NOBLE BEAST

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

2 posters

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home]

    Kim Na Na
    Kim Na Na
    Visual Arts | I. Sınıf
    Visual Arts | I. Sınıf


    Mesaj Sayısı : 158
    Kayıt tarihi : 02/03/13

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Empty Then Let's Just Live Together [Nana's Home]

    Mesaj tarafından Kim Na Na Paz Mart 17, 2013 4:06 am

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Tumblr_mibtsc70Fv1s4r85ho1_500


      P A Z A R

      Günün ilk ışıkları odasının penceresinden usulca yüzüne düşüyordu. Yüzünde hafif bir tebessümle gözlerini açmadan yatakta kıvrıldı, gerindi. Fazla mutlu hissediyordu. Gözlerini yavaşça açıp, esnerken doğruldu ve boş boş odasına bakındı. Ryu Kin ve Ryu Su'nun yanında kalmalarına o kadar alışmıştı ki ilk başta çocuklar için bakındı odaya. Ama çocuklar teyzesinin eski eşinin kız kardeşi tarafından himayeye alınmıştı ve artık çocuklar onda kalıyordu. Kendisini bu konuda evin hastaneye yakın olmasından dolayı teselli ediyordu. Annelerini daha sık görebileceklerdi. Ayağına terliklerini geçirdi ve bir eli belinde diğer eli halen esneyen ağzını kapatmak için dudaklarını örterken odasından çıktı. "Tamam git git artık. Hadi ahjussi. Güle güle!" Jin Ho'nun sesi ile dün yaşananlar tüm canlılığı ile yeniden zihnine doluştu. Jin Ho evinde kalmıştı. Evinde. Hem yerde yatmayı göze alarak. Hem de kaşındıran bir judogi ile yatarak. Tabi üzerinde ki yeni kıyafetlere bakılacak olursa ahjussi -adını halen öğrenebilmiş değildi- ona eşyalar getirmişti ama Jin Ho bunun karşılığı olarak adamı kovuyor gibi görünüyordu. "Sen halen burada mısın? Evine gitsene.." Uyku sersemliği başına vurmuştu şimdi. Paytak adımlar ile tezgaha yaklaştı ve kahve hazırlamaya başladı. Sıcak suyu ocağa koyarken bir kez daha Jin Ho'ya döndü. "Bir bayanın evinde istenmeyek kalıyorsun. Çok yüzsüzsün. Bari iyi uyudun mu? Belki evin pireleri (!) dişlemiştir seni uykunda. Vücudunu kontrol etmeni öneririm." Ellerini yavaşça yanaklarına vurdu. "Suyu ocakta bıraktım dikkat et. Kaynadığında ocağı kapat." Banyoya girdi ve yüzüne birkaç kez soğuk su çarptı. Sonra gene paytak -ama daha açık- adımlar ile banyodan çıktı ve odasına yöneldi. Siyah taytını, kırmızı yuvarlak desenleri olan beyaz tişörtü ve salaş ama bir o kadar kalın bluzuda geçirdi. Kollarını yukarıya doğru sıyırdı ve kafasının tepesinde yamuk yumuk duran topuzu açtı ve düz saçlarını serbest bıraktı. Yeniden salona döndü ve ocağın üzerinde ki suyun neredeyse taşmak üzere olduğunu fark etti. Çevik bir hareket ile ocağını kapattı ve bir süre nefesini tutup bekledi. "JİN HO-SSHI! SANA OCAĞI KONTROL ETMENİ SÖYLEMİŞTİM!" Sıcak suyu kupaya doldururken söylenmeye devam ediyordu.

    Lee Jin Ho
    Lee Jin Ho
    Law | II. Sınıf
    Law | II. Sınıf


    Mesaj Sayısı : 146
    Kayıt tarihi : 24/02/13

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Empty Geri: Then Let's Just Live Together [Nana's Home]

    Mesaj tarafından Lee Jin Ho Cuma Mart 22, 2013 8:33 am

    Sabahın ilk ışıklarını gördüğünde artık karanlık odadan kovulmuştu ve elindeki oyuncağa sarılıp uykuya daldı. Hızlıca rüyalar alemine giriş yaptı çok yorulmuştu ve bir de güneşin doğuşuna kadar uyuyamamış ve boş boş beklemişti. Uyumayı bile denemişti ama iki de bir gözlerini açıp odanın içindeki karanlık şekilleri korkulu bir şekilde çözümlemeye çalışmaktan bir türlü uykuya dalamamıştı. Ahşap parkenin üzerindeki telefonu yüksek melodisi ve götünü yırtarcasına titreşimiyle Jino'ın tek gözünü açmasını sağladı. "Shit!" Gözünün görebildiği ve elinin ulaşabildiği kadar hala açılmak için Jino'ın beynini siken telefona uzandı. Parmakları telefon ile buluştuğunda yüzünü buruşturdu ve göz hizasına getirip kapattı ve telefonu tekrar yere bırakıp arkasını döndü. Yatağım mı çöktü, niye yere bu kadar yakınım? Tekrar uykuya dalmak için kendini zorlarken telefon bir kez daha bütün inatçılığıyla çaldı. Dilini üst dudağını bastırdı ve elini arkasına uzatıp telefonu bulduğu gibi açtı. "Sabahın köründeki gelen telefonları açmıyorum! Ne bok yemeye uykumu bölüyorsunuz?" diye bağırdı. "Asıl sen ne bok yemeye bağırıyorsun? Ayrıca lütfen edepli ol Jinno! O kuzenden sonra öldün mü kaldın mı diye sormak için aramıştım. Hem ben ne zaman istersem ararım. Üzerindeki emeğimi biliyorsun bana bağıramazsın. Aa yemek ister misin? Sana çok güzel kahvaltı hazırladım. Gelmezsen ağlar. Hem Nana nasıl?" Ahjussi daha sözlerinin yarısındayken Jino telefonu yere koydu ve elleriyle gözlerini ovalayıp oturdu. Etrafa bakarken suratını astı ve ellerine sırtına masaj yaparcasına vurdu. "Ahhh! Çinca?! Yer yatağında ve ben? Hangi kafayla kabul ettim. Hem üzerimdeki çok... Sıradan ve kaşındırıcı. Bu kadar sabırlı olduğumu bilmiyordum. Nana'ın bana kazandırdığı bir şey daha." Ahjussinin Jino diye bağırmalarını duyduğunda dilini çıkardı ve hemen telefonu yerden alıp kulağına getirdi. "Yine beni dinlemi-" adamın cılız sesini bastırdı ve "Ahjussi bana acilen kıyafet getirmen lazım." dedi ve tam Nana'ın evinde olduğunu söyleyecekti San Sun kıkırdayarak atıldı. "Nana~shi'desin değil mi? Bu gece özel bir şeyler oldu mu bari?" dedi ve kıkırdamasına devam etti. Jino gözlerini devirdi ve ayağının ucuna kaymış Nana'ın oyuncağını uzanıp aldı. "Sanny boş konuşma ve bana kıyafet getir. Nana'dayım." Nana kelimesini mırıldanarak söyledi ve onun dalga geçmemesi için hemen telefonu kapattı. Oyuncağa bakarken aigoo, sahibi gibi sevimli, diye düşündü ve oyuncağı öptü. Sonra kendine geldi ve eliyle dudağını silip hızla ayağa kalktı. Oyuncağı kolunun altına sıkıştırıp telefonu da eline aldı ve odadan çıktı. Oyuncağı koltuğa kendisiyle birlikte fırlattı ve koltuk birazcık -Jino'ın ağırlığıyla- geriye doğru kaydı. Ayaklarını sehpaya doğru koydu ve telefonundaki en sevdiği oyunu açıp San Sun'ı beklemeye başladı.

    San Sun'ın elindeki eşyaları kaptı ve hızlıca giyinmek için banyoya koşturdu. Oradan çıktığında onun gitmiş olabileğini düşünüyordu ama adamın pembe kağıtları incelediğini gördü. Yanına gelen Jino'ı fark ettiğinde "Bu kağıtların ne olduğunu biliyor musun?" dediğinde Jino başını başka tarafa çevirip başını salladı. San Sun kağıdı yerine yapıştırdıktan sonra zıplayıp Jino'ın başını okşadı ve kıkırdayarak "Agioo benim zürafa oğlum neler de bilirmiş! Bir şeyler öğrenme zahmetine girmişsin bakıyorum. Nana mı söyledi yoksa bankaya gidip sordun mu?" dediğinde başını -Jino- San Sun'dan uzaklaştırdı ve adamın sırtından itikleyerek onu kapıya doğru ilerletti. "Tabiki ilk seçenek şaşkın. Hadi sen git ahjussi." Onu bir türlü yollamıyordu o sırada Nana'ın odasından çıktığını gördü ve ahjussinin saçma bir şey söylememesi için kapıyı adamın yüzüne kapattı. Sırtını kapıya verip Nana'ın konuşmasını dinledikten sonra gözlerini devirdi ve kanepeye atladı. Kumandaya uzandı fakat dün geceden itibaren televizyonun çalışmadığını -gece kalkıp tamir etmeye çalışmıştı ama sonra beceremeyince tekrar odaya geri dönmüştü- hatırladı ve kumandayı yan tarafına fırlattı. Tekrar telefonunu çıkarıp oynamaya devam ederken -Nana'ın ne söylediğini dinlememişti o yüzden- Nana'ın gelip bağırmasına gözlerini şaşkınca açıp ona baktı. Ellerini şaşkınca havaya kaldırdı ve "Ne?! Ben bir şey yapmadıııım!" dedi kedi bakışları arasında.
    Kim Na Na
    Kim Na Na
    Visual Arts | I. Sınıf
    Visual Arts | I. Sınıf


    Mesaj Sayısı : 158
    Kayıt tarihi : 02/03/13

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Empty Geri: Then Let's Just Live Together [Nana's Home]

