Zhang Xun Ptsi Nis. 15, 2013 8:42 am

    Ne kadar olmuştu onu serbest bırakalı? Bir ay, belki. Bu süre bile fazla gelmişti ona. Tamam, Yue ile ilişkisinin sadece sapkın seks fantezileri üstünden döndüğünün farkındaydı. Buna rağmen onu kıskanıyor ve o yanında olmadığında onu arıyordu. Buna ne denirdi ki? Aşk mı? Xun için çok uzak bir kavramdı. Hoşlanmak,belki. Onu bir köle gibi kullanmıştı. Kelepçeler takmış ve tüm sadist fantezilerine alet etmişti. Üstelik sadece çok uygunsuz bir pozisyonda yakaladığı için eline geçen kozdan dolayıydı. Onun kendisinden hoşlandığını tahmin edebiliyor olmasına rağmen ona fazlasıyla zarar vermişti. Fiziksel olarak onu ne kadar incittiğinin farkındaydı. Onunla defalarca kez yatmıştı ve bir kere olsun onu sevdiğini söylememişti. Bu yüzden onu bir köle gibi azad etmişti ve böylece vicdanını yatıştırmıştı. Buna rağmen bir yanı onu deli gibi özlemişti. O boşluğu Yue'dan başka kimsenin dolduramayacağını biliyordu. Şimdi ise onu görmek için çok iyi bir fırsatı vardı. Yeol' un kendisini bara çağırması üzerine hızla üstüne siyah gömleğini geçirmiş ve taksiye atlamıştı. Araba kullanmak ona fazla fakir işi ve sorumluluk meselesi gibi geliyordu. Onu görecekti. Ne tepki vermesi gerektiğini düşünüyordu. BlueDeer' ın önüne beklediğinden hızlı vardığında şaşırdı. O kadar çok mu düşündüm? Kapının önündeydi şimdi. İçeri girmeden önce üstüne son kez çeki-düzen verdi. Yavaş adımlarla içeri girerken her zamanki havalı görünümünü kaybetmiyordu. Üstelik bardaki en uzun boylu adamdı. Kaç kişi 187 olabilirdi ki? İlgi çekmediğini düşünürken bile fazlasıyla ilgi çekiyordu. O masayı görebiliyordu. İğrenç halk tabakasındaki insanlardan sıyrılmış masayı. Ağır adımlarla gitti ve deri koltuğa oturdu. Yue' nun tam yanındaydı, Hyuk kendisine yer açmıştı. " Saemin' de geliyor mu? " Gelir gelmez en mantıksızca olacak soruyu sormuştu. Yine de sessiz kalmaktan iyiydi. " Ve sana da selam Yue." İğnelemişti basbaya.
    Wu Xian Yue
    Wu Xian Yue
    E.R Media | Model
    E.R Media | Model


    Mesaj Sayısı : 7
    Kayıt tarihi : 14/04/13

    take me somewhere nice. Empty Geri: take me somewhere nice.

    Mesaj tarafından Wu Xian Yue Salı Nis. 16, 2013 12:55 am

    Yeol'un kendisine uzattığı tekilayı shot yapmıştı. Sarhoş olmak istiyordu. Açık ve net. Açtı. Alkolün boş mideye ne kadar etki yaptığını çok iyi biliyordu. Sırf bu yüzden ikinci bardağını doldurmaya yeltenmişti ki onu gördü. Ne işi var burada? Kalkmak istemişti. Kalkıp gitmek... Ama bacakları onun emirlerine itaat etmiyordu. O locaya yaklaştıkça kalp atışı hızlanıyor, öleceğini sanıyordu. O sana tecavüz etti Yue. Seni kullandı. Hatta kullanılmış prezervatif gibi kenara attı. Yüzüne bakmadı. Hala onu mu arzuluyorsun? Şu haline bir bak Yue! Acınasısın. İç sesinin söylediklerine hak veriyordu ama... Ona baktığında o kalp atışını bastıramıyordu. Parfümü... Şimdiden almıştı kokusunu. Yaklaşıyordu. Elindeki bardağı hızlı bir şekilde kafasına dikti. İkinci bir yanma vakası. Midesine inen alkolün etkisini henüz hissetmemişti. Gözlerini kapatıp derince nefes aldı. Hayır Minhyuk! Çekilme! Yanımda ka- Avuç içleri terlemişti. Xun bacağını kendi bacağının yanında hissedince ne yapacağını şaşırmıştı. Bir elini Yeol'un bacağına koydu. Selam vermişti. Umursamadı. En azından umursamamış gibi davrandı. Yeol'un pantolonunu sıkmıştı. Nefesi kesiliyordu. Hayır Yue! Lanet olsun! Ona aşık değilim! Kalbi göğsünden çıkacak gibi atıyordu. Yere bakıyordu. Cevap bile verememişti ona. "Ben... Kendimi pek iyi hissetmiyorum." Ayağa kalkmıştı. Xun'a bakmıyordu. Bakamıyordu. Bir iki adımında yalpalamıştı hatta düşecek gibi olmuştu. İstemiyordu. Xun'un burada olmasını. Ona bakmaya kıyamıyordu. Dokunmaya... Çekiniyordu. Ellerini sıktı. Temiz hava. Tek düşünebildiği buydu. Arkasından birisinin gelip gelmediğini de kestiremiyordu. Dönüp bakamamıştı. "Hayır. Ona aşık değilim... Onu arzulamıyorum..." Kendi kendine söyleniyordu. Yutkundu. Nefesini tutmuştu. "Hayır... Ona aşığım." Kendini barın kapısından dışarı atarken dökülmüştü bu kelimeler dudaklarından.
    Xi Zhang Xun
    Xi Zhang Xun
    Manken
    Manken


