Ne geceydi ama. Yanağında ki yara bandını çıkardı. Yarası neredeyse geçmişti. Sadece küçük çaplı soluk kırmızı iz yerli yerindeydi. Banyodan çıktı ve koltuğun üzerinde ki oyuncağı kaptığı gibi koltuğa oturdu. Koltukta bacaklarını çaprazlamış, kucağında oyuncağı sağa, sola sallanıyor ve açık televizyon izlemeye başladı. Koltuğun karşısında ki alçak sehpada Jin Ho, fasulyeleri ayıklaya ayıklaya fasülyeli pirinç yiyordu. Oysa birkaç saat öncesinde Young Joo ile beraber savcılık bürosunda oturuyor ve onunla beraber yemek yiyordu. Çalışmalarından dolayı ona daha fazla rahatsızlık vermemek için büroda atıştırmalıklar yemişlerdi. Saatlerin nasıl uçtuğunu dahi anlamamıştı. Jin Ho'dan gelen acil telefon, otobüs ve koşu arasında karaoke salonuna varış, kuzeninin körkütük sarhoş olup kendisine abanması... Sanki başka bir işi yokmuş gibi Jin Ho'ya yardıma koşmuştu. Aslında farkındaydı. Mesaja önem vermeyip Young Joo ile büroda kalmaya devam edebilirdi ama anlık bir dürtü ile mesajı gördüğü anda ayağa kalkmış ve Young Joo'dan binbir özür dileyerek çıkmıştı. Ve tüm olanlardan sonra baş belası Jin Ho evine dadanmıştı. Üzerine judogi geçirmiş, yemek yemek diye söylenerek başının etini yemişti. "Fasulyeleri neden ayıklıyorsun Jin Ho-sshi? Hem yemek yemek diye tutturur bu saate bir kadının evine dadanırsın hem de yemekten hayıflanırsın."
2 posters
Good Night [Nana's Home]
Kim Na Na- Visual Arts | I. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 158
Kayıt tarihi : 02/03/13
- Post n°1
Good Night [Nana's Home]
Ne geceydi ama. Yanağında ki yara bandını çıkardı. Yarası neredeyse geçmişti. Sadece küçük çaplı soluk kırmızı iz yerli yerindeydi. Banyodan çıktı ve koltuğun üzerinde ki oyuncağı kaptığı gibi koltuğa oturdu. Koltukta bacaklarını çaprazlamış, kucağında oyuncağı sağa, sola sallanıyor ve açık televizyon izlemeye başladı. Koltuğun karşısında ki alçak sehpada Jin Ho, fasulyeleri ayıklaya ayıklaya fasülyeli pirinç yiyordu. Oysa birkaç saat öncesinde Young Joo ile beraber savcılık bürosunda oturuyor ve onunla beraber yemek yiyordu. Çalışmalarından dolayı ona daha fazla rahatsızlık vermemek için büroda atıştırmalıklar yemişlerdi. Saatlerin nasıl uçtuğunu dahi anlamamıştı. Jin Ho'dan gelen acil telefon, otobüs ve koşu arasında karaoke salonuna varış, kuzeninin körkütük sarhoş olup kendisine abanması... Sanki başka bir işi yokmuş gibi Jin Ho'ya yardıma koşmuştu. Aslında farkındaydı. Mesaja önem vermeyip Young Joo ile büroda kalmaya devam edebilirdi ama anlık bir dürtü ile mesajı gördüğü anda ayağa kalkmış ve Young Joo'dan binbir özür dileyerek çıkmıştı. Ve tüm olanlardan sonra baş belası Jin Ho evine dadanmıştı. Üzerine judogi geçirmiş, yemek yemek diye söylenerek başının etini yemişti. "Fasulyeleri neden ayıklıyorsun Jin Ho-sshi? Hem yemek yemek diye tutturur bu saate bir kadının evine dadanırsın hem de yemekten hayıflanırsın."