    Mesaj tarafından Kim Na Na Cuma Mart 22, 2013 8:52 am


      "Bir şey yapmadığın için bağırıyorum zaten!" Kaşlarını çatıp halen koltukta -ayaklarını sehpaya uzatmış- oturan Jin Ho'ya baktı. "Sana kaç kez söylemek zorundayım. Ayaklarını çek sehpadan." Çaydanlığı ocağa geri bıraktı ve sıcak kahvenin olduğu kupayı elinin arasına aldı ve diğer eli de belinde Jin Ho'ya bakmaya devam etti. Sıcak kahvesinden büyükçe bir yudum aldı. Kahvenin tadı ile sinirleri hemen gevşemişti. Rahat bir şekilde Jin Ho'nun yanına attı kendisini. "Uyuyabildin mi? O üzerinde ki enerjiyi gece kullanamadığın için özür dilerim. Ama şimdi... O enerjiyi eve gitmek için kullanabilirsin. Bende bankaya gidip borç-... Bankaya gidicem. Evet." Jin Ho'ya yüzünü döndü. "Aaa. Göz altlarında morluklar oluşmuş." Jin Ho'nun sinirine gitmek için -ne olsa yüzü en sevdiği unsurdu- aslında var olmayan göz morluklarından bahsetmişti. Oysa zihninde Yunan Tanrılarından biri oturuyormuş gibi hissediyordu. Üstelik dün gece o enerji (!) meselesi hakkında ki düşünceleri de aklına yeniden doluşmuştu. Halen yüzü Jin Ho'ya dönükken onunda dönmesi ve bakışların çakışması ile hızla önüne döndü ve kahvesinden birkaç yudum daha aldı. Sıcak canını yakıyordu bu sayede acıya odaklanmayı ve düşüncelerinde ki saçmalıkları silmeyi amaçlıyordu. Aklını kaybetmişçesine tüm kahveyi içti ve ayağa kalkıp yeniden tezgaha doğru ilerledi. Sıcak - soğuk etkisi baş göstermeye başlamıştı. Jin Ho sıcak, ondan uzak olan her yer soğuktu. Soğukta olmak çok güzel. Soğukta kal Nana. Soğukta kalmalısın. Ellerini tezgaha dayadı. Jin Ho'nun banka borcundan dolayı bir ay sonra bu evden atılacağım ve tüm eşyalarımın devlet himayesi altına girip, açık attırmada satılacak olmasını bilmiyor. Hoş bu eşyaların satılacağından emin değilim. Hemen bankaya gitmem ve zaman için... Yalvarmam gerekiyor. Bunu bir ay önce de yapmıştım. Kabul edilmeyeceğine dair çok kötü bir his var içimde. Güçlü ol Nana. Güçlü ol. Fighting!... AISH! ARTIK HİÇ GÜCÜM KALMADI! ÇULSUZ! BEŞ PARASIZ BİRİYİM! BU İŞİN İÇİNDEN NASIL ÇIKICAM!? Sıkıntıyla nefesini dışarı verdi ve başını elinin arasına aldı. Onca sıkıntıdan dolayı migren ağrıları baş göstermeye başlamıştı.

    Lee Jin Ho
    Lee Jin Ho
    Law | II. Sınıf
    Law | II. Sınıf


    Mesaj Sayısı : 146
    Kayıt tarihi : 24/02/13

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Empty Geri: Then Let's Just Live Together [Nana's Home]

    Mesaj tarafından Lee Jin Ho Cuma Mart 22, 2013 9:23 am

    Kızın yanına oturmasıyla dudaklarını birbirine bastırdı ve gözlerini kapalı televizyondan ayırmama çalıştı. Kız konuşurken -bu sefer- onu can kulağıyla dinliyordu ama bakmıyordu. Bankaya gidip borç sözcüğünde takılı kalmıştı. Dudağını ısırdı ve göz altlarından bahseden kızın o sözünü az önceki borç kelimesini ağzından kaçırdığından üzerini örtmek için kullandığını düşündüğünden bir şey söylemedi. -Normalde deseydi şuanda Jino böyle oturuyor olmazdı, kızın kısa boyundan başlamış ne kadar fakir olduğuna kadar saydırmıştı-. Yüzünü Nana'a doğru çevirdiğinde kızın kendisine baktığını gördü ve kısa bir göz temasından sonra Nana'ın yan profilini görmeye başladı, kız başını önüne çevirmişti. Kızın hızla kalkıp mutfağa gitmesinden faydalanarak eliyle kendisine rüzgar yaptı. Derin bir nefes boşalttıktan sonra ayağını tekrar -bunu fark etmeden yapıyordu, alışkanlık- sehpaya koydu ve alt dudağını sarkıttı. Turuncu zarfta bir ay kaldığını yazıyordu. Yani bu kız parayı nereden buldu da bankaya gidecek bugün? Bunu en iyi Nana'a sorup öğrenebilirdi. Koltukta mutfağı görebileceği şekilde kaydı ve mutfağa doğru "Bir ay az bir süre değil mi?" dedi ve Nana'ı bekledi. Nana mutfaktan çıktı ve kendisine doğru çatılmış kaşlarla bakarken "Borcu ödemen için? Nereden bulacaksın bugün o kadar parayı?" dudaklarını uzata uzata konuştu. Kızın bir eli yine beline giderken yutkundu ve "Yok öyle bir şey! Kendi kendine kuruntu yapıyorsun? Bugün bankayla konuşacağım sadece."demesini dinledikten sonra Jino gözlerini devirdi ve inatçı kız, diye içinden geçirdikten sonra "Konuşmanla hemen sana izin vereceklerini mi düşünüyorsun? Son bildirim zarfı gelmiş işte, evi boşaltmak zorunda kalacaksın." Nana'ın kapı kirişine yaslanışını izledi. "Elimden geleni yaparım, hem ev arkadaşı bulabilirim. Benim meselem seni neden ilgilendiriyor Jin Ho~shi? Evine niye hala gitmiyorsun? Yemeğini yapmıştım." demesinin ardından Jino dudağını ısırdı ve "Aish! Bu eve kim ev arkadaşı olur be?! Benden daha iyisini bulamazsın." kızın göz devirmesine karşılık bağırarak "O zaman birlikte yaşayalım." sesini alçattı ve "Hem bana daha kolay yemek yapabilirsin, git gel olmaz." dedi ve dudaklarını birbirine bastırdı.
    Kim Na Na
    Kim Na Na
    Visual Arts | I. Sınıf
    Visual Arts | I. Sınıf


    Mesaj Sayısı : 158
    Kayıt tarihi : 02/03/13

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Empty Geri: Then Let's Just Live Together [Nana's Home]

    Mesaj tarafından Kim Na Na Cuma Mart 22, 2013 9:58 am





      "Tanrı bilir nasıl paralara mal olarak döşenmiş evinden, kaç katlı kim bilir hatta kaç odalı ve banyoları var. Benim evim. Tuvaletin kadardır değil mi? O zaman neden burada kalmak istiyorsun? Mükemmel bir evin varken neden burada yaşamak istiyorsun? Her yağmur yağdığında tavadan su akıtan, televizyonu ve tesisatı bozuk, ısıtıcıların bile doğru düzgün ısıtmadığı, döşemeleri paramparça ve mutasyon örneği olabilecek örümceklere sahip bu evde kalacaksın öyle mi? Doğru. Ev arkadaşı bulmam zor. Muhtemelen teyzemin evine geri döneceğim. Ama sen? Burada kalmak istiyorsun. Baktığında çok mu acınası duruyorum!? " Kendi kendine güldü. Hatta fazla güldü hatta kahkahasını bastırmak için elini dudaklarına bastırdı. Sonunda sakinleştiğinde dahi hafif bir kıkırdamaya sahipti. "Gerçekten komiksin." Derin derin nefes aldı ve sakinleşmeye çalıştı. Elini yüzüne doğru salladı ve rüzgar yapmaya çalıştı. Ama Jin Ho'nun keskin bakışları üzerinde toplanmıştı ve ilk kez yüz ifadesine fazla ciddi bir tuttum vardı. Alay etmiyor? Burada mı kalmak istiyor? Benimle. Bu.. Evde. "Nana-sshi. Alay etmiyorum. Burada gerçeklerden bahsetmeye çalışıyorum. Banka gözünün yaşına bakmaz. Borcu ödeyecek paraya bir ayda ulaşamazsın. Aish. Bazen gerçekten fazla inatçısın. Buradan kalacağım. Ev arkadaşı olarak gör işte. Sana her hafta hatta her gün yüklüce kira öderim. Bana olan borcunu da unutma. Yemek, kahve. Bana olan borcunu da ödemen gerekiyor." Dudağını ısırdı ve ellerini kavuşturarak öylece durdu. Her ne kadar hak vermek istemese de halkıydı. Ev arkadaşı bulsa dahi aylık bir ödeme olurdu ama Jin Ho'nun dediği gibi gün gün ondan kira alabilirdi. Banka borcunu böyle öderdi. Jin Ho'ya da olan haylice yüklü manevi bir borcu vardı sonuçta. Nana. Jin Ho'nun seni böylece kolay kandırmasına inanamıyorsun değil mi? Şimdi 'Kabul Ediyorum!' diyeceksin. "Peki. Kabul ediyorum." Kolaylıkla kabul etmişti. İnatçılık bile göstermemişti. Gururunu da ortaya çıkarmamaya çalışmıştı. Çünkü paraya ihtiyacı vardı. Bu eve ihtiyacı vardı. Burayı kaybedemezdi. Ailesinden kalan tek yadigar bu evdi. Hızla odasına yöneldi ve kapıyı kapattı. Küçük dolabın üzerinde duran altı yaşındayken annesi ve babası ile beraber çekildikleri fotoğraf vardı. Anıları bölük pörçüktü. Annesini ve babasını da hatırlamıyordu. Sadece bu resim sayesinde onları küçük çaplı anımsıyordu. Annesi ve babasının sesini yeniden duymaya çalışıyordu. Elini resme doğru götürdü ve önünü kapattı. "Anne... Baba. Evimizi kaybediyorum. Paraya ihtiyacım var. Bu yüzden onunla birlikte yaşacam. Siz bu süre boyunca gözlerini kapatın. Borcumu ödediğimde ve evim tamamen bana ait olduğunda yeniden gözlerinizi açacaksınız." Çerçeveyi yavaşça kapattı ve derin bir nefes aldı. Odadan dışarıya çıktı. Jin Ho halen koltukta oturuyordu. Yüzünü sabitleştirdi ve ellerini kavuşturarak koltuğa doğru ilerledi. "Birlikte yaşayacağız... Ama.. Sana güvenmiyorum. Gece üzerime atlamayacağını nereden bileceğim? Belki bu gece uslu durdun ama diğer geceler. Ne de olsa sapkın erkeksin." Alayla tebessüm eden Jin Ho'nun yüzüne bakmaya devam etti. Evet. Ondan etkileniyor olabilirdi ama. DAHA FAZLA İLERİYE GİDİLMEYECEKTİ. GİDİLEMEZDİ. HEM... Kiracı gibi bir şey olacaktı sonuçta. "Nana-sshi, Nana-sshi.. Seni kadın olarak bile görmezken nasıl üzerine atlayabilirim? Aish. Düşünmesi ile korkunç. Üstelik sen 75 giyiyorsun, beni 85'ten aşağısı kurtarmaz... Üstelik judocusun. Senin tarafından dövülmek isteyeceğim son şey... Judo eğitimi dışında." Hırkasını çekiştirdi ve ellerini göğsünün üzerine kapattı. "Evet. Ama... Her koşulda kurallar belirlememiz gerek. Yaptırımların sonuçları olacak. Mesela..."