    Mesaj Sayısı : 3
    Kayıt tarihi : 14/04/13

    take me somewhere nice. Empty Geri: take me somewhere nice.

    Mesaj tarafından Xi Zhang Xun Salı Nis. 16, 2013 9:14 am

    O ayağa kalkıp uzaklaştığında bir refleks olarak onunla birlikte kalkmıştı. O an çaresizliği tattığını hissetti. Fazlasıyla kırdığı bir çocuktu önünde giden. Yaraladığı, defalarca kez aşaladığı ve zor durumda bıraktığı. Üstelik ondan hoşlandığını kabul bile edemiyordu. Hoşlanıyordu işte. Onu önemsemesinden bile belli değil miydi bu durum? Başka kimseyi önemsemezdi tabii ki. Junsu veya Yeol bile umrunda değildi. Buna rağmen Yue' nun kırgın gibi görünen kalkışından bile endişelenerek ayaklanmıştı. Onun sendelemesi üzerine kolundan kavradı yavaşça. Ayakta durabileceğini biliyordu elbette. Buna rağmen onu kendisinin daha iyi tutabileceğinden emindi. Boyu ondan fazlasıyla uzun olduğu için biraz eğilmek zorunda kalmıştı. Yapılı vücudu yüzünden onun kardeşi gibi göründüğünden emindi. Ancak asla öyle olamayacaklardı. Onun sıcaklığı, kokusu hala cezbediyordu Xun' u. Onu tutup öpmek istiyordu. Kolları arasına almak istiyordu, onunla yatmak istiyordu. Ancak bunu yapmayacaktı. Artık onu rahatsız etmiyordu. Yine de bu onunla birlikte olamayacağı anlamına gelmiyordu. Belki daha farklı? Sevgilisi olabilirdi mesela. Ancak Xun' un bağlanma problemleri herhangi bir uyuşturucu probleminden bile farklıydı. Birisine bağlanamazdı ki. Boşuna konuşmanın anlamı bile yoktu. O annesine bile bağlamamış bir insandı. Tabii Yue ile annesinden daha çok muhatap olduğu söylenebilirdi. Annesinin cinsel organlarını görmediğini varsayarsak... " Kendi başına yürüyebileceğinden emin misin?" Sesi her zamanki gibi oldukça baştan çıkarıcıydı. Ses tonuyla bile tavlayabilirdi birisini. " Bana hala bozuk musun? Cidden. Bitti yani. Seni bir şey için zorlamayacağım. Sadece... Artık konuşmayacak mıyız? " Bununla yatmayacaklarını belirtiyordu kısacası.
    Wu Xian Yue
    Wu Xian Yue
    E.R Media | Model
    E.R Media | Model


    Mesaj Sayısı : 7
    Kayıt tarihi : 14/04/13

    take me somewhere nice. Empty Geri: take me somewhere nice.