Lee Jin Ho- Law | II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 146
Kayıt tarihi : 24/02/13
- Post n°2
Geri: Good Night [Nana's Home]
Üzerindeki çirkin judo kıyafeti kaşındırıyordu ve hiç memnun değildi, yine ahjussiyi arayıp kıyafet isteyecekti ama ahjussi telefonunu açmamıştı. Hala kuzeniyle olduğunu sandığı için açmadığını biliyordu. Baş belası kuzeninden kurtulurken bir yandan da Nana'ı savcıdan ayırmıştı ve bir taşla iki kuş hesabı mutluydu. Savcının bir daha Nana'a yaklaşmaması için Nana'ın yanından ayrılmama kararı almıştı gerekirse onunla kalacaktı. Ya da o benimle kalsın. Bu evin tamamı benim tuvaletim kadar. Yüzünü buruşturdu ve Nana'ın önüne bıraktığı fasulyeli pilava verdi ilgisini. Fasulyeyi kendini bildiğinden beri yemezdi, nefret etmiyordu ama bilmiyordu yemiyordu işte. Şimdi de önündeki yemekte fasulye görünce gözlerini devirdi ve fasulyeleri ayıklayarak yemeye başladı. Bu kara fasulye salak savcı, bu pirinçlerde biz. Biz Nana ile birleşiğiz ama üzerimize kara bulut gibi çökmüş olan fasulye savcı var. Hem fasulye pis kokutur yani savcı gibi. Onları ayıklamak ve sadece tertemiz pirinçler kalmalı ve onlar mideme birlikte kaymalı. Nana'ın oraya geldiğini fark etmeden sinirli bir şekilde savcıyı kendi ve Nana üzerinden ayıklıyordu. Nana'ın sorusu üzerine işine ara vermeden "Savc- Fasulye istemiyorum. Benim ne sevip sevmediğimle ile alakalı bir liste oluşturman gerekiyordu. Bana yemek hazırlıyorsan benim bütün bilgilerimi ezberlemen gerekir Nana~shi." dedi ve dudaklarını birbirine bastırdı. Az kalsın fasulyeye savcı diyordu ama Nana'ın fark etmemiş olmasını diledi. Sen şuan yalnızken ben burada Nana'ın bana elleriyle yaptığı yemeği yiyorum. Arka fona evil gülüşü koyalım ve bunun fotoğrafıyla sana yollayalım. Kıskançlığından bilardo toplarını ye.
Kim Na Na- Visual Arts | I. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 158
Kayıt tarihi : 02/03/13
- Post n°3
Geri: Good Night [Nana's Home]
"Sana yemek yaptığım için şükretmelisin. Onca kimchiyi de evine git ye. Başka yemek yok sana. Sana yemek yapmaktan kendime yemek yapmıyorum. Kimchi dolup taşıcam!"Oyuncağına sarındı. "Young Joo Oppa gibi olsan gam yemem. Aklında sadece yemek, alkol ve sek-.. Kadın yemek var. Young Joo-sshi senin gibi değil şükürler olsun. Hem savcı. Kötüleri yakalıyor. Bir kahraman gibi. Süperkahraman." Kendi kendisine tebessüm etti. "Young Joo-sshi insanların sorunlarını anlayabiliyor ve onları çözüyor." İç geçirdi. Young Joo kesinlikle mükemmel bir insandı. Gerçek bir arkadaş. Dost. "Soya sosu var mı? Nana~shi." Kaşlarını çattı ve hiddetlenerek konuşmaya devam etti. "Sende sadece yemeği düşün! Soya sosu falan yok. Fasulye ye!" Gözlerini devirerek Jin Ho'ya baktıktan sonra kapının önüne bulduğu turuncu zarfı -şimdi sehpanın diğer tarafında duruyordu- uzanarak aldı. Kucağında ki oyuncağı koltuğun diğer tarafına koydu ve zarfı açıp içinde ki bildirimi çıkardı. Birkaç aydır bu bildirimden alması ile o kadar alışmıştı ki sonlarının gelmeyeceğini düşünüyordu. Ama bildirimi okurken yüzünde ki ifade yavaşça tedirginliğe dönüşmeye başladı. Mahkeme tarafından belirtilen bir aylık süre zarfında borçlarınızın ödemesini gerçekleştirmeniz gerekmektedir. Aksi halde mahkeme tarafından ön görülerek eviniz ve sahip olduğunuz eşyalar devletin malı olacaktır. Borcunuzu karşılamayacak maiyette sahip olduğunuz için herhangi bir işe girdiğiniz taktide maaşınıza da el konulacaktır. Siz tanınan bir aylık süre zarfında borcunuzu ödeyin. Derin bir şekilde yutkundu ve bildirimim hemen zarfa sıkıştırıp koltuktan hızla kalktı ve odasına geçip sürgülü kapıyı hızla kapattı. Zarfı parmaklarının arasında öyle sıkı ve gergince tutuyordu ki zarf iki büklüm hale gelmişti. Masasının