      Düşündü. Düşündü. "Eğer elimi tutarsan 50.000 won ödeyeceksin!" Gözlerini Jin Ho'ya dikti ve kendisinden emin bir tavırla baktı. Jin Ho'da oturduğu koltuktan kahkaha attı ve hafif bir elektrik akımı vücudunu sardı. "Para için deli oluyorsun. Peki o halde." Jin Ho'ya yavaşça ayağa kalktı ve kendisine doğru yöneldi. Üzerine doğru bir adım atarken Nana'da gerilemek mecburiyetinde kalmıştı. "Eğer?.. Omzuna dokunursam?" Yutkundu ve başını dik tutmaya gayret ederek. Aslında boynunu kaldırmış Jin Ho'nun yüzüne bakmaya çalışıyordu. "100.000 won." Bir adım daha Jin Ho'a yaklaştı ve yeniden bir kez daha geri çekildi. "Sana kolumu dolarsam?" Sesinin etkisi yüzünden sanki hipnotize edilmek üzere olduğunu düşündü ama hayır. Hataya düşmeyecekti. Birlikte kalacaklarsa şayet. Kuralları olmalıydı. Her şekilde. "200.000 won." Jin Ho'nun yüzünde eğlendiği belli oluyordu. "Sarılırsam." Burası neden bu kadar sıcak? "3...300.000 won." Resmen kekelemeye başlayacaktı. Kalbi gümbür gümbür atıyordu ve her Jin Ho kendisine yaklaşmasında daha sıcak hissediyordu. Aşırı sıcak bir saunada gibiydi. "Peki küçük bir öpücük versem?" Öpücük mü? Kesik kesik nefes aldı. "5..5...500.000 won." YOLUN SONU. Kapıya duvara yaslanmıştı ve Jin Ho şimdi tam karşısında durmuş ona bakıyordu. Sonra yavaşça eğildi ve tam yüz hizasına geldi. Gözleri büyümüş, nefes alamadan bakıyordu. "Tutku dolu bir şekilde uzunca öpersem?" Yutkundu. Elini ile kapıyı sıkıca kavradı ve yüzünü sağa doğru çevirdi. "1.000.000 won."

    Lee Jin Ho
    Lee Jin Ho
    Law | II. Sınıf
    Law | II. Sınıf


    Mesaj Sayısı : 146
    Kayıt tarihi : 24/02/13

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Empty Geri: Then Let's Just Live Together [Nana's Home]

    Mesaj tarafından Lee Jin Ho Ptsi Mart 25, 2013 5:48 am

    Kızın dudaklarına bakıyordu ve orası bile ona çok çekici geliyordu. Daha önce hiç fakir bir kızın dudaklarına bu kadar yakından bakmamıştım. Kızın verdiği kahveli nefesi içine çekiyordu ve bu çok hoşuna gitmişti. Nana konuşarak yüzünü yana çevirdiğinde koku da gitti diye hafif bir kırgınlık geçirdi ama Nana ile oynamak o kadar hoşuna gidiyordu ki! Onun o balık gibi açılan gözleri, kekelememek için zor tuttuğu dili ve dudakları, hızlı nefes alışverişi... Her şeyi Jino'a o kadar cazip geliyordu ki! paraya aşık! Bana da aşık o- Agioo gene o ilginç düşünceler beynime sıçıyor. Piçliği içindeki düşüncelerin yüzüne yansımasına engel olacak kadar iyiydi. Oyunculuk kabiliyeti bazen onu kurtarıyordu. Şuanda kendisi de en az Nana kadar heyecanlıydı ama yavşaklığın dibine vurarak bunu saklıyordu.

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Tumblr_lp5y40YhTz1qal0zgo3_250Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Tumblr_lp5y40YhTz1qal0zgo4_250

    Gülmesine engel olmuyordu ve kızdan doğruldu. Sneaky yüz ifadesini takınıp "Aigoo! Nana~shi! Ne kadar pahalısın?! Bu gidişle tuvaletimi yapmak içinde para ödeyeceğim." dedi sevimli bir şekilde son kez kıza bakıp gülümsedi. Arkasını kıza doğru döndü ve tekrardan koltuğa doğru ilerlerken "Nana~shi, unutma benim harcamaya dikkat etmediğim tonlarca param var." dedi ve kendisini koltuğa bırakıp hala duvara yaslanmış kıza göz kırptı.
    Kim Na Na
    Kim Na Na
    Visual Arts | I. Sınıf
    Visual Arts | I. Sınıf


    Mesaj Sayısı : 158
    Kayıt tarihi : 02/03/13

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Empty Geri: Then Let's Just Live Together [Nana's Home]

    Mesaj tarafından Kim Na Na Ptsi Mart 25, 2013 8:11 am


      Öksürdü. Birkaç kez hatta. Sanki bir anda boğazına bir şeyler takılmıştı. Kaşlarını çattı ve gözlerini dikerek koltuğa yayılmış Jin Ho'ya baktı. "O zaman evimden hemen şimdi gitmeye ne dersin?" Gözlerini devirdi. Bazen ondan gerçekten nefret ediyorum! Ama gene içinde bir yerlerde o minnettarlık hissi su yüzüne çıkıyordu. Şayet Jin Ho gerçekten dediklerini yapıp, kendisine her gün (!) -özellikle bunu üzerinde kalmaya niyeti vardı- para öderse borcunu bir ay tamamlanmadan kapatabilirdi. Bu ev arkadaşlığı süresinde de Jin Ho'u yaptığı yemekler ile şişmanlatır ve sonunda aldığı kilolardan dolayı bir daha yemek istemezdi ve ona olan borcuda kapanmış sayılırdı. Banka borcunu tamamladığı anda onu evden atacaktı. Öyle düşünüyordu. Atabileceğini ama... Muhtemelen yapamayacaktı. Hoş bu süreç içerisinde intihar etmeye teşebbüs etmezse. "Ha. Birde sakın o azgın hormonlarından dolayı buraya kadın falan getirme. Paramparça ederim seni!.. Evimi pis işlerine alet yetme yeter. Sözün... Özü." Ellerini kavuşturdu ve ayakta öylece dikilmeye devam etti. Biraz önce yaşadığı gerilimden eser kalmamış gibiydi. Bu küçük aptalın ev hakkında bilmesi gerekenler var yoksa her gün çığlık atar. Bilmiş bir ifade ile Jin Ho'ya bakmayı sürdürdü ve işareti parmağını ona doğru salladı. "Bu ev konusunda daha sarf ettiklerim şaka değildi. Yağmur yağdığında özellikle senin kaldığın odanın tavanı su akıtıyor. O yüzden yağmurlu günlerde sana eşlik edecek bir dolu leğen ve kova olacak. Tamam zalim değilim. Yağmurlu günlerde koltukta yatarsın. Evin ısıtma sistemleri yok. Bu yüzden ancak ısıtıcıları kullanabilirsin. Şayet ısıtıcılar da pek verimli olmuyor bu yüzden bir dolu battaniyeyi şimdiden hazır et. Buz kütlesi haline geliş donmuş bir vaziyette seni görmek istemiyorum. Başından soğuk su akana kadar banyo yapabilirsin. Kısa bir süre. Hızlı ol. Ve kendi malzemelerini kullan. Şampuanıma dokunursan seni öldürürüm. Banyoyu temiz kullan. Sifon çalışmayabilir bu yüzden suyu kendin çekmek zorunda kalabilirsin. Banyoda rutubetten dolayı tavadan sıvalar dökülebilir. Salonda ki bazı döşemeler çürük. Yenilemeye fırsatım olmadı. O yüzden dikkat et. Ayağın o döşemelerden birine denk gelirse yere yapışa bilirsin ve bu yüzüne (!) zarar verebilir. Yemekleri ben yapacağım o yüzden mutfak kısmında ayak altında dolaşma. Buzdolabı ile sakın oynama. Doğru düzgün çalışan tek şey o bu evde. Böceklerde bu evin fertlerinden sayılır. O yüzden onlara da dikkat et. Görürsen öldür! Terliği üzerlerine basabilirsin. Bu onları öldürecektir. Bertie hayatımın bir parçası. Eve döndüğünde onunla tanışma fırsatı bulacaksın. Şuan... Yenilenmeye çalışıyor. Merak ettiklerin olursa da sorabilirsin. Ya da evde başına gelebilecek bir şeyler hakkında." Parmağını çenesine vurdu ve düşünmeye çalıştı. Unuttuğum bir şey kaldı mı acaba?
    Lee Jin Ho
    Lee Jin Ho
    Law | II. Sınıf
    Law | II. Sınıf


    Mesaj Sayısı : 146
    Kayıt tarihi : 24/02/13

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Empty Geri: Then Let's Just Live Together [Nana's Home]

    Mesaj tarafından Lee Jin Ho Cuma Mart 29, 2013 10:36 am

    "Kızım bu ev çökecek yakında ve hala buraya aşıksın. Çöpl-" dudaklarını birbirine bastırıp sustu. İlk defa birini kırmamak için cümlesini yarıda kesmişti. İşaret parmağını dudağına vurdu ve koltukta uzandı. Bertie? Yenilenmek? Yüzünü Nana'a çevirdi ve gülerek "Güzel kız mı bari?" dediğinde kızın gözlerini devirip kenardaki sandalyeye oturuşunu izledi. Kollarını başı altına alıp "Ne? Bunu sormak benim en doğal hakkım."dedi ve bakışlarını Nana'dan çekip tavana odakladı. Dökülmek için hazır bekleyen tavan yüzünü buruşturmasına büyük yardımı oldu. Götünü çevirdi ve Nana'a doğru sergilerken "Çok uykum var, kahvaltı hazır olduğunda haber ver Nana~shi." dedi.