    Mesaj tarafından Wu Xian Yue Salı Nis. 16, 2013 10:20 am

    Kolunda hissettiği sıcaklık... Tüm bedeni uyuşmuştu. Alev, yavaş yavaş her yerini sarıyordu. Sırtından başlayıp başının arkasına kadar nükseden uyuşma hissi... Nefret ediyordu. Ondan kurtarmak istedi kolunu bir an için. Dokunma bana. Fakat başarısız bir girişimden daha ileriye gidememişti. Adımlarını sıklaştırmaya çalıştı. Ayakları birbirine dolanıyordu oysa. Baş dönmesi, mide bulantısı. Sanırım kusacağım. Dışarıya adımını attığında duymuştu ikinci cümlesini. Ona bozuk olup olmadığını sormuştu. Bakışları yeri yokluyordu şimdi. Ne diyebilirdi ki? Gürültülü ortamdan uzaklaşıyordu yavaş adımlarla. Barın yan sokağına girdiğinde karanlığın içinde kendini duvara yasladı. Bacakları titriyordu. Dizlerinin bağı çözülmüştü. Ölmek istiyorum. "Ne konuşmamı istiyorsun?" Haddinden fazla güçsüz çıkmıştı sesi. O.. Her zaman güçlü duran Yue yoktu karşısında. Tükenmiş, yorulmuş, üzgün, kapana kısılmış birisi vardı. Gözlerini güçlükle onun gözlerine kaldırdı. Bakmak istemiyordu ama... Yapabileceği bir şey yoktu. Fiziken değil, ruhen onu yıpratan birisinin suratına baktığı için bile kendini şanslı saymalıydı. Aklında o kadar çok söz vardı ki. Hangi birisini söyleyeceğini kestiremiyordu. Ona açmalı mıydı içini? Yoksa... Kapalı kutu olmaya devam mı etmeliydi? Nefesini bıraktı. "İğrenç birisin." Living and breathing. When will you be dead? Elleri titriyordu. Dayanamıyordu daha fazla. Onun konuşmasına izin vermeden nefes aldı. "Seninle paylaşmayacağım o kadar çok şeyim var ki... Beni sadece oyuncak olarak kullanan birisiyle arkadaş olabilir miyim sence? Aylar boyunca canımı yakan, beni yalvartan, ağlamaktan nefessiz bırakan birisine karşı? Ne istiyorsun Xun? Bu kadar şeye rağmen senin olmamı mı?" Sesi titriyordu. Gözleri... Sulanmaya başlamıştı. Kulakları uğulduyordu. "Senden tek istediğim şey neydi biliyor musun? Beni şu kadarcık sevmen. Ve sen bunu yapmadın." Duraksamıştı. Daha fazla konuşmayacaktı. Söylemek istediklerinin yalnızca yüzde birini dile getirse de... Onu daha fazla zorlamayacaktı. Yaslandığı duvardan çekildi. "Neyse ne. Beni sevmek zorunda değilsin nasılsa. Kullanmak istediğin zaman... Ara. Çekinmene gerek yok. Senin karşında daha ne kadar fazla utanırım bilmiyorum nasılsa."
    Xi Zhang Xun
    Xi Zhang Xun
    Manken
    Manken


    Mesaj Sayısı : 3
    Kayıt tarihi : 14/04/13

    take me somewhere nice. Empty Geri: take me somewhere nice.

    Mesaj tarafından Xi Zhang Xun Çarş. Nis. 17, 2013 3:53 pm

    Onun sözleri karşısında bir anlık şoka girmişti. Küçük Yue'su şimdi ona karşı mı geliyordu? İnanamıyordu bu duruma. Daha üç gün önce kendisini becermesi için yalvaran, kölesi gibi davranan çocuk şimdi ona karşı gelmekten de öte, söyleniyor muydu? Tamam, kavga etmeyecekti, edemezdi de. Doğruları söylüyordu. Ancak hatalı olduğu tek bir yer vardı. Yue' yu omuzlarından tutarak kendine çekti ve hafifçe eğilerek onun yüz hizasına geldi. " Beni ne sanıyosun? Sokakta gördüğü her sevimli çocuğu yatağına atan bir adam mı? Seninle öylesine yattığımı falan mı? Ciddi olamazsın Yue. Daha zeki olduğunu düşünürdüm. " Derince bir nefes aldı ve onu bırakarak duvara yaslandı. " Seni kullanmakta istemiyorum. Bu yüzden kayıtları kırıp attım. Benim karşımda utanıp sıkılmanı istemiyorum. Benden zorla hoşlanmanı istemiyorum. Seni zorla kendime bağlamak istemiyorum. Yaptığım şey açık değil miydi? " Sinirleri gerilmişti istemsizce. Şimdi de tecavüzcü gibi hissediyordu kendini. Onun kayıtlarını aylarca elinde tutmuş ve onun kendisiyle yatmasını sağlamıştı. Haklıydı da aslında. Karşısındaki çocuk sıradan birisi sayılmazdı. Meleklerin özenerek yarattığı bir vücudu vardı. Bembeyaz teni ve kıvrımlı hatlarıyla dokunulasıydı. Öpmekten korktuğu pembemsi dudaklara sahipti. O tatlı sıfatıyla herkesi tavlayabileceğinden emindi. Bundan korkuyordu ya. Ona aşık olmaktan. Ona çoktan kapılmıştı bir kere. Ondan başka kimse güzel gelmiyordu gözüne. Ondan başka kimseyle yatamaz olmuştu, daha doğrusu zevk alamaz olmuştu. Tekrar çevirdi başını ona. " Ne düşündüğümü bilemiyorsun değil mi? Böyle bi gücün olsa iyi olurdu." Kesinlikle onu düşünüyordu. Sadece bunu ona asla söyleyemeyecekti.
    Wu Xian Yue
    Wu Xian Yue
    E.R Media | Model
    E.R Media | Model