yanına geldi ve masanın üzerinde duran küçük ışığı yaktı. Boşta kalan elinin tırnaklarını kemirmeye başlamıştı. Bir ay mı? Bir ayda nasıl ödeyebilirim ki? Ödeyemem. Bir ay sonra her şey elimden alınacak. Sokağa atılacam. Zarfı hızla çekmecenin içinde ki dosyaların altına sıkıştırdı. Sakin ol Nana. Derin bir nefes aldı. Dolabından ince kalpli pijamalarını aldı ve odadan sakince çıktı. "Jin Ho-sshi. Yemeği bitirdiğinde tüm kaseleri lavaboya koy. Ben banyoya giriyorum." Jin Ho'nun bir şey söylemesine ya da sormasına fırsat bırakmadan banyoya ilerledi ama içeriye girmeden önce omzundan geriye Jin Ho'ya baktı. "Sen... Evine gitmeyecek misin?" Jin Ho'nun yanakları bile şiş görünüyordu ağzının doluluğundan. Hayır anlamında başını sallarken gözlerini devirdi. "Ben seninle ne yapacam?" Aslında bu soru kendisine yönelikti ama Jin Ho şaklabanlık yaparak ellerini iki yanına kaldırdı ve o meşhur kedi bakışları ile baktı. "Öyle bakmayı kes. Bertie'ye benziyorsun. Kedimi özledim." Kedimi özledim ibaresini özlemle söylemişti. Jin Ho'nun duymadığından emindi çünkü resmen acınası bir fısıltıyla söylemişti. Banyoya girdi. Sıcak suyun altında kendisini daha gevşemiş hissediyordu. Daha rahat. Sorunlardan uzak. Ta ki şofbenin sönüp, soğuk suyu üzerine boca etmesine kadar. Hızla üzerine pijamalarını geçirdi ve ıslak saçlarını kurulamak için havlu kapıp banyodan çıktı. Havlu ile saçlarının nemini almaya çalışıyordu.
Lee Jin Ho- Law | II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 146
Kayıt tarihi : 24/02/13
- Post n°4
Geri: Good Night [Nana's Home]
Nana savcı hakkında konuşurken yüzünü buruşturdu ve onu taklit etmeye başladı. Ne baş ağrısıymış be! Kötüler onu bi siksin de görsün o zaman. Pembe donlu süper kahraman. Nana'ı dinlememeye çalışarak fasulyeleri ayıklayıp pirinç yemeye devam etti. Soya sosu istediğinde -bunu Nana'ı savcı hakkındaki konuşmasını susturmak için yapmıştı- Nana'ın gözlerini devirmesi cevabıyla karşılaşmıştı. Dudağını büktü ve yemeğine döndü. Sonunda bütün fasulyeleri ayıklamıştı ve yarısı duran pirincini de bitirebilirdi. Bakışlarını Nana'a kaldırdığında kızın elindeki turuncu zarfa hüzünle baktığını gördü ve omuzlarını silkip tekrar yemeğine döndü. Nana odasına girip turuncu kartı bir yerlere sıkıştırdığına dair sesler duydu ve sonra banyoya girişini izledi. Banyodaki seslere kulak kabarttı, noooooo sapıklıktan değil, bi işim var. Su sesleri geldiğinde dudağını ısırdı ve ayağa kalktı. Arada bir yüzünü hızlıca banyo kapısına çevirip Nana'ı kontrol ediyordu. Parmak uçlarında Nana'ın yatak odasına girdi. Odaya göz gezdirirken yüzünü tiksintiyle buruşturdu. Kedimi özledim demişti o değil mi? Umarım bu evde kedi yoktur. Yani hiç olmamış olsun, ıyk kediler. Gözleri bile korkutucu. Çekmece sesleri duymuştu yemek yerken. Nana'ın çalışma masasına doğru ilerledi. Suratına sevimli bir tebessüm yapışmıştı ve bunun nedeni Nana'ydı. Neden gülümsediğini bilmiyordu ama kızın varlığı onu gülümsetiyordu. Ne Nana'ın eşyalarına dokunabiliyor ne de onun evinde yanındayım diye gülümsüyorum. Gülümsememin sebebi savcıya şuan fark atıyor olmam. Evet. O Nana'ın evinde kalmadı ve ben kalıyorum. Yeah! Çekmeceyi açtı ve kağıtları karıştırmaya başladı. Hedefi turuncu bir zarftı. Eli en altta ulaştığında hedefine de ulaştı. Notu aldı ve sırtını dikleştirdi. Kaşlarını çatıp zarfı dikkatlice açtı. Mahkeme tarafından belirtilen bir aylık süre zarfında borçlarınızın ödemesini gerçekleştirmeniz gerekmektedir. Aksi halde mahkeme tarafından ön görülerek eviniz ve sahip olduğunuz eşyalar devletin malı olacaktır. Borcunuzu karşılamayacak maiyette sahip olduğunuz için herhangi bir işe girdiğiniz taktide maaşınıza da el konulacaktır. Siz tanınan bir aylık süre