    Gözlerini yavaşça araladığında ağzı O şeklinde açılıp gerindi. Uzun parmaklarını önce gözlerinde sonra dağılmış saçları arasında gezdirdi ve yattığı yerde doğruldu. Ayaklarını yere doğru uzattı ve üzerindeki uzun ceketi çıkardı. Kollarını gerip sağa sola oynadı ve kendine gelmeye başladı. Uzun zamandır öğlen uykusuna yatmamıştım. İki gün oldu yani. Ayağa kalktı ve etrafa doğru merakla bakarken "Nana~shi, yemeği çok yavaş hazırlıyorsun herhalde, bak sen seslenmeden uyandım bile." diye seslendi ama ses gelmeyince kaşlarını çatıp mutfağa doğru ilerledi. Eliyle poposunu kaşırken nerede bu sarı cüce, düşüncesi beyninde akışa geçti. Tezgahın altına bile baktı, kızın boyu kısa diye belki oraya eğilmiş ve Jino'ı kandırıyor düşüncesiyle. -yeni uyanmış Jino bu, salakça düşüncelerle dolaşabilir.- Buzdolabının üzerine yapıştırılmış büyük kağıdı gördüğünde ona doğru yaklaştı. Sana o kadar seslendim ve hatta yanına gelip çağırdım ama uyanmadın. Dün gece hiç uyumadığını sayıklayıp durdun. Eğer beni dikizlediysen öldün Lee Jin Ho! Heol! Ben işe gidiyorum. buzdolabına yemek bıraktım. Ben gelene kadar hiçbir şeye zarar verme! Kağıdı elleri arasından bıraktı ve yere düşmesine izin verdi. Buzdolabının kapısını açarken "Ne kadar çok emir kullanmış. Aish!" diye söylendi ve dolaptan kimchi çıkardı. Yerdeki kağıdın üzerine basarak geçti, bir şeye zarar verme dedi, dağıtma demedi, zihniyetiyle tezgaha yaklaştı ve bir güzel kimchiyi bitirdi. Oturduğu yerde hafif hoplamaya başladığında çişinin geldiğini anladı. Aish insansal faaliyetlerim! Tanrısal gücümün yanında olmak zorundalar mı? Gözlerini devirdi ve paytak adımlarla Nana'ın kutu gibi evinde Jin Ho'ın yatağı boyutundaki tuvalete girdi. İşini yavaş ve rahatlatıcı şekilde hallettikten sonra sıra sifonu çekmeye geldi fakat Nana'ın söyledikleri sanki sifonu harekete geçirmiş ve hareketsizce duruyordu. Alt dudağı yer çekimine karşı koymadan uslu bir çocuk gibi aşağı çekildi ve elleri daha hızlı çalışmayan sifon butonuna abandı.

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Tumblr_lncwce8q041qbcxw3o1_500
    "Nana~shi. I will kill you. Şom ağzını açtın ve sifonun seni dinledi. Aigoo! Bu işlerle neden ben ilgileniyorum!" pes etti ve klozeti öylece bırakmayı düşündü. Kapıya doğru yaklaştı ve ayağını yere hızlı vurup "Damn! Kız bu nasıl sıçmış be! Klozet kırılmadığına şükür diyecek, yaptığımı görünce! Bunu halletmeliyim." isyanlarını etti ve kenardaki minik kovayı alıp, duşa kabine soktu. Ağzına kadar doldurup klozetin önüne geldi. Nefes almadan suyu boşalttı ve görüntünün sade bir su haline gelişini görüdkten sonra derin bir nefes çekti. Kovayı kenara atarken elinin tersiyle alnındaki terleri sildi ve ellerini yıkadıktan sonra tuvaletten çıktı. Dudakları işin başarıyla tamamlanmasının sevinci ile ıslık çalmaya başlarken gözleri televizyona odaklanmıştı, Nana gelene kadar evde yapacak pek bir şeyi yoktu. Evden dışarı çıkmakta pek istemiyordu. -ÇOOOK GARİP! BU EVDE KALMAK İSTİYORDU.- Televizyonu nasıl açmayı başaracağını düşünürken serçe parmağında hissettiği keskin acı ile yeri öpmesi bir oldu. Dudaklarını yerden çekti ve "Nana ile olduğumdan beri bu yüz yere fazla yakınlaştı. Çinça?!" Elinin yersi ile dudağını silerken hemen burnunun dibinde götünü kıvırta kıvırta ilerleyen hamam böceğini görmesiyle ince bir çığlık atması bir oldu. Hızla yerden kalktı ve koltuğun üzerine atladı. "Nanaaaaaaa! Bu böcek ölmez ki şimdi, bu ölmeyen böceklerden. Terlik bi boka yaramaz." dedi ve bir yandan hayıflanırken bir yandan serçe parmağını ovmaya devam etti. Böcek ortadan kaybolana kadar koltuktan ayrılmayacaktı, sonra da ilaçlama şirketini arayacaktı.
    Kim Na Na
    Kim Na Na
    Visual Arts | I. Sınıf
    Visual Arts | I. Sınıf


    Mesaj Sayısı : 158
    Kayıt tarihi : 02/03/13

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Empty Geri: Then Let's Just Live Together [Nana's Home]

    Mesaj tarafından Kim Na Na Cuma Mart 29, 2013 11:49 am


      "Bertieee.. Anne seni çok özledim. Şimdi eve gidiyoruz. Annenin bir arkadaşı evde. Artık bizimle kalıyor. Umarım onu tırmalarsın." Beyaz kediciği okşadı ve yüzünde sinsi bir gülümseme yayıldı. Düşüncelerin Bertie ve Jin Ho'nun kapışma sahneleri gelip geçiyordu. Jin Ho'u öylece evde bırakmak konusunda fazla tereddüt etmişti. Ama sonunda hazırladığı kimcihiyi buzdolabına bırakıp ona not bırakmıştı. Sana o kadar seslendim ve hatta yanına gelip çağırdım ama uyanmadın. Dün gece hiç uyumadığını sayıklayıp durdun. Eğer beni dikizlediysen öldün Lee Jin Ho! Heol! Ben işe gidiyorum. buzdolabına yemek bıraktım. Aslında yazdığı nota karşılık kendisini dikizlediğini düşünmüyordu. Düşünmesi gerekirdi. Azılı sapık, zengin, asalak bir playboy'dan başka ne bekleyebilirdi ki?.. Ama.. Bu sıfatları düşünürken bile Jin Ho'dan başka biriymiş gibi bahsediyordu. Jin Ho gözünde artık sapık -aslında bundan emin değildi- zengin, asalak değildi. Playboy olduğu ise halen varlığını sürdürüyordu. Bertie'i bir kız zannetmesi bile. Acaba Bertie'i gördüğünde ne yapacak? Hayallerinde ki kadın değil sonuçta. Evden çıktığı gibi çalışmadığı düşündüğü -kabul edilirse- Japon restoranına gitmişti. Garson olmak için. Japoncası vasattı ama iş para demekti ve para her şeydi. Ve. İşe kabul edilmişti. Şükürler olsun restoranda kendisi gibi çalışan bir Koreli vardı. Sonra bu sevinç ile veterinerin yolunu tutmuştu. Bir hafta önce veterinere bırakmıştı kedisini. Aşıları, bakımı, vitaminleri, yemekleri, hastalıkları derken parasızlıktan Bertie'i veterinere bırakmak zorunda kalmıştı. Veterinerin sahibi Hyun Kim Pil'i tanıyordu. Bir nevi ablasıydı gözünde ve yardımı çok dokunuyordu. Bertie'i para dahi almadan almıştı. Apartmanın merdivenlerinden çıkmaya başladı. Bir taraftan da kedisini seviyordu. Dairenin kapısına geldiğinde çantasından anahtarlarını çıkarmaya çalışıyordu. VE. İçeriden Jin Ho'nun bağrışlarını duyduğunda arayışı daha hızlandı. Hatta Bertie'i dahi havaya fırlatıp, kapıyı kırabilirdi. Anahtarla hızla dairenin kapısını açtı ve içeriye daldı. Ayakkabılarını dahi çıkarmamıştı. Bertie kollarının arasından sıyrıldı. "JIN HO-SSHI?" Koşar adımlar ile salona yöneldi. Jin Ho koltuğun üzerinde bir dolu oyuncağın arasında duruyordu ve korku dolu gözler ile yere bakıyordu. Derin bir nefes aldı ve vücudunun gerilimini azaltmaya çalıştı. İnce parmakları ile önüne düşen kahverengi saç tutamlarını kulaklarının arkasına sıkıştırdı ve Jin Ho'ya doğruca baktı. "Koltuğun üzerinde ne işin var? Oyuncukları... Dağıtmışsın. Ne... Ne yapıyorsun?" Jin Ho dudaklarını birbirine bastırmış hhiç bir şey söylemeden işaret parmağı ile yeri gösterdi. Gözlerini devirerek yere baktı. Sehpanın yanında ki döşeme içe göçmüştü ve... Böcek. Hamam böceği. Bakışlarını bir Jin Ho'ya bir böceğe çevirdi. "Böcek yüzünden koltuğun üzerine mi çıktın? Tanrım." Gözlerini devirdi ayakkabılarını çıkarıp tekini bir eline alırken diğer teki ile de böceğin üzerine doğru yöneldi ve hareket etmesine fırsat bırakmadan üzerine indirdi. Böcek... Pestil olmuştu. Ayakkabılarını dairenin dış kapısına bıraktı ve ellerini birbirlerine vurarak 'Görev Tamamlandı!' diye düşündü. Elleri belinde yeniden salona doğru yöneldi. Jin Ho koltukta oturmuş elinde küçücük bir ayna ile dudağını inceliyordu. Sadece birkaç saattir ev arkad- Kiracım. Ama şimdiden yoruldum. Çantasını koltuğa bıraktı. Duvara sabit küçük cam dolaptan yara bantı aldı ve elinde yara bantı ile Jin Ho'ya yaklaştı. Jin Ho halen dudağında ki küçük yara ile ilgileniyordu. Tam karşısına gelecek şekilde sehpaya oturdu. "Birde yüzünün senin için önemli olduğunu söylüyorsun. Dudağının hali ne? Oynama öyle." Jin Ho'nun yara ile oynayan eline vurdu. Ardından kutudan küçük bir yara bandı çıkardı. Aynağı tutan elini de indirdi ve bantı açarak, parmakları ile Jin Ho'nun yüzünü kavradı. Bantı yaranın üzerine yerleştirdi ve parmaklarını üzerinde gezdirdi. Yüzünde hafif bir tebessüm "Şimdi daha iyi." dedi.

      Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Tumblr_lslv7dbc821qfakbgo1_r1_500

      Parmakları halen Jin Ho'nun yüzündeyken göz göze geldiler. SICAKLIK SEVİYESİ ++++++ Gözlerini kaçırdı ve ellerini çekti. "Aaa... Bertie. Bertie geldi. Onunla tanışmak ister misin? Birkaç dakika öncesine kadar buralardaydı. Muhtemelen yumak falan arıyor olmalı. Ben.. Ona bakıyım." Hızla sehpadan doğruldu ve kediyi arama bahanesi ile uzaklaştı. Küçük beyaz kedi mutfak tezgahının üzerindeydi. Hızla kediye yöneldi ve kucağına alıp birkaç kez okşadı. "Bertie baba ile... Baba?..." Düşünmeyi bırakarak -düşünceleri abuk subuk şeylere sapıyordu- yeniden salona yöneldi ve yüzünde kocaman bir tebessüm ile içeriye girdi. Bertie'i ellerinin arasına alarak Jin Ho'ya doğru uzattı. "JIN HO-SSHI! BERTİE İLE TANIŞ! BERTİE - JIN HO, JIN HO - BERTİE." Kedisini bağrına bastı ve koltukta oturmaya devam eden Jin Ho'nun yanına oturdu ve bacaklarını altına topladı. Küçük Bertie'de aralarındaydı ve Nana'nın beklediği gibi Jin Ho'ya doğru tıslıyordu. Jin Ho'nun gerilediğini fark etti. Bir eli ile kediyi aralarında tutmaya devam ederken diğer eli ile Jin Ho'u kolundan yakaladı. "Jin Ho-sshi. Ev ar.. Kiracım olduğun sürece Bertie ile yaşayacaksın sonuçta. İlişkiniz iyi olmalı. Kucağına almaya ne dersin? Uysal bir kedidir." Gene onu kışkırtmaya çalışıyordu.

    Lee Jin Ho
    Lee Jin Ho
    Law | II. Sınıf
    Law | II. Sınıf


    Mesaj Sayısı : 146
    Kayıt tarihi : 24/02/13

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Empty Geri: Then Let's Just Live Together [Nana's Home]

    Mesaj tarafından Lee Jin Ho C.tesi Mart 30, 2013 4:21 am

    Koltuğun arkasında Nana'ın çeşit çeşit oyuncaklarından eline geleni alıyor ve ortalıkta rahatça dolaşan böceğe fırlatıyordu. Kısa vücudu büyümüş gibi duruyor ama içinde hala bir bebek var, oyuncaklara bak. Nana'ın içeri girmesi ve Nana'a REZİL oluşu. Kızın seri hareketlerle böceği pert etmesi üzerine kendini koltuğa bıraktı ve ayaklarını rahatça sehpaya doğru uzattı Jino. Eliyle alnını ve çenesindeki soğuk terleri sildi. Koltuğun kenarındaki uzun komidin gibi şeyin üzerindeki minik aynayı aldı ve yüzüne bir hasar gelmemesini umarak aynadaki yansımasına baktı ama tabi ki hüsrana uğramıştı. Dudağında minik bir patlama olmuştu, dudağı yerle buluştuğunda olmuştu bu. Nana'ı karşısında yara bandı ile gördüğünde aklına ilk günkü halleri gelmişti. Nana'ın karşısında diz çöküp kıza yara bandı takışını... Yara bandı üstünde Nana'ın gezinen elleri, Jino'ın o yerini kaşındırıyordu. Nana'ın elini tutma arzusu uyandırıyordu. Bakışlarını kızın dizlerinden çekip gözlerine odakladığında Nana'da kendisinden uzaklaşmış ve mutafa doğru girmişti. Gözlerini devirdi ve az önce Nana'ın elinin bulunduğu yerde parmaklarını gezdirirken "Aish! Niye bu kızla göz göze geldiğimde heyecanlanıyorum! İlk günkü sarı cüce o!" nefesini dışarı verdi. Nana'ın kucağında Bertie dediği yaratıkla yanına gelmesine kocaman olmuş gözlerle ona baktı. Dudağındaki minik sızı artık tüm vücuduna dağılmıştı. Hayvanları sevmezdi, hayvanlarda onu. Küçüklüğünde yanağını bir kedi tırmalamıştı ve o günden sonra hayvanlar arasında en büyük düşmanı kediler olmuştu. Nana kolunu zorla tutup cadı kediyi sevdirmeye çalıştıkça Jin Ho koltukta kayıyor ve elini Nana'dan kurtarmaya çalışıyordu. Bakışlarını yavaşça yanında mırlayarak oturan kediye çevirdi ve onunda ona sinsi bakışlarla baktığını gördüğünde anında bakışlarını televizyona doğru çevirdi. Bu kedi beni dilim dilim yer. Kolu Nana'ın eli tarafından kıskaca alınmış ve zorla Bertie'e dokunduruluyordu. Beyaz tüyleri arasında Jino'ın parmak uçları dolandıkça Jino'ın tüyleri diken diken oluyor ve midesinde büyük bir topun dolandığını hissediyordu. Gerçekten tırsıyordu. Nana'ın kıkırdamaları son bulup ciddiye bindi. Jin Ho'ın kolundan elini çekti. "Bu arada Jin Ho~shi, sana eve zarar verme diye not bırakmıştım ama okuma ihtiyacı duymadın herhalde. Ha?! Buraları sen dağıttığına göre, kimin toplayacağını da biliyorsundur, bütün gün işteydim ve ço-" Nana'ın yine uzun konuşmalarından birine denk geldiğini anladı ve paçayı sıyırmak için ayağa kalktı ve kediye dokunan parmaklarını üstüne silerken "Nana~shi, seni dinlemeyi çok isterdim ama bu saatlerde duş alırım ben hep, o yüzden sen konuşmana devam edebilirsin ama ben duşa giriyorum." dedi ve arkasına bakmadan hemen kendini banyoya attı. Cebinden telefonunu çıkarıp ahjussi'ye mesaj attı. Nana'ın evine rahat edebileceğim gerekli eşyalarımı getir. Bir ay veya daha fazla buradayım. Mesaj iletildiğinde üzerindekileri çıkarıp kendini ılık suyun altına attı. Ilık su yavaşça kendini soğuturken Nana'ın uyarılarından ikincisi gerçekleşiyordu. suyu çabuk kullan, soğuyabilir. Musluğu kapattı ve beline bir havlu bağladı. Ahjussi gelene kadar banyodan çıkmayacaktı.

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Tumblr_lxmkcjJm911r0n47ho1_500Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Tumblr_lxmkcjJm911r0n47ho2_500
    Diş fırçasına uzandı ve dişlerini duşun içinde fırçalarken -aynaya bakmak istemiyordu, dudağının kenarındaki yarayı görünce içi parçalanıyordu- ahjussi'in Nana ile konuşmasını ve ahjussinin gidişini duydu. Nana'ın şu anki halini merak ediyordu. Ahjussi'e bilerek ihtiyacım olan ne varsa demişti. Bu yüzden ahjussinin neler getirdiğini tahmin ediyordu. Ve bir daha başka şeylerle geri geleceğini de. Seviyordu bu adamı. Kıkırdadı ve Nana'ın kendisine seslenmesini duydu. Banyonun kapısının dibinden geliyordu. "Jin Ho! Bu kadar eşyayı neden buraya taşıyorsun sadece birkaç ay burada kalacaksın!!" demişti. Kahkaha attı ve "Nana~shi, bunlar sadece kıyafetlerim, daha gelecekler var. Yer açsan iyi edersin."dedi ve dişlerini fırçalamaya devam etti. Bu işten her geçen saniye daha da zevk alıyordu.
    Kim Na Na
    Kim Na Na
    Visual Arts | I. Sınıf
    Visual Arts | I. Sınıf


    Mesaj Sayısı : 158
    Kayıt tarihi : 02/03/13

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Empty Geri: Then Let's Just Live Together [Nana's Home]

    Mesaj tarafından Kim Na Na C.tesi Mart 30, 2013 4:48 am


      "Kamsahamnida Ahjussi." diyerek yavaşça kapıyı kapattı ve geriye dönerek kapıya yaslandı. Evin yarısı bir dolu bavul -büyükten küçüğe sıralanan bir dolu bavul (!)- ve kutu ile çevrelenmişti. Jin Ho halen banyodaydı ve çıkacak gibi görünmüyordu. Umarım soğuk sudan buz gibi kesilirsin. Odasına yöneldi ve üzerine rahat bir şeyler geçirdi ardından saçına da tacını taktı. Odasından çıkarken Bertie'nin kutuların üzerinde dolaştığını gördü. Dudaklarını aşağıya doğru büktü ve hırkasının kollarını yukarıya doğru çekti. Bu aptal, asalak eşyaları yerleştirmeyi de bilmiyordur. Bavulları ve kutuları sırasıyla Jin Ho'nun odasına sürükledi. Odanın içinde eşyaları yerleştirebileceği tavana kadar uzanan tek bir geniş dolap vardı. Bir de sandık ki o zaten doluydu. Bavulları açmaya yönelirken anlık bir duraksama yaşadı. Ya bavulların içinde görmemem gereken şeylerden varsa. Şüpheli gözler ile bavullara baktı. En iyisi kutulardan başlamak. Hayatında hiç bu kadar malzeme görmemişti. Bir dolu, bir dolu. Duş jelleri, şampuanlar, parfümler, kremler... Kremlerden birini eline aldı ve kapağını açıp kokladı. Kokusuz. Acaba o yüzü bu kremler ile mi o kadar iyi yaptı? Aish Nana-sshi. El kremi bu. Bu da... Vücut... Yüze dair tek bir şey yok mu?! Doğal güzel ucube... BU KADAR EŞYAYI BU ODAYA SIĞDIRAMAM! KUTULARIN VE BAVULLARIN İÇİNDE KULLANSIN HER ŞEYİ! Kendiden emin bir tavırlar ayağa kalktı ve ellerini beline yerleştirip, otoriter bir şekilde durdu. Ama... Duruşu guruldayan karnı ile bölündü. Elini karnının üzerinde gezdirdi. "Çok açım. Yemek, yemek, yemek..." Kendi kendine söylenerek odadan çıktı ve mutfağa yöneldi. Bir tencere dolusu ramen hazırladı. Rameni hazırladığı sırada göz ucu ile Jin Ho'nun banyodadan çıkışını gördü. Aslında bir kez baktı sonra bir kez daha baktı çünkü beline bağladığı bir havlu ile öylece yanından geçmişti. Utanması yok mu bunun bekar bir kızın evinde kalıyor ve yarı çıplak geziyor. Yanaklarını şişirip nefesini dışarıya verdi ve rameni hazırlamaya devam etti. Sonunda tencereyi ellerinin arasına aldı ve masaya yerleştirdi. "Jin Ho-sshi? Jin Ho-sshi? Yemek hazır." Ama Jin Ho'dan ses seda çıkmıyordu. Tencerenin kapağını açıp sıcak rameninin kokusunu içine çekti. Kokunun açlığını az da olsa dindirmesini umut etti. Hızla Jin Ho'nun odasına yöneldi ve sürgülü kapıyı çekti. Jin Ho -şükürler olsun giyinikti- şaşkın ve ağzı açık kendisine bakıyordu ve elinde kini kendisinin göremeyeceği şekilde sol tarafına sıkıştırmıştı. Tek kaşını havaya kaldırıp, kapıdan başını göstermeye devam ederek "Şok geçiriyormuş gibi göründüğüne göre porno izliyordun değil mi? Senin gibi bir playboy." Onaylamazmış gibi işaret parmağını salladı. "Ramen hazırladım. Sonra izlemeye devam edersin." Kapıyı kapattı ve yeniden mutfağa döndü. Yarım yamalak sandalyeye oturdu ve hızla tencerenin kapağını bir kez daha açıp, gümüş çubukları ile ramenleri tenceresinin kapağına doldurdu ve yemeye başladı. Sanki yıllardır onunla yaşıyormuş gibi hissediyorum. Çok aptalca.

      Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Tumblr_lmxue1vPWB1qe6j75o1_500

    Lee Jin Ho
    Lee Jin Ho
    Law | II. Sınıf
    Law | II. Sınıf


    Mesaj Sayısı : 146
    Kayıt tarihi : 24/02/13

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Empty Geri: Then Let's Just Live Together [Nana's Home]

    Mesaj tarafından Lee Jin Ho C.tesi Mart 30, 2013 6:26 am

    P A Z A R T E S İ


    Kahvaltının ardından Jino yine paçayı sıyırarak odasına sıvıştı ve kahvaltıyı toplama işi Nana'a kaldı. Nana kahvaltıyı toparlarken, Jino odasında -artık odası gibiydi dökük oda- dünkü bulduğu mektupları kaldığı yerden devam ediyordu. Dün gece Nana odayı bastığında kenarı sıkıştırmak zorunda kalmıştı şimdi kaldığı yerden hızlıca devam. Poposunu yere yerleştirdi ve tedirgin halleriyle -yine basılmaktan korkuyordu- hızlıca mektuplardan birini aldı. Yamuk yazısıyla en fazla on üç yaşındaki bir çocuğun yazısıydı bu. Nana'a olan sevgisinden bahsediyordu. Gözleri devirdi Jino. Böyle mektup olaylarını her zaman banel bulmuştur. Kendisine de bu yaşına bir sürü hayran mektubu gelmiştir -hele lisede- ama hiçbirini saklamamıştır, hatta çoğunu alma tenezzülünde bile bulunmamış biridir. Nana~ahi, gerçekten sevimli bir yüzün var ve bu benim kalbimi titretiyor. Mektup yollama yılları arttıkça mektubun yazılışı ve üslubu da güzelleşiyordu. Aşkı şairliğini ilerletmiş, çok komik! Saçmaaaa! Bunları yazana kadar karşısına çıksaydı ya! Nana kesin bunları şimdi romantik buluyordur. Abi eziklikten başka bir şey akmıyor bu kağıtlardan. Korkusundan kıza açılamamış. Neyse iyi olmuş artık Nana beni- Ihm neyse. Şimdi bu durum onu eğlendiriyordu. Nana'ın evden çıkmak için seslenmesinin ardından mektupları tekrardan hızlıca sakladı ve ayağa kalktı. Kızın merdiven başında mahalle yolunu gözlerken arkasından kafasını uzattı.

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Tumblr_lqahypYjtj1qal0zgo1_500
    "Ne oldu Nana~shi? Önemli biri mi geçiyor varoş yoldan?"dediğinde kızın irkilmesini gördü ve kıkırdadı. Kızın kendisine dönüp işaret parmağını dudağına koyup sessizce "Bizi görmesinler sonra yanlış anlayacaklar ve dedikodular ile uğraşamam. Teyzemin de böyle dedikodular duymasını istemiyorum..." demesi üzerine dudağını gülmemek için ısırdı ve başını olumlu anlamda salladı. Nana'ın hızla merdivenleri inmesi, ayakkabıları oyalanıyormuş gibi görünüp etrafı kontrol etmesi... Hepsi Jino'ı daha da eğlendirmiş ve hoşuna gitmişti.

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Tumblr_lmmpfep0sG1qb4jnio1_500
    Kızın arkasından gülümseyip duruyordu. "Agioo bu kız! Çizgi filmlerdekiler gibi." kıkırdadı ve geri dönüp eve girdi. Kapıyı kapattıktan koşarak odasına kapandı ve mektupları okuyup gülmeye devam etti. Aslında ne kadar mektuplarla dalga geçse de bunların kimi yolladığını tahmin edebiliyordu. Altıncı hissine güveniyordu. Savcı piçinden başka kim böyle psikomanyak olabilir.
    Kim Na Na
    Kim Na Na
    Visual Arts | I. Sınıf
    Visual Arts | I. Sınıf


    Mesaj Sayısı : 158
    Kayıt tarihi : 02/03/13

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Empty Geri: Then Let's Just Live Together [Nana's Home]

    Mesaj tarafından Kim Na Na C.tesi Mart 30, 2013 6:53 am





      Ç A R Ş A M B A

      Yol boyunca koşmaya devam ediyordu. Daha dün savcılık bürosunda çalışmak istediğini beyan ederken, bugünde geç kalıyordu. En azından büroda çalışanları tanıyordu. Özellikle de Young Joo'u. Hem ona gerçekten içten bir şekilde teşekkür etmek istiyordu. Pembe çantayı kullanmaya kıyamıyordu resmen. Hayatında aldığı en pahalı ve en güzel hediye. Sarı çantasını sıkıca kavramaya devam ederken koşmaya devam etti. Koşmaya devam ederken arkasından gelen korna sesi ile dikkati dağıldı ve döndü. "NANA-SSHI!" Yanında tanıdık araba durdu ve yolcu koltuğunda cam aşağı indi. Jin Ho'u görmeyi beklemiyordu. Tabi haber vermeden alelacele çıkmıştı evden ama şuan arabası vardı. "Geç kalmış gibi görünüyorsun. Büroda tam yolumun üstünde işe bak." Hızla arabaya yaklaştı ve içten bir şekilde tebessüm ederek, eğildi ve Jin Ho'ya baktı. "Jin Ho-sshi mükemmel! Neden beni büroya bırakmıyorsun?" Kapıyı açmaya yeltendiğinde kapı kilitlendi ve gözleri büyüyerek Jin Ho'ya yönlendirdi bakışlarını. "Bunu neden yapıyım?" Donuk bir ifade ile baktı. Aptalı mı oynuyor bu şimdi? "Çünkü... Araban var ve yolunun üstü. Dediğin gibi." Jin Ho işaret parmağını çenesine yerleştirdi ve düşünür pozisyonda bir süre durdu. Birkaç dakika sonra yavaşça kendisine döndü. "Nana-sshi eğer birlikte gidersek bürodakiler yanlış anlayabilir ve teyzenin dedikodular duymasını istemiyorum. O yüzden... KOŞ!" Jin Ho eli ile işaret ederken, son kez tebessüm etti ve camı Nana'nın yüzüne kapattı. Ve araba yolda kayarcasına ilerlemeye başladı. Birkaç kez de korna çaldı ve ardından hızla uzaklaştı. Arabanın arkasından bakıyordu. "Gerçekten mi? Jin Ho-sshi bunu akşam yemekle ödeyeceksin. Sana yemek vermeyeceğim. SENİN YÜZÜNDEN DAHA BETER GEÇ KALDIM!" Çantasını bir kez daha sıkıca kavradı ve koşmaya başladı.
    Lee Jin Ho
    Lee Jin Ho
    Law | II. Sınıf
    Law | II. Sınıf


    Mesaj Sayısı : 146
    Kayıt tarihi : 24/02/13

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Empty Geri: Then Let's Just Live Together [Nana's Home]

    Mesaj tarafından Lee Jin Ho C.tesi Mart 30, 2013 7:15 am

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Tumblr_lmq8cjoGwM1qfakbgo1_500

    P E R Ş E M B E

    Nana ile geçirdiği her gün kendini daha da garip hissediyordu. Nana'a fazla alışmıştı ve her dakika onu görmeden rahat edemiyordu, ayrıca tek başına uyumaya alışmıştı. Bertie'den eskisi kadar fazla korkmuyordu, Nana'dan başkasının yaptığı yemekler -ahjussininkiler bile- tatsız geliyordu. Böcekleri terlikle rahatlıkla öldürebiliyordu ve bir günde iki kıyafet değiştirmeyi bırakmıştı. En büyüğü ise Nana'ı gördüğünde midesinde karıncalar geziyormuş gibi oluyordu, boğazı kuruyordu. Normalde bunlar kız ile yakınlaştığında oluyordu ama artık onu görünce bile olmaya başlamıştı.
    Nana eve erken dönmüştü, kendisi de judo kıyafetlerini çıkardı ve merkezden çıktı. Nana için Judoya başlamıştı, her yeri ağrıyordu -yere düşmekten- ama eğleniyordu ve sürekli Nana'ın yanında olmak onu mutlu ediyordu. Arabasına bindi ve telefonunu çıkardı. Nana'dan mesaj gelmişti, yemeğin hazır olduğuna dair. Derin bir nefes boşalttı. "Eski Jino yok artık. Nana'a aşık biri geliyor ama korkuyorum bu yeni Jino'dan. Bu ben değilim galiba? Playboy Jino gerçek halim değil mi?" Başını arkaya yasladı ve gözlerini kapattı. Kendini topladığında arabayı çalıştırdığı ve en yavaş şekilde eve vardı. Artık eve gitmek istemiyordu, aslında daha fazla Nana'a yakınlaşmak istemiyordu, korkuyordu ama elinde olmadan kendini sürekli kızın dibinde buluyordu. Eve vardığında burnuna yemek kokuları geldi. Sebze? Yüzünü buruşturdu, artık sebze yemekten gına gelmişti ama ses çıkarmıyordu. Bazen kendilerini evli çiftler gibi hissediyordu ama hemen düşüncelerini dağıtmaya çalışıyordu. Nana'a yakınlaştıkça korkuları da artıyordu. Masaya geçti ve karşısındaki Nana'ın şirince konuşmasını dinledi. Judodan çıktıktan sonra onu beklediğini söylüyordu ama Jino'ın gözleri kızın boynuna takılmıştı. Nana'da Jino':ın bakışlarını fark edip bakışlarını kolyeye indirdiğinde "Kolyeyi judo salonunda buldum, kayıp kutusunda çalınırdı. Kolye çok güzel. Ama yarın sahibini bulmak için aramaya çıkıcam salonda." demesi üzerinde bakışlarını önündeki yemeğe çevirdi ve başını aşağı yukarı doğru hafifçe salladı. Yemeği bırakıp kalktı ve sessizce oturma odasındaki kanepeye Bertie'in yanına geçti. Kediyi kucağına aldı ve onu okşarken boş terlevizyon ekranına bakmaya başladı. Neden Nana'a o kolye annemden bana kalan son hatıra demediğini bilmiyordu, sadece o kolyenin orada kalmasını istedi, Judoda düşürdüğünü fark etmemişti bile ama Nana'ın bulmasına sevinmişti. Rahattı, en azından kolyeyi geri isteyeceği kişi belliydi.
    Kim Na Na
    Kim Na Na
    Visual Arts | I. Sınıf
    Visual Arts | I. Sınıf