    Mesaj Sayısı : 7
    Kayıt tarihi : 14/04/13

    take me somewhere nice. Empty Geri: take me somewhere nice.

    Mesaj tarafından Wu Xian Yue Perş. Nis. 18, 2013 11:30 am

    Omuzlarında hissettiği baskıyla birlikte gözlerini ona çevirmişti. Her hareketiyle Yue'yu yönlendirebiliyordu. Nefret ediyordu bu durumdan. Onu dinlemek zorunda kalmıştı. La la la~ Seni duymuyorum! Keşke düşündüğü gibi olsaydı. Söylediği her şeyi duymuştu. Tabii ki de onu öyle birisi olarak görmüyordu. Aşık olduğu adamı nasıl... Nasıl bir pezevenk olarak görebilirdi? Tsch... Ardından o davranışlarını izleyen ikinci cümle. Omuzlarının kurtulmasıyla birlikte derince nefes alacakken nefesini kesilmişti. K-Kayıtları... Attın mı? Xun? Nasıl? Yani... Hayır... At evet! Ama... Şimdi... Ne bahane bulup da senin yatacağım? Bana söyler misin? Gözlerini şaşkınlıkla ona çevirmişti. Karnında hissettiği gurultu dikkatini dağıtmaya yetmemişti. Anlamıyorum. Şimdi ise ne düşündüğünü bilip bilmediğini soruyordu. Gözlerini etrafta gezdirdi. Karşısında sex god modunda birisi duruyordu ve buna rağmen rahat davranıyordu. Ciddi anlamda sorunlu bir çocuktu. Bir iki adım geriledi. Gitmek istiyordu. Daha fazla dayanabileceğini düşünmüyordu. Gece soğuğunu vücudunda hissediyordu üstelik. Üşümüştü. Elleri. Hissetmiyordu. Güçlükle yutkundu. "Hayır. Ne düşündüğünü biliyorum." Gözlerine bakamamıştı. Buna rağmen, hissediyordu. Onun davranışlarından çıkarabiliyordu en azından. Karşısına geçmiş onunla artık konuşup konuşmayacağını sormuştu. Şimdi ise kayıtları attığını söylüyordu. Ondan zorla hoşlanmamasını, zorla bağlanmamasını istiyordu. Dudağını ısırdı. Ben de seni seviyorum. Yumuşamıştı işte. Düşünceleriyle birlikte bütün buzları erimişti. Neden bu çocuğa karşı böyleydi? Gardını indirmişti çekinmeden. "Üşüdüm. İçeri... Geçelim mi?" Öğrenmesi gereken şeyi öğrenmişti. Ama hala nasıl davranacağını kestiremiyordu. Buna rağmen, eski Yue konuşmasını yapmıştı. Ona güveniyordu tekrar. Canını yaksa bile, onu kırsa bile kopamayacağını anlamıştı şu dakika. Sarılmak istese de kastı vücudunu. Ayakta duracağını düşünmemişti. Boğazında düğümlenen kelimelere katlanamıyordu daha fazla. "Seni özledim..." Fazla... Kısık çıkmıştı sesi. Ama o kadar içtendi ki, yalan söylemediği gerek davranışlarından, gerek sesinden, gerekse bakışlarından belli oluyordu.

      Forum Saati Çarş. Kas. 27, 2024 2:14 am