zarfında borcunuzu ödeyin. Kağıdı bir kere daha okudu ve gözlerini kaldırıp poposunu masaya dayadı. Pembe minik kağıtlar, şimdi de turuncu zarf. Bu banka boktan haberleri renkli şeylerle haber veriyor. "Ahh bi aya kalmadan donunuza kadar alacağız ama bu güzel haberi renkli kağıtlarla veriyoruz. Ne kadar şiriniz değil mi?" kendi kendine bankayla dalga geçiyordu. Başını olumsuz anlamda salladı ve zarfın ucunu dişledi. Aklına garip fikirler dolmaya başlamıştı. Ne? Ben bu evde mi? Lütfen Jino mantıklı düşün. Tuvaletindeki genişliği buradaki oturma odana kıyasla. Aynılar. Bana baskı yapma iç sesim! Yüzünü buruşturdu, içinde belirmeye başlayan bir fikri beğenmemişti ama iç sesi ısrar ediyordu. Zarfı ön dişleri arasından çekti ve kağıdı tekrar içine koyup çekmecenin derinliklerine yolladı. O sırada kulağı hala banyodaydı ve su seslerinin kesilmesini duyduğunu an hızlıca odadan çıktı ve hoplayarak koltuğa çıktı. Hemen sehpadaki yuvarlak ince ekmeği aldı ve bacaklarını sehpaya uzattı. Yemek yiyerek sıkıntımı gidermeye çalışıyorum imajı vermeye çalıştı.
Kim Na Na- Visual Arts | I. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 158
Kayıt tarihi : 02/03/13
- Post n°5
Geri: Good Night [Nana's Home]
Saçlarını kurulamaya devam etti ve bir süre sonra bakışları sanki izleniyormuş hissinin verdiği o garip duygu ile Jin Ho'ya döndürdü. Koltukta oturmuş kendisine bakıyordu ki hızla ince ekmeği yüzüne doğru götürüp, kapattı. Jin Ho öksürüp, sesler çıkartırken ellerinde tuttuğu havluyu göğsüne bastırdı ve odasına doğru yöneldi. Tam odasına doğru ilerlerken durdu ve yavaşça geriye doğru döndü ve Jin Ho'ya baktı. Jin Ho ağzında ki ince ekmekle yavaşça kendisine doğru bakıyordu. Birbirlerine hiç bir duygu belirtisi vermeden bakıyorlardı. Aslında Nana o anda fazla duyguyu içinde yaşıyordu. Birkaç dakika önce soğuk akan su yüzünden buz kesmişken şimdi odanın adeta volkanik bir alanda varlığını sürdüğünü düşünerek sıcak hissetmeye başlamıştı. O kadar sıcak ki teorik açıdan saçlarının kuruyabileceğini dahi düşünüyordu. Ama içsel bir sıcaklıktı elbet. Kalbi o kadar atıyordu ki sesini aralarında birkaç santim olmasına karşın Jin Ho'nun duymasından da şüpheleniyordu. Yutkundu. Dışarıdan da patlamaya hazır bir bomba gibi görünüp görünmediğini düşünürken gayet sakin ve normal bir şekilde konuşmaya başladı. "Burada kalmaya bu kadar niyetliysen.. Ben gidip odayı hazırlıyım." Elinde havlu hızla Jin Ho'nun karşısından geçip diğer odaya geçti. Sürgülü kapıyı açtı ve kendisini içeriye attıktan sonra daha normal hissetmeye başladı. Boş odayı daha önce annesi ve babası kullanıyordu. Onlardan kalma pek eşyası yoktu bu odada. Bomboştu. Sadece duvara yaslanmış büyükçe bir dolap ve geniş bir ayrı dolap vardı. Buraya bir yatak taşıyacak değildi. Hem Jin Ho'nun ilk futon deneyimi olurdu. Futonu yere koydu ve beyaz bir yastığı da başına yerleştirdi. Odadan derin bir nefes alarak çıktı. "İlk yer yatağı deneyimini yaşayacağın için mutlu olmalısın." Havluyu omzuna attı ve sehpanın üzerinde duran kaseleri toplamaya başladı. Hepsini tezgahın üzerine yığdı. "Etrafı dağıtma. Işıkları söndür. Gürültü çıkarma. Ayrıca odadan da ışık yok. Karanlıktan korkmazsın herhalde. Bir şeye ihtiyacın olursa beni çağır derdim ama.. YORGUNUM. SAKIN! Anladın mı?... İyi geceler Jin Ho-sshi." Yapmacık bir şekilde sırıttı ve bir şey söylemesine fırsat bırakmadan odasına girdi. Birkaç dakika boyunca saç kurutma makinesi ile saçlarını kuruttu. İşi bittiğinde halen içeride ışık yanıyordu ve televizyonun sesini duyuyordu. Sürgülü kapıyı çekti ve eli belinde. "Ne zaman uyuyacaksın? Sende hiç utanma yok mu? Hem bir bayanın evinde gelişi güzel kalıyorsun hem de onu rahatsız ediyorsun..." Fazla mı üzerine gidiyorum?