    Mesaj Sayısı : 158
    Kayıt tarihi : 02/03/13

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Empty Geri: Then Let's Just Live Together [Nana's Home]

    Mesaj tarafından Kim Na Na C.tesi Mart 30, 2013 7:51 am

      Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Tumblr_lqslq61yJb1ql4zdjo1_250Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Tumblr_lqslq61yJb1ql4zdjo2_250
      Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Tumblr_lqslq61yJb1ql4zdjo5_r1_250Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Tumblr_lqslq61yJb1ql4zdjo6_r1_250

      C U M A

      Odasından çıkarken gerindi ve küçük gezinen Bertie'i eğilip başını okşayarak sevdi. Savcılık bürosundan döndüğü gibi kendisini uykuya teslim etmişti. Başını kaşıyarak odada ilerledi. Jin Ho koltukta iki seksen uzanmış uyuyordu. Salona göz attı. Mutfağa kısa bir bakış. Odasına da baktı. Pembe çantam nereye gitti? Soru soran bakışlar ile etrafında döndü. En son nereye koymuştum ben bu çantayı? Neyse.. Sonra ararım. Umursamazca omuzlarını silkti ve bakışları Jin Ho'ya kaydı. Acaba çantamın nerede olduğunu biliyor mu? Paytak adımlar ile koltuğa yanaştı ve eli ile Jin Ho'nun bacağını salladı. "Uyan." Ama Jin Ho'dan tık gelmedi. "Uyansana." Ayaklarını sürüyerek öne doğru ilerledi ve o anda kolu Jin Ho'nun elini tarafından çekildi ve sonra da omuzu. Daha ne olduğunu anlayamadan Jin Ho ile burun buruna gelmişti. Nefesini tuttu ve büyümüş bakışları ile Jin Ho'ya bakmaya devam etti. "Ne yapıyorsun?" Sesi cılız çıkmıştı. Jin Ho'nun kolları arasında kıpırdandı ama pek bir etkisi olmadı. Saniyeler geçtikçe kalbi hızlı atmaya ve bacakları titremeye başlamıştı. Jin Ho kollarından onu tutmasa belki de üzerine yığılırdı. "Banka hesabımda ne kadar para miktarı olduğunu düşünüyorum. Fazla pahalısın. Ama aslına bakacak olursak ben harcadığım para miktarlarını önemsemeyen biriyim. Ama... Banka tutarını aşmamam gerek." Yutkundu ve eli ile sertçe Jin Ho'nun omzuna vurup geri çekildi. "NANA-SSHI! OMZUMA VURDUN! Omuz ne kadardı? 100.000? 100.00 won ödemen gerekiyor. Hemen şimdi." Gözlerini devirdi. "Param olduğunda öderim." Gerisin geriye döndü ve mutfak kısmına ilerledi. Raflardan ramen paketini indirirken omzundan geriye Jin Ho'ya baktı. "Young Joo-sshi'nin bana hediye ettiği pembe çantayı gördün mü? Bulamıyorum. Nereye koyduğumu da unuttum." Jin Ho umursamaz bir şekilde gerindi ve koltuğa yaslandı. "Hiç bir fikrim yok." Dudaklarını büktü. Jin Ho'nun evde ki varlığına o kadar alışmıştı ki sanki hep onunla yaşamış hissine kapılıyordu. Hem ilk güne nazaran eve alışmış olması da hoşuna gidiyordu. Daha dün bir terlikle böceği öldürmüş neşeyle yerinde zıplıyordu. Dudağının kenarını ısırdı ve omzunun üzerinden Jin Ho'ya baktı. Telefonu ile oynuyordu. Her geçen gün kendisini daha garip hissetmeye başlamıştı. Jin Ho'nun varlığına olan alışkanlığı artık onu her fırsatta görmesi gerektiğini fısıldar nitelikteydi. Her eve geldiğinde 'Jin Ho-sshi!?' diye bağırıp, evde olup olmadığını kontrol ediyordu. Sesini duymadığında içini tedirginlik kaplıyordu. Her dakika gözünün önünde olmasını istiyordu. İlk günler sabahları fazla yorgun olduğunu ve uyuyamadığını söylediğinde daha beter hissediyordu ama bu da azalmıştı. Sabahları tebessüm ede ede evde tur atması hoşuna gitmeye başlamıştı. Sabah, akşam Jin Ho'nun doymak bilemeyen karını için yemek yapmak konusunda halen zorlanıyordu. İlk düşüncesi onu bir dolu yemekle besleyip, şişmanlatmaktı ama ne kadar fazla yese de bir gram bile yağ aldığından emin değildi. Zaten parası da yetmiyordu. Beş günde Jin Ho'dan aldığı para ile banka borcunun yarıdan fazlasını kapatabilmişti. Çek olarak ödüyordu ve çeklerin üzerinde ne kadar sıfır olduğu konusunda hiç bir fikri yoktu. Fazla gelir kaybetmemek için sebze yemeleri yapıyordu. Ete olan özlemi vardı ama parası. Daha önemliydi. Zaten Jin Ho ne yaptıysa zevkle yiyor gibi görünüyordu. Boynunda ki kolyeye dokundu. Büroya gitmeden önce Jimsal Salonuna uğramıştı. Kayıp kutusuna koymak niyetinde değildi kolyeyi. Koysa o dakika da çalınabileceğinden emindi. Ama kolyeyi arayan bir sahipte ortaya çıkmamıştı ve kolye hoşuna gitmişti. Antikaydı ve değerli olduğu seçilebiliyordu. Hatta dün gece -kolyeyi zaten dün bulmuştu- kolyeye bakmıştı uyumadan önce. Aile yadigarı gibiydi. Sahibi ile ilgili hiç bir ipucu vermiyordu. Kolyenin sahibi çıksın elbet vericem. Zaten bildirdim. "NANA-SSHI! RAMENLER!" Jin Ho sesi ile düşüncelerinden sıyrıldı ve sıcak tencereyi bezler ile kavrayıp masaya götürdü. "Sıcak sıcak sıcak sıcak!.." Tencerenin kapağını açtı ve buhar istilasına uğradı. Jin Ho'da masaya yerleşiyordu. Midesinde gittikçe artan bulantı hissi -ki bunun gerçek bir bulantı olmadığının farkındaydı arkadaşlarının deyimi ile aşk bulamacı, bilinen ada göre kelebekler- Jin Ho'ya bakması ile yeniden başladı. Gözlerini kırpmadan uzun süre Jin Ho'u izleyebileceğini düşünüyordu. Tabi bunu şimdi yapmayacaktı. Belki de gece yapardı. NANA! GECE GECE JİN HO'U DİKİZLEMEYİ Mİ DÜŞÜNÜYORSUN!? AÇLIK BAŞINA VURDU! Jin Ho'nun karşısında masaya yerleşti ve kasesine ramenleri doldurmaya başladı. Jin Ho çoktan yemeye başlamıştı. Bir de rameni sevmem diyordu bir zamanlar. "SICAK!" Jin Ho kaseyi hızla bıraktı ve ağzında ki sıcak ramenleri yutmaya çalıştı. "Dikkat etsene. Yüzüne gözüne bulaştırdın. Masaya sakın dökiyim deme!" Masanın üzerinden eğildi. Gerçekten sıcak olmalı. Aptal. Jin Ho yüzünü buruşturmuş sıcaktan yanan ağzından dolayı huzursuzca inliyordu. Çocuk gibi. Jin Ho'u çenesinden yakaladı ve parmağı ile çenesine bulamış sosu sildi. "Boşboğaz. Biraz daha dayansaydın ya yemek için." Jin Ho ise sadece eli ile ağzına rüzgar yapmaya çalışıyordu. "Bunu yaptığıma inanamıyorum. Ağzında tutana kadar çıkarsan iyi di ama..." Çenesinden tuttuğu Jin Ho'nun yüzüne yaklaştırdı ve ağzına doğru üflemeye başladı. "Beni izleyeceğine ramenleri yut şapşal." Geri çekildi ve rahat bir şekilde yeniden sandalyesine kurulup, tencerede ki ramenleri kasesine aktarmaya devam etti. Bakışlarını Jin Ho'ya yönlendirmiyordu. Sakin Nana. Sakin. Sakin. Sakin. Kulakları uğuldamaya başlamıştı ve kendi kendisine tebessüm ediyordu ama bunun farkında bile değildi. Jin Ho'nun yüzüne ikinci kez bu kadar yakınlaşmıştı - teknik açıdan bugün ikinci kez- ve ruhsal bozukluğu olan bir kişi izlenimi veriyordu. Sanki uyuşmuştu. Deli cesaret örneği olarak kasesini kaptığı gibi Jin Ho'nun yanında ki sandalyeye geçti ve çubuğuna dolağı ramene üfledi. Ardından Jin Ho'nun ağzına doğru götürdü. "Bir daha yanmak istemezsin herhalde. Al bakalım. A yap. Aaağğ." Jin Ho'nun ağzına ramenleri doluşturdu.