Lee Jin Ho- Law | II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 146
Kayıt tarihi : 24/02/13
- Post n°6
Geri: Good Night [Nana's Home]
Nana'ı banyodan çıkmış ıslak saçlarıyla gördüğünde ekmeği çiğnemeyi bıraktı ve öylece kalakaldı. ÇE Kİ Cİ.Kızın yan tarafına düşmüş saçları, açıkta kalmış boynu ve mükemmel yüzü... Her şey Jin Ho'ı fazlasıyla heyecanlandırmaya yetmişti. Nana'da kendisine baktığında hemen başını çevirdi ve ekmeğiyle yüzünü kapattı. Öksürüyormuş gibi yaptı ve yavaşça ekmeği indirip dudaklarına değdirdi. Gözlerini zor tutuyordu, Nana'a bakmaması için. Ekmeği dişlemeye başladı, bu kız sürekli banyo yapsa ya, böyleyken gerçekten çekici. Bakışlarını yavaş çekimde Nana'a kaldırdı ve bam tekrar göz göze geliş. Hemen halının dekorlarını incelemek için tekrar aşağıya düştü Jino'ın gözleri. Aish! Playboy Jino bir kıza bakarken utanıyor mu? Cidden! Kız Jino'a oda hazırlamak için gittiğini söylediğinde Jino arabaların arkasındaki oyuncak fino köpekleri gibi başını salladı, tamam diyemiyordu fiziki olarak gösteriyordu. Dili tutulmuştu. Gerçekten itiraf zorluğu çekmeden kızın çekici geldiğini itiraf etmişti kendine. Nana gelipte yer yatağı gibi bir şeyler zırvalayınca yüzünü buruşturdu. Kendi yatak örtümü getirseydim keşke. Ah ahjussi neden açmıyorsun ki telefonu? Yer yatağı denince konforlu bir yatağın yere yakın halini düşünmüştü Jin Ho, bilmiyordu ki nasıl bir yer yatağı onu bekliyor. Nana odasına çekildikten sonra oturduğu yerden yatacağı odaya doğru bakış attı. Alt dudağını büktü ve ekmeği kemirmeye devam ederken "Ben karanlıkta tek başıma uyuyamam ki! Birinin bana sarlması lazım. Nana~shiiii." küçük bir çocuk gibi mırıldanıyordu. Annesi öldükten sonra tek uyuyamamaya başlamıştı ve bu onun için büyük bir sorun teşkil ediyordu. Şimdi Nana'a nasıl söyleyecekti bunu? Ya televizyon karşısında sızacaktı ya da gizlice Nana'ın yanına sokulacaktı. Olduuu. Sonra da beni camdan aşağı savursun! yutkundu gerçekten zor bir durumda kalmıştı. Nana hızla kendi odasından çıktığında olduğu yerde sıçradı ve kalbini tuttu. Kızın bağırmasına karşılık yine kedi bakışlarını takındı ve ekmeğini şirince kemirmeye devam etti. Hadi Nana~shi, kıyma bana. Zor durumdayım. Bir yalan uydurmalıydı, kıza ben tek başıma uyuyamıyorum dese çocuk musun diyeceğinden emindi. Yutkundu ve ekmeği dudaklarından uzaklaştırıp ona baktı. "Ben o yer yatağında yatamam." şimdi böyle sakin söylüyordu ama gerçekten o sandığı yer yatağını görseydi kıyameti koparırdı.
Kim Na Na- Visual Arts | I. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 158
Kayıt tarihi : 02/03/13
- Post n°7
Geri: Good Night [Nana's Home]
Sıkıntıyla nefesini dışarı verdi ve gözlerini devirerek Jin Ho'ya baktı. "O zaman neden kendi lüks ve fazla zenginvari döşenmiş olan -muhtemel- evine gitmiyorsun." Ama Jin Ho'ya baktıkça içinde bir yerlerde o kedi bakışlarına ve ekmeği şirince kemirmesine karşı bir şefkat duygusu oluşuyordu. Bertie gibi. Ona sarılarak uyuma isteği arttırıyor. JIN HO! PLANIN BU DEĞİL Mİ? BANA O BAKIŞLARIN İLE BAKACAK VE AĞINA DÜŞÜRECEKSİN! Nana. Saçmalama. Ellerini kavuşturup koltuğa doğru ilerledi ve Jin Ho'nun sehpaya uzalı olan ayaklarına vurup, gözleri ile aşağı indir bakışı attı. Ayaklarını yere vurdu ve odaya küçük çaplı bir bakış attı. "Yatak o kadar kötü değil ki. Hem tek gece için yat orada. Sabah gideceksin. Işığı yanmıyor diye karanlıktan korkmuyorsun herhalde. İstersen benim yatağımda yat bende yerde yatıyım." Ama sözlerine karşın halen süklüm püklüm oturan Jin Ho'ya baktı. Bana iğneleyici bir şey falan söylemesi gerekirdi. Ya da 'Yeter Be! Tamam! Gidiyorum!' gibi bir şey. Tek kaşını havaya kaldırarak yavaşça Jin Ho'dan arta kalan koltuğun boş kısmına ucu ucuna oturdu. Televizyonun görüntüsü de kayıp gitmeye başlamıştı. Kumandayla kapattı. "İstersen... Burada.. Ki ışık açık kalabilir. Odanın kapısını da kapatmazsın. Ben zaten hemen şu odadayım. Jin Ho-sshi bak bende klosrofobiğim ama bu küçük evde kalabiliyorum." Kendi korkusunu da şakaya vurarak yansıtmıştı. Hoş evin küçüklüğünden etkilenmiyordu korkusu ama... Yer yatağının halinden dolayı hoşnut değil. Muhtemelen bu yüzdendi. Ne olsa eskiydi ve Jin Ho orada bir gece yatsa dahi sabah sırtı tutulmuş vaziyette uyanabilirdi. Koltuğun arkasında ki büyükçe anime kedi karakterlerinden birini oyuncağını kaptı ve Jin Ho'nun göğsüne attı. "Ne yapmamı bekliyorsun? Hem burada kalmak istiyorsun hem de şikayet ediyorsun."
Lee Jin Ho- Law | II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 146
Kayıt tarihi : 24/02/13
- Post n°8
Geri: Good Night [Nana's Home]
Nana'ın söylediği her şeye başını olumsuz anlamda sallıyordu. Dediği hiçbir şeyi kabullenmeye niyetli değildi. Ya bu gece uyumayacaktı ya da birine (!) sarılarak uyuyacaktı. Hay ben bu salak huyumu sikeyim, zor duruma sokuyor beni. Nana uyusana benleeeee Yüzünü buruşturdu ve koltukta bacaklarını bağdaş kurdu. Göz ucuyla Nana'a baktı, kız esniyordu. Yaaa Nana uyumaaaa! Korkuyo- Yani tam korkmak değil. İstemiyorum işte. Evde olsaydım hemen bi karı çağırmıştım şimdi yanıma. Yüzünü her zamanki bir şey istediğinde ki yüz şekline kedi sevimliliğine getirdi ve kıza döndü. "Benim... sadece uykum... Yok Nana~shi. Benimle birlikte..." yutkundu ve kendisine gittikçe büyüyen gözlerle bakan kızın yüzünü inceledi. Sonunda konuşabildiğinde "Uyumasana." dedi ve yarım ağız şekilde gülümsedi. Gözlerini devirip nefesini boşaltan kıza doğru eğildi ve "Lütfeeen. İçimde bitmek bilmeyen bir enerji var, hadi uyumayalım." Bok bitmek bilmeyen bir enerji. Uyumak için ağzıma sıçıyor bedenim. Ama tek yatamammmmmmm Suratını daha da sevimli hale getirdi. "Ha? Please Nana~shi."