    Lee Jin Ho
    Lee Jin Ho
    Law | II. Sınıf
    Law | II. Sınıf


    Mesaj Sayısı : 146
    Kayıt tarihi : 24/02/13

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Empty Geri: Then Let's Just Live Together [Nana's Home]

    Mesaj tarafından Lee Jin Ho C.tesi Mart 30, 2013 10:34 am

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Tumblr_lrvnjaHtgr1ql4zdjo1_400Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Tumblr_lrvnjaHtgr1ql4zdjo2_400
    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Tumblr_lrvnjaHtgr1ql4zdjo3_400Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Tumblr_lrvnjaHtgr1ql4zdjo4_400
    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Tumblr_lrvnjaHtgr1ql4zdjo5_400Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Tumblr_lrvnjaHtgr1ql4zdjo6_400
    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Tumblr_lrvnjaHtgr1ql4zdjo7_400Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Tumblr_lrvnjaHtgr1ql4zdjo8_400

    C U M A R T E S İ

    Nana'ın savcı yanında çalışmasından hiç memnun değildi ama kızın karşısına geçipte o herifle çalışmanı istemiyorum dese, kızın sen kimsin ki bana karışıyorsun deme hakkı olduğunu biliyordu bu yüzden susuyordu. Ahjussiye bu konu hakkında danışmıştı ve o da eve gelip ona öyle akıl vereceğini söylemişti. Sabah Nana işe gitmek için hazırlanırken gizlice ahjussiyi eve soktu ve hemen odaısna götürdü. Ahjussinin Jino'ın yeni -dökük- odası hakkında sessizce dalga geçme merasimi bittikten sonra aklından geçen bütün planları saymasını izledi ama hiçbiri -tabiki de- hoşuna gitmedi. Elliyle saçlarını karıştırırken "Ahjusssi canını yakmayan bir şey lazım." dedi. Onlar plan hakkında düşünürken Nana'ın çıkmasına dair raporunu ve dış kapının kapanış sesini duydu. Onun kapıdan biraz uzaklaşmasını fırsat bilip, ahjussiyi kolundan tuttuğu gibi terasa sürükledi. Hızla terasın ucuna geçti ve yolun kenarından Nana'ın geçişi için beklemeye başladı. Bir yandan da ahjussiye Nana'ı kıskanmadığı sadece kızı o pislik savcı ile baş başa bırakmanın kötü bir fikir olduğuna dair düşüncelerini anlatmaya çalışıyordu ama ahjussi gülerek onun aşık olduğuna dair palavralar atıyordu. Ahjussinin "Neden gelmiyor?" sözüne karşılık "Ahjussi! Ne kadar düşünürsem düşüniyim bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum." dedi sinirle. Ahjussinin tek bu fikrini değil, hiçbir fikrini beğenmemişti. "Laxatives verip kızı ishal edeceksin ve onun banyo ileri geri mekik dokumasını mı istiyorsun..."demesine karşılık ona döndü ve kötü bakışlarına maruz kaldı. Yüzünü buruşturdu ve "Eğer ona kötü bir şey olursa, seni öldürürüm. Bu konuda ciddiyim!"dedi aceleyle. Ahjussinin güven vermeye çalışan "Hayır çok güvenli merak etme." bu sözleri Nana'ın yolda görünmesiyle "Şşşttt geliyor geliyor!" dönüştü. Ahjussinin geriye çekilmesiyle gözlerini -güzel- Nana'dan alıp arkasına döndü ve adamın elindeki tuğlayı kaldırışını gördü. "Ahjussi ne yapıyorsun!? " dedi ve aceleyle adamın elindeki tuğlayı aldı. delirmiş bu adam!" Çok üzgünüm. Fazla heyecanlandım." diyerek kenara doğru yaklaşırken derin bir nefes bıraktı Jino. Arkasına döndüğünde ahjussinin elindeki beyaz saksıyı gördüğünde gerçekten kalbinin yerinden çıktığını hissetti ve elindeki tuğlayı kenarı fırlatıp adamın elindeki saksıya uzandı. Bir yanda da "Ahjussi! Ahjussi! Onu bırak! O saksı onu öldürür!" diye tekrarlayıp duruyordu. Adamın elleri arasında sıkıca tuttuğu saksıyı almaya çalışırken onun da "Onu bana bırak! Bir sorun çıkmayacak!" diye bağırması kulağını tırmalıyordu. Nana'ı öldürmek mi istiyor?!!! O sırada Jino arkasındaki saksıya çarptığını ve saksının düştüğünü hissetti. Hızla -eli hala ahjussinin elleri arasındaki saksıdaydı- ahjussi ile birlikte arkalarına dönüp düşen saksıya baktılar ve Nana'ın "Ahhh!! Acıdı! Kim yaptı bunu?! Oraya geldiğimde öleceksinizzz!!!!!" diye bağırmasını duyduklarında, ve Nana'ın yukarı doğru bakamsını görüdklerinde hemen eğildiler ve yere oturdular. Ahjussinin elindeki saksıyı alıp öteye fırlattı ve sinirle adama doğru "Sıçtık ahjussi!" diye adama mırıldandı.


    Nana Perspective:
    Kim Na Na
    Kim Na Na
    Visual Arts | I. Sınıf
    Visual Arts | I. Sınıf


    Mesaj Sayısı : 158
    Kayıt tarihi : 02/03/13

    Then Let's Just Live Together [Nana's Home] Empty Geri: Then Let's Just Live Together [Nana's Home]

    Mesaj tarafından Kim Na Na C.tesi Mart 30, 2013 12:29 pm


      P A Z A R

      "O saksıyı kimin düşürdüğünü merak ediyorum. Canım çok yandı." Koltukta battaniyeye sarınmış Jin Ho'nun televizyonun tepesine vuruşlarını izliyordu. "Çocuklardır, çocuklar. Bu televizyon niye açılmıyor!?" Jin Ho olduğunu düşünüyordu. Başını apartmanın çatısına kaldırdığında iki ablak surat görmüştü ama pek anımsadığı söylenemezdi. Muhtemelen yanında ki ahjussiydi. Diğer taraftan neredeyse kahkahalar atacaktı Jin Ho'nun bu haline. Birkaç darbe daha vurduktan sonra yayın düzeldi ve Nana, gülmemek için dudaklarını ısırmak zorunda kaldı. Hemen yanında koltuğa oturup, battaniyeyi çekiştirdiğinde yüzünü saklıyordu. Ama kendisini sıkmasına karşılık resmen vücudu sarsılıyordu. Derin bir nefes aldı ve başını geriye attı. Hava oldukça soğumuştu ve ısıtıcı da bugünü bularak doğru düzgün çalışmıyordu. Kollarını kavuşturarak iki kat battaniyenin altında bacaklarını kendisine çekmiş oturuyordu. Oysa yorganlar ile sarmalanmış yatağında uyumak istiyordu. Ama Jin Ho'nun isteği üzerine -son günlerde nedense isteklerine karşı gelememe durumu söz konusu olmuştu- korku filmi izleyeceklerdi. Film başlamıştı. Böyle filmlerden hiç hoşlanmıyorum. Battaniyeyi çekiştirerek koltukta gerilerek oturdu. Gözlerini kısık bırakıyordu çünkü ani bir korku figüründe çığlık atmak niyetinde değildi. En azından hızla gözlerini kapatıp olaydan sağ çıkmayı umut ediyordu. Bakışları Jin Ho'ya kaydı. Yüzüne kadar çektiği battaniye ile televizyona kocaman açtığı gözler ile bakıyordu. Jin Ho'nun durumu daha kötü görünüyordu. Her görüntü değişiminde korkuyla hareket ediyordu. Bir de üstüne koltuktan zıplayan Bertie eklendiğinde çığlık atmıştı. "Sakin ol sadece... Bertie." Jin Ho yüzüne umursamazca bakıp. "Korkmadım zaten. Bir anda... Öyle. Ses denemesi." Bertie gözden kaybolup gittiğinde rahat bir nefes aldığını görmüştü ama Nana. Filmi izlemeye devam etti. Japon yapımı korku öğelerinin sıkıştırıldığı bir filmdi. Sanki kalp krizi geçirmek için yapmışlardı filmi. Taktir ettiği yanı ise. Fazla gerçekçiydi. Filmin en can alıcı sahnesine geldiklerinde ikisi de gözlerine kadar battaniyeyi çekmişti. Ekran karardı. Birkaç saniye. "Televizyon mu bozul- AAAAĞĞĞĞĞĞĞ!" Ekranda aniden çıkan hayalet, yaratık adı her neyse olan yüz yüzünden Jin Ho bir kez daha çığlık attı ve Nana'ya yapıştı. Jin Ho'nun kollarının arasında sıkışmış korku ve duygusal gerilim üzerinden kaskatı kesilmişti. Üstüne üstlük Jin Ho yüzünü, boynuna gömmüştü. Film bitmek üzereydi ama her ikisi de pek film derdinde gibi değildi. Yutkundu. Jin Ho yavaşça geri çekildi. Filmden çığlık sesleri yükseliyordu ama ne Nana ne de Jin Ho bunu dikkat etmiyordu. Her ne kadar kendisini durdurmaya çalışsa da Jin Ho'nun yüzüne doğru döndü. Yüzleri birbirlerine fazla yakındı. Kendi kendisine hakaret eden iç sesi bile sessizliğini koruyordu. Birkaç dakikalık duraksama sanki yüzyıllar geçmiş gibi hissettirmişti. Jin Ho'nun, kendisini izleyen bakışları ve temkinli bir şekilde yavaşça yüzüne doğru eğilişi ile içinde bir yerlerde tuhaf bir sıcaklığın geçtiğini hissetmeye başladı. Aralarında birkaç santimlik mesafe de Jin Ho'nun sıcak nefesini teninde hissetmeye başladı ve yavaşça gözlerini kapattı. Dudakları onun dudaklarıyla buluştuğunda kalbinin yerinden çıkacağını sanmıştı. Çok nazik öpüşüyorlardı. Sanki yaşanandan emin değilmiş gibi, zar zor... Barda gerçekleşenden farklı. Daha duygusal -ya da kendisi öyle düşünüyor- Ama bu kez put gibi değildir. Bu kez Jin Ho'nun kendisini öpmesine izin veriyordu. Sonrasını düşünmüyordu. Sadece ana odaklanamaya çalışıyordu. Hayatı boyunca ilk kez bunu yapıyordu. İlk kez kalbi bu kadar sıcaktı, ilk kez birini öpüyordu.

      RP SON.


      Forum Saati C.tesi Kas. 23, 2024 1:50 pm