Kim Na Na- Visual Arts | I. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 158
Kayıt tarihi : 02/03/13
- Post n°9
Geri: Good Night [Nana's Home]
"Benim... sadece uykum... Yok Nana~shi. Benimle birlikte..." Gözlerini gittikçe büyüyordu. Sanki Jin Ho'nun sarf ettiği her kelime kulaklarında yankılanıyordu. Neden olduğunu bilmiyordu. Aslında cümlenin sonuna nasıl bir fiil geleceği hakkında şüpheye düşünüyordu. Resmen vücudunda elektrik akımı veriliyordu. Seninle birlikte? Şuan seninle her şeyi yapabilecek gibi hissediyorum. Her şeyi. "Uyumasana." GERÇEKLİĞE DÖNÜŞ. Birkaç dakikadır tuttuğunu nefesini dışarı verirken, gözlerini devirdi. Ama Jin Ho'nun üzerine doğru eğilişi ile bir kez daha nefesini tuttu. "Lütfeeen. İçimde bitmek bilmeyen bir enerji var, hadi uyumayalım." Enerji? Bitmek bilmeyen. Jin Ho-sshi... O enerjiyi birlikte harcaya- "Ha? Please Nana~shi." Ellerini Jin Ho ve arasına kaldırdı ve dur işareti yaptı. Nana. Kafayı. Yiyorsun. Koltukta geriye çekildi ve ellerini yavaşça bacaklarının üzerine koyup derin bir nefes aldı. Bana neden öyle bakıyorsun? Bakışlarını farklı yerlere kaydıracaktı ama muhtemelen Jin Ho bu bakış kaçırmalarından farklı şeyler anlayacaktı ve o farklı şeyleri Nana kesinlikle yaşıyordu. Hafifçe öksürdü ve önüne düşen saçlarını kulağının arkasına sıkıştırıp sakin bir şekilde Jin Ho ile göz teması kurmaya devam etti. Gözlerinden uyku akıyordu ama Jin Ho yanındayken vücudu sanki sıffi enerji dolu gibiydi. Kalp atışlarını hızlı atışı kendisini ayakta tutuyordu. "Uyumayıp ne yapacağız? Televizyon gitti. Işıkları da fazla açık bırakamam. her şey paraya bakıyor. Uyumak zorundasın. Hem de aşırı... Yorgunum. Yarın okula uğrayacağım, belki judoya da giderim. Teyzemi ziyaret edecem. Yeni iş görüşmelerine gideceğim. Enerjiye ihtiyacım var. Bankaya da uğramam gerekiyor." Ayağa kalktı ve Jin Ho'nun elinde ki yarısı dişlenmiş ekmeği kaptı, oyuncağı yerine koydu ve Jin Ho'u kolundan çekiştirerek ayaklandırmaya çalıştı. Sonunda Jin Ho'u ayağa kaldırmayı başardığında onu hazırladığı odaya doğru itekledi ve yer yatağını gösterdi. "Fazla rahatsız edici değildir. Hadi uyu. Senin de uykun olduğu gözlerinden belli. Enerjin hiç kalmamış." Elini uzatıp Jin Ho'nun yüzünü dokundu. Ayakta uyuyacak gibi duruyordu. Elini Jin Ho'nun yüzünde gezdirdi -ne yapıyor olduğunu düşünmemeye çalışıyordu- "Ayakta uyuyorsun Jin Ho-sshi." Elini Jin Ho'nun yüzünden indirdi ve odaya sürükledi. Jin Ho sanki bir kukla gibi yer yatağına oturdu ve Nana'nın hükmü ile uzandı. Bakışlarını bir an olsun Nana'dan ayırmıyordu. Yutkundu. İnce ekmek bir elinde diğer eli ile de Jin Ho'nun saçını karıştırdı. "Ve.. Bir şeye ihtiyacın olursa beni çağırabilirsin. Uyanabilirsem yardım ederim... İyi geceler." Dizlerinin üzerinde oturduğu pozisyondan kalktı ve odanın çıkışına doğru ilerledi. Odadan çıkarken omzundan geriye Jin Ho'ya baktı ve tebessüm etti. Kapıyı açık bırakıp tezgaha doğru ilerledi. İnce ekmekten kocaman -Jin Ho'nun yarısına kadar dişlediği kısımdan- bir ısırık aldı ve ekmeği tabağa koyup, masaya yerleştirdi. Işıkları kapattı ve odasına doğru yöneldi. Jin Ho'nun odasına bakmayı reddettiken sonra odasına girdi kapıyı kapatıp hızla kalın yorgan ile sarmalanmış yatağına girdi. Başını yastığa bırakırken iç huzursuzluk yaşıyordu. Resmen uykusu kaçmıştı. İnce parmaklarını başına kadar çektiği yorgana ritmik bir şekilde birkaç kez vurdu ve gözleri fıldır fıldır dönerek düşünmeye başladı. Jin Ho-sshi. Niye odadan çıkarken bana öyle acınası bakıyordun ki. Uykusu vardı gözlerinden okunuyordu ama... Uyumak istemeyecek kadar huzursuzdu. Muhtemelen ilk kez böyle bir evde kaldığı için huzursuzdur. Böcek ısırılmalarından falan korkuyordur. Şimdi eğer organizatörün teklif ettiği Jwie reklam satışlarını kabul etmesem ve fıskiyelerin orada satış yapmasam onun karşılaşmayacaktım. Eğer şirkette şoför olarak başvurmasam ve o gün görüşmeye gitmesem onunla karşılaşmayacaktım. Ama günler önce karar vermiştim. Karşılaşırdım şirkette. Ama özel şoförü olmayı kabul etmesem ve karşısında dursam otelde o kızla ikindiyi bol afrodizyaklı geçirirken lobide beklemeyecektim ve arabada saf saf kıskançlık krizinin ön aşamasını yaşamayacaktım. Bu sayede onu Korean Pub'a götürmeyecektim ve beni hiç öpmeyecekti. İşten kovulup o kafede çalışmasam teyzemin durumundan hiç haberi olmayacaktı. Teyzemi para uğruna kaybedecektim. İyi ki kafede karşılaşmışım. Burada sorun yok. Nana-sshi. Aklın fikrin parada. Eğer ona borçlanmasaydım bir dolu kimchi ve kahve yapmayacaktım. Judoda ona normal bir öğrenci gibi davranacaktım belki de. Hoş. Judoya gelmezdi. Benim için Judoya katıldı. Nana. Gene kendine pay çıkartıyorsun. Jin Ho-sshi. Senin yüzünden prensiplerimi yıktım. Bu hayat zorluğunda kimseye aşık olmayacağıma dair yemin etmiştim. Tüm erkekleri kendimden uzaklaştırdım. Ama... Neden seni uzaklaştıramıyorum. Bunu asla dile getirmeyeceğim ama... BRAVO! JIN HO-SSHI!.. Benim gibi dediği dedik inatçı bir kızı bile etkileyebildin. Bunları düşünmekten vazgeçmeliyim ve güzel bir uyku uyumalıyım. Oda şuan horul horul uyuyordur zaten. Kendi düşüncesine kendisini inandırmaya çalışarak yatağında döndü ve ellerini yastığa yerleştirip yüzünü dayayarak bir süre daha öylece pencereden dışarıya baktı. Kısa bir sonra ise uykunun kollarına teslim olmuştu.
Lee Jin Ho- Law | II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 146
Kayıt tarihi : 24/02/13
- Post n°10
Geri: Good Night [Nana's Home]
Nana ona 'yer yatağını' gösterdiğinde gerçek bir şaşkınlık yaşadı, otobüsteki şaşkınlığının yüz katıydı. Gözlerini ölmüş balıkların gözleri gibi açtı ve hareketsizce 'yer yatağına' baktı. Bu haksızlık! Yer yatağı bu değil! Bu direk olarak yer! Beni yere mi layık görüyor? Zaten sürekli yere atıyordu beni?! Sevmiyor bu kız beni! Yüzüm yere yakın olmaz! Ne yapacağım! Yanağında Nana'ın elini hissettiğinde kocaman olmuş gözleri evin perdeleri gibi yavaşça kapandı ve aralık bir şekilde sarhoş gibi bakmaya başladı. Kızın parmak uçları yakıyordu Jino'ı. Yüz kasları hareket etmiyordu, zaman sanki durmak istiyordu. Utanmasa -ya da hareket edebilse- Nana'ın elini tutar ve yanağına daha çok bastırırdı. Eli bile huzur veriyor, yanağımı hissetmiyorum. Elin yavaşça inmesi, yatağa yatırılmasını ve Nana'ın ağzının kıpırdayarak odadan çıkması... Her şeyi sanki buzlu bir camın arkasından izliyor gibiydi. Yer yatağı ve Nana'ın birden yanağına dokunması... Onu şaşkına çevirmişti. Kollarını başının altına aldı, yüzünü biraz daha yükseğe kaldırmak için. Gözlerini tavana dikti. Ben... Eskisi gibi değilim. Ben Jino değilim. İçime Nana'ı beğenen biri kaçtı, fakir-akıllı ve şirin kızlardan hoşlanan biri. Acaba kuzenin ruhu mu girdi gizlice içime?! Dudaklarını birbirine bastırdı ve yer yatağında yan dönerek "Saçmalıyorsun Jino. Uyu diyeceğim ama bok uyurum. Ne yapacağım ben? Şerefsiz Cho Shik sıçtı ağzıma, çok yorgunum ama uyuyamaaaam." dudaklarını uzattı ve ofladı. Ne yapacağını bilmiyordu. Dudaklarını öne uzattı ve oflama sesleriyle melodik ritimler tutturmaya çalıştı. Durdu ve yavaşça ayağa kalktı, parmak uçlarında odadan çıktı ve az önce Nana'ın koltuğun kenarına bıraktığı oyuncağı alıp odasına geri döndü. Yatağa uzandı ve tek kolunu yine başının altına koydu ve oyuncak ayıyla mırıldanarak konuşmaya başladı. Sabaha kadar böyle eğlenecekti artık.
RP SON.